- 674 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
İSLAMIN AYDINLIĞI
İSLAMIN AYDINLIĞI
İslam’ın ışığında zalim ve zulmün aydınlığı yok eden, insanlığı karanlığa gömen ve ilkelliğin çirkefliğin odaklandığı alan olduğunu iyi anlamamız gerekir.
Zulüm çağımızın ve hatta geçmişin vebasıdır. Bu hastalığın mikrobu ise zalim olanlardır. Zalim mikrobunu ise mazlum halk kendisi yaratır. Zulüm kısa ve öz olarak şöyle açıklanabilir; Hakkın ortadan kaldırılması, adaletin yok sayılması veya değişik yollarla askıya alınmasıdır. Baskı ve terör demektir. Bu zulmü kim yaratır ve uygular haliyle zalim olanlar.
Zalim adı üstünde zulmeden, korku ve dehşet saçan, kendi kirli fikirlerini ve çıkarlarını hastalıklı ruh yapısının verdiği istek ve duygularının tatmini ile oluşur. Zalimler insanlıktan nasibini almamış kişilerdir. İşte zulmedenin yaptıklarına maruz kalma durumu da zulmün neticesidir.
İnsanlık değer ve ideallerinden nasibini almamış, aşağılık duygusu ile üstünlük göstermeye ve bunu zor yoluyla kabul ettirmeye çalışan insanlardan zalimler çıkar. Onlar daima zulmü iyi bir yol, mazlumları ezmeyi marifet sayan, gizli dürtülerini tatmin ve rahatlatmak için en iyi çare olarak zalimlik yoluyla zulmetme hastalığına duçar olmuş kişilerdir.
Zulmü seçenler bilerek veya bilmeyerek iyi iş yaptıklarını zannederler. Bu tiplerde asla duygudaşlık ve hoşgörü yoktur. Bir de bu yapıdaki kişilere makam ve mevki verilirse maddi ve manevi menfaat ve çıkar sağlamayı zulmederek kullanmayı iyi bilirler. Çevrelerindeki yalaka ve yandaşları yemleyerek etrafında sıkı bir çıkarcı gurup oluştururlar. Zira etrafındaki bu şak şakçı ağam ve paşacı kesim olmasa zalimin zulmü kısa ömürlü olur ve tarihin derinliklerine gönderilir.
İşin garip tarafı zulmü meslek edinen halkına hükmetme mevkiinde bulunanlar; demokrasi insan haklarından, ekonomik kalkınma, refah payının ve geçim standartlarının iyileştirilmesinden bahsederek tam tersini yapıp mazlum halka zulmederler. Emirlerindeki emniyet teşkilatını, askerini, kamu kurum ve kuruluşlarındaki üst kademedekileri kendi yalakaları ile doldururlar. Zulme karşı olan vatan ve millet sevdalılarını milliyetçi olanları asker polis amir memur, politikacı, medya ve basın mensubu demeden zulüm hanelere doldururlar. Bunun adını da bağımsız adalet ileri demokrasi palavraları ile halka yutturmaya çalışırlar. Ne gariptir ki bütün bunları günümüzde görüyoruz ve yaşıyoruz.
Zulmü marifet sayan zalim yöneticiler aslında korkak kişilerdir. Her zaman kendisine tertip ve tuzak kurulabileceği darbe safsatası düşüncesi ile alaşağı edileceği korkusu ile yaşarlar. Halkının içine bu korkusundan dolayı sayıları görülmemiş koruma orduları ile çıkarlar. Düzmece tertiplerle kendilerine sevgi gösterisi yapan guruplar oluşturup alkışlatırlar. Protesto eden zulmünü yüzüne karşı haykırmak isteyen taleplerini duyurmak isteyenleri olağan üstü kaba kuvvet kullandırılarak bastırıp bir nevi işkence uygulatırlar. Bir de günümüzde insanlık suçu biber gazı denilen insan sağlığı ile bağdaşmayan kimyasalları mazlum halkı üzerinde kullandırıyorlar.
Tarihte ve günümüzde de olduğu gibi zalim yöneticiler zulümlerini her kesimde sinsice yürütürler. Çünkü onlar için mühim olan iktidarda kalmaktır. Köşe dönmek devleti yemek yandaşlarını devlet olanakları ile zenginleştirmek ana öngörüleridir. Bunun içindir ki; mazlumun adalet araması dahi imkânsızlaştırılır. Zulmeden mahkemeler, zalim yargıç ve savcılar, zalimce davranan yalaka daire amirleri, revize edilerek şak şakçı hale getirilmiş ordu üst kademeleri, biat kültürü ile belli kesimlerin kapı kulu emniyet mensupları ile korku ve yıldırıp sindirme politikaları uygulanır.
Zalim zulmünü icra ederken kutsal ve kutsal olmayan toplumun bütün değerlerini kullanır. Dini kendine göre yorumlayıp lanse eder. Hiç çekinmeden dini ve Allah’ı baskı aracı olarak kullanır. Burada garip olan dinle zalimlerin asla uzaktan ve yakından ilişkileri de yoktur. İnanmış imanlı kişileri kandırmak için din ile kandırma yolunun seçerler. Dindar gözükürler ama aslında dincidirler. Bu gibi zalim zulmedenler halkın dinini de yozlaştırıp hurafe ve hikâye dini yaratırlar.
Milliyetçiliği ve toplumun değişik yapısını kullanırlar. İnsanların hissiyatını okşarlar. Halk maalesef farkına bile varmaz gizli ve el altından ırk terörü uygularlar. İçlerindeki gizli ırk dürtüleri depreşir. Gizlemeye çalışılan soylarından olmayanlara baskı uygularlar. Onlara kin ve nefret duyguları ile yaklaşırlar. Bunları da örtbas etmek için insanlıktan kardeşlikten dinden imandan dem vururlar ama uygulamalar tamamen tersi yoldadır.
Allah, İslam dininin son kitabı Kuran’ın Nisa Suresi 4/10 ayetinde şöyle diyor: Yetim hakkı yiyenler zalimdir. Yani Allah’ın emirlerine göre halkını yönetmeyenler zalimlerin ta kendileridir. İslam görünüp tam tersini yapanlar ise İslam’ın katıksız düşmanlarıdır. Müşriklerdir münafıklardır. İnsanlık onurundan nasiplenmemiş olanlardır.
Durmuş Karabağlı
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.