- 566 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
GİZEMLİ ÇİFT
GİZEMLİ ÇİFT
Bundan iki sene önceydi. Benim otele yaşlı, zengin olduğu her halinden belli olan, düzgün giyimli bir adamla; ondan en az yirmi yaş genç, bakımlı, lüle lüle sarı saçları olan,oldukça güzel bir kadın geldi. O gün de otel tıka basa müşteri ile doluydu. Çalışanlarına hatırı sayılır bir dostum gelir, yer sorar da yerim kalmadı demeyeyim diye çift kişilik 204 numaralı, denize bakan odayı boş bırakmalarını söylemiştim. Onlar da öyle yapmıştı. Resepsiyonda gündüzleri duran Yağmur yanıma geldi.
‘Otele yeni gelen çift, hiçbir otelde yer bulamamış. Dışarıda kaldıklarını söylediler, rica ettiler. 204 numaralı odayı onlara vereyim mi Murat Bey?’ diye sordu. ‘Çift mi? Onlar karı-koca mı?” dedim şaşkınlıkla. Haksız da sayılmazdım. Adam, kadının babası gibi duruyordu. Kadın da pek tekin görünmüyordu. ‘Evet, evliler. Ne dersiniz efendim?’ ‘Madem yer bulamamışlar, ver 204 numaralı odayı. Müşteriyi boş çevirmeyelim.’ dedim. Bir saat geçti veya geçmedi, evli olduklarını kanıtlamaya çalışır gibi el ele dışarı çıktılar. Her şey güzel de ben hiç yakıştıramadım doğrusu. Davul dengi dengine çalar demişler, değil mi?” “Öyle tabi, bence de karı-koca arasında en fazla 5-6 yaş fark olmalı.” dedi Ozan. Murat anlatmaya devam etti. “Gönül bu ya; haka da konar... Neyse sen anladın işte. Yağmur’un dediğine göre merkeze gitmişler, aynalı çarşıyı falan gezmişler, müzeyi ziyaret etmişler. Çok sevmişler Çanakkale’yi. Üç gün kalacaklarmış. Sonra Bozcaada’ya gidip, orada da bir hafta tatil yapacaklarmış.” “Anladığım kadarıyla, çifti biraz gizemli buldun.” “Gizemli demeyelim de birbirlerine pek yakıştıramadım doğrusu. İşin özü kadını pek gözüm tutmadı. Melek görünüşlüydü fakat çakala benziyordu. Ee ben de insan sarrafıyım, az buçuk tanırım kimin ne olduğunu.” “Sonra?” “Eve gittim. Biraz dinlendim, yattım. Uyku tutmadı, balkona çıktım bir kahve içtim. Derken ikiye doğru tekrar yattım. Tam dalmak üzereydim ki telefonum çalmaya başladı. Pek alışık olduğum bir şey değildi bu. Otelden aradılar, büyük bir kavga olmuş, polis gelmiş. Derhal yataktan kalktım, giyindim, otomobilime bindim ve otele gittim. Nöbetçi amir beni görünce yanıma geldi. ‘Murat Bey, sakin olun, her şeyi hallettik.’ dedi. ‘Her şeyi derken? Neyi hallettiniz Onur Bey?’ diye sordum. Kadının sevgilisi varmış. Adamlarıyla birlikte otele gelmişler. Kadını adamın elinden almaya kalkışmışlar. Adam direnince aralarında itişip kakışma olmuş, gürültüyü duyan resepsiyondaki delikanlı polisi aramış. Onur Bey de bir ekiple beraber bizzat kendisi gelmiş sağ olsun.” “Vaayy! Tahmin ettiğin gibi kadın biraz çakalmış. Sonra ne oldu?” “Sonra bir şey olmadı. Üç gün kaldılar. Odalarını boşalttılar, gittiler. Yağmur’un dediğine göre kadın yaşlı kocasını sevgilisine öldürtmüş. Adamın mal varlığını da üstüne geçirmeye çalışmış.” “Bak sen!” Eee?” “Türk polisinin gözünden bir şey kaçar mı kardeşim? Kadının telefonundan en son konuştuğu kişilere ulaşmışlar. Benim oteldeki olayı bile incelemişler. Kadını ve sevgilisini bir tanıdıklarına ait olan Çeşme’de bir yazlıkta, sabah baskınıyla, onlar tatlı uykularındayken yakalamışlar. İkisini de atmışlar cezaevine.”
İSMAİL MALATYA
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.