- 909 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Karanlıktan gelen
Casandra yüzünü yalayan güneş ışığıyla mahmur gözlerini ovuşturup sağına döndü.Yastığının sağ tarafına dokunup gülümsedi.Yatağından doğrulup ufak ayaklarını bedeninden büyük yatağından sallıyordu.’’Hey Ell!Nerdesin?Yoksa yine mi saklambaç oynamak için erken kalktın?Ell dün anlattığın şu hikayenin sonu nasıl bitti?Ben uyuyakaldım yine değil mi?Çünkü sonunu hatırlamıyorum.Ama Ell nerdesin çık da bana hikayenin sonunu söyle.’’Casandra elleri arkasında bağlamış etrafta Ell’i arıyordu.Sağ eliyle çenesini ovuştururken bir anda kaşlarını kaldırıp kiraz rengi dudaklarının kenarını kıvırmıştı.Koşturarak dolabının önüne geçti ve dolabın kapılarını açtı.’’İşte buradasın değil mi?Yine mi saklambaç oynuyoruz yoksa?Dolabın içine elini uzattı ve Ell’ın elini tutmak istiyordu.Ell ona uzatılan minik eli geri çevirdi ve dolabın en karanlık köşesine geçti.’’Özür dilerim Ell senin güneş ışığını sevmediğini tamamen aklımdan çıkarmışım.Bugun hava çok güzel değil mi?Büyükanneye söylesem sence beni parka götürür mü?Keşke sende benimle gelebilsen...Casandra ufacık dudaklarını büzmüş kaşlarını çatmıştı.Ell dolabın köşesine iki kere vurdu.Bu üzülmeni istemiyorum demekti.Ell ve Casandra kendilerine uygun bir dil yaratmış onu kullanıyorlar Ell sadece Casandra’ya gece hikaye anlatırken konuşuyordu.Beden dili gelişmiş bu iki arkadaş sesli olarak anlaşıyor farklı vuruşlarla neler anlatmak istediklerini biliyor ve ikisi de bu dile bayılıyordu.Casandra kendini toparladı ve çatan kaşlarını havaya kaldırıp gülümsedi.Ellerini önüne doğru uzatıp göğsünde birleştirdi.’’Tamam tamam üzülmeyeceğim ve mutlu olacağım çünkü biliyorum ki sen nerde olursan ol beni korursun.Sen benim koruyucu meleğimsin.Ben kahvaltiya iniyorum şimdi parkta çok durmam ve hemen gelirim seninle oyun oynarız.Olur değil mi Ell?’’Ell dolabın köşesine bir defa vurmuştu.’’O zaman anlaştık.’’dedi ve bembeyaz elbisesiyle koşarak aşağı indi.Merdivenlerde koşturan Casandra’nın ayak bileklerine kadar elbisenin etekleri uçuşuyordu.Şen sesiyle bağırdı.Büyükanne büyükanne ’’Günaydın!Bugun hava çok güzel parka gidebilir miyiz?’’Koşarak Büyükannenin yanına gitmiş pantolonunu çekiştiriyordu.Büyükanne Suzan Casandra’yı koltukaltından tutup kaldırmış ve mutfaktaki boş tezgaha oturtmuştu.’’Uslu bir kız olup kahvaltını yaparsan seni parka götürmeyi düşünürüm tabi dedi.Casandra etrafına baktı ve yanında duran bir bardak meyvesuyundan bir yudum içip büyükannesine dönmüştu.’’Ben doydum büyükkanne Suzan.’’Suzan gülmüş koluyla agzını silmeye çalışan Casandra’nın ağzını masadan aldığı bir kağıt peçete ile silmişti.’’Bende senin için krep yapıyordum.O zaman bu krepleri Ell’e vermek zorunda kalıcam sanırım.’’Casandra pişmekte olan krepe bakıp gözlerini açarak ağzının suları akıyormuş gibi yaptı.’’Bana krep mi yaptın?’’ Suzan gülümsemiş ve Casandra’yı olduğu yerden yere indirmişti.’’Yani evet senin için yapmıştım ama baksana sen pek aç gibi görünmüyorsun onun yerıne bunları Ell’e götürmeye ne dersin?’’ Casandra hızlıca masaya geçmiş sandalyesine oturmus sağ eline bıçak sol eline çatal almış masaya vuruyordu.’’Ben çok açım büyükanne.Hem Ell krep yemeyi sevmiyor ki.Sen onları bana ver beni yiyip güçlü bir kız olayım dedi sağ elindeki bıçağı bırakıp elini yumruk yapıyor kaslarını göstermeye çalışıyordu.’’Suzan gülerek Casandra’nın önündeki tabağa masadaki kreplerden bir tanesini çatal yardımıyla koymustu.’’Peki bu güçlü bayan kreplerinin üstüne bal da istiyor muymus?’’Casandra heyecanlanmış elleri ile alkış tutarak neşeli bir şekilde ’’Evet evet büyükanne baldan çok koyar mısın lütfen?Balı çok seviyorum ben.’’Peki küçükhanımın krebine bizim özel menümüzde olan baldan da ekleyelim bakalım.’’Casandra şaşırmış agzı o şeklini almıştı.’’Nasıl özel?’’dedi merak ederek.Suzan karşısındaki sandalyeye geçip önündeki tabağa bir krep almış o sırada da küçük kızla konuşuyodu.’’Yoksa sen bilmiyor musun?’’ Casandra daha çok meraklanmış çatalını kenara koymuştu.’’Ben sana hikayesini anlatırım ama sen de önündeki o krebı bitireceksin olur mu?Casandra tekrar çatalı eline almış başı ile onaylamıştı.Büyükanne çatalı ile krebi keserken Casandra da balı çatalı ile bulaştırmış ağzına götüruyordu.Sevdğini gösteren mırıltılar çıkarıyordu.Suzan krebi yedikten sonra çatalını tabağın içine bırakarak ellerini masada kilitleyerek dayalı bir şekilde başını da kilitli ellerinden destek alarak koymuştu.’’Bundan çok çok eski zamanlarda ’’Tufi adında bir işçi arı yaşarmış.’’Casandra merak ederek ağzı kreple sormuş.’’Ne kadar uzun büyükanne?’’Ama ağzımız doluyken konuşmuyorduk yoksa ne olurdu?’’Boğulurduk dedi Casandra son lokmasını da bitirirken.’’Evet aferin kızıma.Demek ne kadar uzun süre olduğunu merak ediyorsun öyle mi?’’Evet büyükanne dedi Casandra artık yedikleri bitmiş tüm dikkatini büyükannesine vermişti.’’Dİnozorların bile olmadığı zamanlarda arı Tufi bal arıyormuş.Tüm arıların tek bir hedefi varmış o da altın balı bulmak.’’Altın bal altından mı yapılıyo yoksa?Tadı çok kötü olmalı o zaman bal kadar tatlı değildir değil mi büyükanne?’’Suzan sesli bir kahkaha atmıştı.’’Hayır bebeğim altın bal derken demek istediğim altın renginde sapsarı ve değerli oluşu ve tabiki çok ama çok tatlıymış.O yüzden altın bal demişler arılar aralarında.İnsanoğlu da altın balın arayışındaymış ama arılar insanoğlundan daha önce bulmak istemişler balı yoksa balın saflığına güzelliğine zarar getirirler korkusu ile arayıp dururlarmış.Bu altın balı aramak asırlarını alsa da nesilden nesile bu balı aramak dededen toruna atadan çocuklara bir vazifeymiş.Birgün Tufi ormanda gezerken demişki.: ’’Hep aynı yerde dönüp dolaşıyoruz belkide altın bal buralarda değil çok gizli yerlerdedir diyip ormanın en derinliklerine inmiş.Tufi çok korkuyormuş karanlıktan büyük bir hayvanın ona zarar vereceğinden korkuyormuş.’’Ell karanlıktan hiç korkmaz hatta bende Ell gibi karanlığı seviyorum neden çok karanlıktan korkuyormuş Büyükanne?’’Belkide o sizin kadar korkusuz değilmiş ve karanlığa saklanan kötü varlıklardan korkuyormuş.Tufi ormanda uçmaya devam etmiş ve yuvasından çok uzaklara gitmiş.Endişelenen Tufi arkasını dönüp uçup gidecekken şelalenin arkasında parlayan bir şey farketmiş ve tüm cesaretini toplayıp şelalenin içinden geçip ıslanan kanatlarını son kez çırpıp çiçeğe ulaşmayı başarmış.