- 452 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BEN ÖLDÜKTEN SONRA SEN- BÖLÜM 17
BEN ÖLDÜKTEN SONRA SEN- BÖLÜM 17
Kahvaltı hazır diye seslendi Orhan Usta. ‘’ Hadi Başak acele etmezsek gün doğumunu kaçıracağız?’’
‘’ Hocam niye zahmet ettiniz ne gereği vardı?’’
‘’ Bugün misafirsin kızım yarın ev sahibi. Sen bana hazırlayacaksın. Anlaştık mı?’’
‘’ Anlaştık hocam.’’
‘’ Şimdi anlat bana Başak, annen baban sana tek başına buraya kadar gelmen için nasıl izin verdiler?’’
‘’ Annemin de, babamın da bana güveni tamdır hocam. Yanlış bir şey yapmayacağımı bilirler.’’
‘’ Anladım ama sen yine de kahvaltıdan sonra anneni arayıp haber vereceksin. Bu her gün sabah akşam tekrarlanacak. Anlaşıldı mı?’’
Alelacele yaptığımız kahvaltıdan sonra yola koyulduk. Hocamla beraber bir tepeye tırmandık ve beklemeye başladık. Beklediğimize değdi. Harika bir tabloyla karşı karşıyaydık. Oradan sahile doğru yürüdük. Su çok güzeldi daha sonra da eve döndük. Bahçeye girer girmez Orhan Hoca,
‘’ Şimdi sıra seni imtihan etmeye geldi.’’
Başak,
‘’ Ne imtihanı hocam?’’
‘’ Çok iyi resim çiziyormuşsun ya, al şimdi eline kağıdı kalemi. Yum gözlerini önce hayal et sonrada ortağının resmini çiz. Görelim bakalım seni ben mi yetiştirdim yoksa başkaları mı?’’
İlk defa böyle bir istekle karşılaşıyordum. Gözlerimi yumdum ve ilk yaşantımdaki görüntümü çizmeye başladım.
2
‘’ Orhan abi, sahile gidiyorum, biraz yüzüp, birazda güneşleneceğim.’’
‘’ Git ama dikkat et, fazlada açılma olur mu?’’
Sahile doğru yürümeye başladım. Gözden uzak tenha bir yer bularak eteğimi ve tişörtümü çıkartıp kumların üzerine uzandım. Gözlerimi yumup kendimi güneşin sıcak kollarına teslim ettim. İçimdeki Başak yine harekete geçti ve bikinimin üstünü çıkartarak göğüslerimin de güneşin nimetlerinden faydalanmasını sağladım. Biraz sonra bir ses duyarak gözlerimi aralayınca, yakışıklı bir delikanlının bana baktığını gördüm. Hiç girişe gerek görmeden lafın ortasından konuşmaya başladı,
‘’ Çok güzelsiniz Hanımefendi.’’
‘’ Öyle miyim? Ama bu sizi değil beni ilgilendirir.’’
‘’ Güneşlenmek için yan tarafınıza uzanabilir miyim?’’
‘’ Plaj benim değil, sizin bileceğiniz bir şey.’’
Yanı başıma uzandı, çaktırmadan göğüslerimi dikizlemeye başladı. Bu da benim hoşuma gitmedi değil yani.
‘’ Adım Mirsat, buralardan değilsiniz.’’
‘’ Bende Başak, Buralardan olmadığım çok mu belli oluyor?’’
‘’ Göğüsleriniz diyorum bembeyaz henüz güneşlenmeye fırsat bulamamışsınız.’’
‘’ İstanbul’dan dün geldim.’’
‘’ Hangi otelde kalıyorsunuz?’’
‘’ Otelde kalmıyorum Mirsat. Orhan abinin yanında kalıyorum.’’
‘’ Şu ressam olan mı?’’
‘’ Evet.’’
‘’ Pardon özür dilerim. Orhan abinin misafirine yan gözle bakamam.’’
‘’ Lütfen gitmeyin, burada yalnızım ve hiç arkadaşım yok.’’
Beraberce güneşlendikten sonra yüzdük. Yanımdan ayrılırken, birden Mirsata sarılıp dudaklarından öptüm. Yaptığım şeye kendim bile inanamadım.
Mirsat,
‘’ Yarın sizi burada bekleyeceğim Başak Hanım.’’
‘’ Beni öpmezseniz asla gelemem.’’
