- 1073 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ŞÜKÜR (Şeker) BAYRAMI
Yine sayılı günler geride kaldı. Mübarek günlerde oruç ibadetlerimizi, dualarımızı huşu içinde ifa ederken nihayet ayrılık, veda günü geldi çattı. Fakat bu veda edişin de bir başka güzelliği var. Giderken sabırlarımızın, şükürlerimizin, dualarımızın karşılığı olarak bize veda anlamında bir BAYRAM hediye etti. Öyle güzel bir hediye ki içinde sevgi, huzur, muhabbet, iman… Kısacası tüm insanî güzel değerleri barındırıyor, barındırmamızı sağlıyor. Büyükleri ziyaret edip ellerini öpmek; eşi, dostu, akrabaları özel olarak ziyaret edip gönüllerini ve hayır dualarını almak; yoksulları, kimsesizleri ve dahi çocuklar için çok anlamlı olması nedeniyle onları sevindirmek; her yerde, herkese karşı güzel ve iyi dileklerde bulunmak; Allah’ın selamıyla ziyadesiyle buluşmak; dargınlıkları sonlandırmak… Daha saymakla bitmeyecek tüm güzel hasletlere bezeli özel günleri BAYRAM adı altında yaşamak kısmet oldu.
“Bayram” dedik, ama adını tam olarak söylemedik. Bu konuyu biraz açmak istiyorum. Şu günlerde içinde bulunduğumuz bu güzel bayramın adının, gerilere doğru gidilip araştırıldığında üç türlü söylenmekte olduğunu görüyoruz.
• Ramazan Bayramı
• Şeker Bayramı
• Şükür Bayramı
Şimdi sırasıyla kısaca açıklamaya, değerlendirmeye çalışalım. “Ramazan Bayramı” (ıyd-i fıtr) diye adlandırılmasının nedeni çok basit olup ramazan ayı ile ilgili olmasından dolayıdır. Aslında bu söylem pek doğru olmamakla birlikte çeşitli zorlamalarla yerleştirilmeye çalışılmakta gittikçe de yaygınlaşmaktadır. Oysa bu bayramın adı tarih içerisinde, Osmanlı Dönemi’nden yakın zamana kadar gelenekleşmiş olan adıyla “Şeker Bayramı” diye anılmaktaydı. Bunun nedeni açıklayan tarihçiler, ramazan ayı içerisinde belli dönemlerde askerlere tatlı dağıtılması geleneğinden; bayram günlerinde ise çocuklara, misafirlere şeker ikram edilmesinden kaynaklandığını savunmaktadırlar. Bazı kesimler ise, “şeker” sözcüğünü dinî bir kavram olmadığı için kabullenmeyip ısrarla “Ramazan Bayramı” diye adlandırılmasını savunurlar. Oysa ramazan ayı da normalde sıradan bir aydır. Bunun da belirli bir dönemin adı olmaktan gayrı hiçbir dinî içeriği yoktur. Siyasetin dine el atması ve Vahabilik bu konuda kendisini göstermektedir.
O halde işin doğrusu nedir?
Bunu anlatmaya çalışırken yine eskilere dönmek zorunda kalacağız. Bilindiği gibi Osmanlı Dönemi’nde Arap alfabesindeki harfleri kullanmışız. İşte ne olduysa o dönem olmuş. Bilindiği gibi bu alfabede ünlüler çok azdır ve her zaman yazımı söz konusu değildir. Dolayısıyla sözcüklere, ancak cümlenin gelişine göre değerlendirilerek anlam kazandırılır. Şimdi gelin şu örneklere bakalım:
• Bu bayramın adı شكر ŞüKüR BAYRAMI
• Bu bayramın adı شكر ŞeKeR BAYRAMI
Görüldüğü gibi “şeker” ve “şükür” sözcüklerinin yazımı üç sessiz harften oluşup (şın-kef-rı) tamamen aynıdır. “شكر “ sözcüğü tek başına okunduğunda okuyanın isteği doğrultusunda “şeker” de olur “şükür” de. Yani fikir neyse zikir de odur. Kimse de aksini iddia edemez. Dolayısıyla bir karmaşa çıkması kaçınılmazdır. Bu noktadan hareketle daha eskilere gittiğimizde bayramın adının “ŞÜKÜR BAYRAMI” olduğu kanısına güçlü bir tezle ulaşmış oluyoruz. Kaldı ki Osmanlı Dönemi’nde uzun süre hep bu adla “Şükür Bayramı” olarak anıldığı bilinmekte, görülmektedir. Ramazanın bitimiyle “Şükürler olsun oruç ibadetimizi hakkıyla ifa ettik. Çok şükür bu güzel günleri yaşadık, ibadetlerimizi ziyadesiyle yerine getirdik. Şükürler olsun Allah’ım!” diye dua ve niyazlar edilirdi, yine de edilmekte. İşte burada geçen ŞÜKÜR sözcüğü gerçek anlamda bayramın adı olarak asırlarca hakkıyla kullanılmıştır.
Peki ne oldu da bu güzelim “şükür” sözcüğü yerini “şeker”e bıraktı? İşte onun cevabı da yukarıda verdiğim örneğin içinde. Yazımları aynı olan bu iki sözcükten biri -ki o da şeker- ön plana çıkmış “şükür” sözcüğünü unutturmuştur. Bunun nedeni ise, çok basit ve ne acıdır ki sadece yanlış okumaktan kaynaklanmıştır. Dolayısıyla “şükür” olmuştur “şeker” Asırlarca “Şükür Bayramı” olarak adlandırılan bu bayram daha sonraki gelenekleşmeyle “Şeker Bayramı” olarak adlandırılmış, dilimize yerleşmiş, yakın zamana kadar ağırlıklı olarak kullanılmıştır.
Keşke şükretmesini bilen kullar olarak yine bu güzel söylemle “ŞÜKÜR BAYRAMI” adıyla ansak. Kim bilir, belki de mümkün. Yeter ki biz şükretmesini bilelim, sabrı ve inancımızı yitirmeyelim.
***
Bu örnekten yola çıkarak harf devriminin faydalarından birini de görmüş oluyoruz. Sekiz ünlüsüyle kelime türetme ve onlara hatasız yazma, okuma özelliği veren 29 harflik alfabemiz var olsun. Onu bize kazandıran büyük devlet ve bilim adamı Atatürk’ümüzün Allah mekânını cennet eylesin.
ŞÜKÜR BAYRAMINIZ kutlu olsun değerli okuyucularım. Allah gönlünüzün güzelliğince dualarınızı kabul eylesin. Sağlıcakla kalınız.
Tahsin MELAN
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.