Bana iyice yaklaştı ve sarılarak dudaklarımdan uzun uzun öptü. İçimdeki Başağa lanet okumaya başladım adeta benimle oyun oynuyordu. Buranın havası bana hiç yaramadı.
‘’ Oldu mu, gelecek misin?’’
‘’ Bu öpüşe hangi kız dayanır tabi geleceğim.’’
Geri döndüğüm de Orhan abi atölyesinde çalışıyordu.
‘’ Doğru mutfağa Başak, bir şeyler hazırlarsan bu günde aç kalmayız.’’
Tahmin ettiğim gibi uykuya dalar dalmaz, Hiç vakit kaybetmeden bütün vücudumu işgal etti. Çok kızgındı. İlk söylediği cümle, ‘’ Sen ne yaptığını sanıyorsun Başak?’’
Ne yapıyormuşum diye soruya soruyla cevap verdim. ‘’ Yarın hiç vakit kaybetmeden İstanbul’a dönüyorsun.’’
‘’ Hayır dönmüyorum. Hayatımda ilk defa bir erkek arkadaşım oldu. Bir genç kız olarak ilk deneyimim. Kaldı ki, Miraç’a âşık oldum.’’
‘’ O senin bileceğin bir şey.’’
Gel seninle bir anlaşma yapalım diye cevap verdi Başak.
‘’ Nasıl bir anlaşma imiş bu?’’
‘’ Yarın gece yola çıkayım. İzin ver yarın günümü Mirsat’la geçireyim.’’
Uzun bir sessizlikten sonra cevabı kulağımda yankılandı.
‘’ Bir kereye mahsus kabul ediyorum ama öpüşmek falan yok. Yoksa gece seni rahat bırakmam.’’
’’ Bir kere senden utanmıyorum, benim vücudumu benden iyi tanıyorsun. İki, beni banyoda yaptıklarımla mı tehdit ediyorsun? Sana soruyorum, bir insanın kendisini tatmin etmesi sadece erkeklere mi mahsus bir şey, hadi git oradan canım. Beni rahat bırak.’’ Mirsat’la buluştum, çok güzel bir gün geçirdik. Ayrılmadan evvel durumu olduğu gibi anlattım. Telefon numaralarımızı bir birimize verdik. Beni arayacağına söz verdi. Yanından ayrılırken, ‘’ Seni yolcu etmeye geleceğim ama beni göremeyeceksin sevgilim. Gözlerinin içine bakarak, ‘’ Senin orada olacağını bileceğim.’’
Arkasını dönüp yürürken gözünden bir damla yaşın süzülüp dudaklarına konmasını engelleyemedi. Bu yaşadıkları kısacık bir yaz macerası mıydı acaba?
Bu adam hiç yorulmaz mı? Gidiyorum geliyorum hep çalışıyor.
‘’ Gel bakalım Başak, otur karşıma.’’
‘’ Buyur Orhan abi.’’
‘’ Rüzgâr gibi geldin fırtına gibi gidiyorsun. Sen nasıl bir kızsın, geçtiğin her yerde iz bırakıyorsun?’’
Ben hayretle cevap verdim,
‘’ Gideceğimi nereden biliyorsun Orhan abi?
Sadece gülümsemedi, dudaklarının kıvrımında bilgelikle beraber azıcıkta acı vardı. Kaldığı yerden konuşmasına devam ederken bende içimin acıdığını hissettim.
‘’ Sana bir tek şey söyleyebilirim, Köşkler sokak. Beni buraya atan rüzgâr, zorla sürükleyerek getirdi buralar. Şimdi düşünüyorum da iyi ki de gelmişim. Hadi kalk senin dönüş biletini alalım.’’
‘’ Orhan abi, seni ziyarete gelebilir miyim?’’
‘’ Ne zaman istersen kızım. Odanı hep hazır tutacağım. Yeter ki sen Orhan abini unutma.’’
Araba hareket ederken, ne kadar bakınsam da Mirsat’ı göremedim. Yolculuğum olaysız geçti. Evden içeri girdiğimde annemin sevinç çığlığı ile kendime geldim. Beni çok merak etmişlerdi. Ne de olsa on beş yaşında bir kız çocuğu tek başına Muğla’ya gidip gelmişti.
Anneme Mirsat hariç her şeyi anlattım. Şimdilik Mirsat sadece benim yüreğimde yaşayacaktı.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.