Çiçek o kadar güzel ve benzersiz kokuyormuş ki daha önce hiç böyle kokan bir çiçeğe rastlamadığına eminmiş.Çiçeğin kokusuyla kendini kaybeden arı çiçeğin mor ve mor tonlarının toplandığı bu taptaze canlı çiçeğin yaprağında uyuyakalmış.Yapraklarında hiç tatmadığı tatlı bir uykuya dalan Tufi sabaha doğru uaynmış ve ıslanmış olan kanatlarının kuruduğunu farkedince çiçekten bal toplamış ve farketmişki daha önce hiç böyle bir balı tatmamış.Yine şelaleden geçmiş ve bir ağacın dalında kanatlarını kurumasını beklemiş ve geceyi orda geçirmiş.Bu sırada diğer arı arkadaşları çalışırken bizim Tufi yi merak etmişler.Tufi yorgun ve heyecanla kovanına varmış ve olan biten her şeyi anlatmış.Kimse ona inanmamış ama balı tadınca altın balı herkesten önce Tufı’nın bulduğunu anlamışlar ve arıyı kovanın kralı yapmışlar.Bu balı da Tufi’nın ataları yapmaya devam etmiş ve bizim sofralarımıza kadar gelmiş küçüğüm.’’Gerçekten Tufi altın balı bizim için mi bulmuş?Ama neden insanların bulmasını ıstemedi ve kendisi buldu?’’İnsanlar balı çoğaltmak için hile yapar diye korktu ve bu yüzden arıların en büyük ,ilkesini o gerçekleştirdi.’’Yaşasın Tufi sayesinde bu tatlı balı yiyoruz oyle mi yanı şimdi?’’Evet Casandra.Bence en çok sen sevinmiş olmalısın Tufı’nın altın balı bulduğuna. Haksız mıyım?’’Casandra evet dedi ellerini çırparak.’’En çok ben sevindim çünkü balı çok seviyorum büyükanne.Tadı şeker gibi ama şeker gibi sağlıksız değil.’’Suzan gülümseyerek oturduğu sandalyeden kalktı Casandra’nın hizasında eğilip Casandra>nın ufak burnunu sıktı.’’Evet dedi gülümseyerek.’’Şimdi sen dişlerini fırçalayıp üstünü değiştir ben de o sırada buraları toplayım kızım.Anlaştık mı?’’Tamam buyukanne hemen yanında olacağım.’’Suzan elinde tabaklarla kıkırdayarak lavabonun içine tabakları yerleştirdi.Suzan 55 yaşında modaya kesinlikle uyan beyaz saçlarını arkadan rahmetli eşinin ona verdiği inci toka ile toplayan gençlerden daha enerjik torunu için yaşayan bir büyükanneydi.Onun dünyasında yedi sene önce kaybettiği eşi Tedd ve tabiki küçük Casandrası vardı.Retro vintage takılmayı seven Suzan’ın evinin her köşesinde bir anı ve kıymetli eşyası vardı.En sevdiği ve değer verdiği eşyası ise eşinin ona evlilik yıl dönümünde hediye ettiği plaklar ve gramafonuydu.Akşam yatmadan önce birlikte dinlemeyi en sevdikleri plaklardan The Platters’dan Only you du.Papatya çayını yudumlarken eski güzel anılarına döner tatlı acı gülümser sonra en güzel geceliklerinde saten olanı giyer saçlarını tarar tokasını çıkarır ve yatağın sağ tarafına yaklaşarak eliyle yastığı yoklayıp ağlayarak uyuyakalırdı.Suzan düşüncelerinden sıyrılmış etrafı toplamayı bitirmiş Casandra’nın merdivenlerden inişini izliyordu.Casandra’nın üstünde kırmızı çiçeklerle süslenmiş turuncu bir elbise vardı ve tabiki elinde kumdan kaleler yapacağı kovaları.Kovaları sallayarak aşağı indi ve büyükannesine hazırım dermiş gibi baktı.Suzan Casandra’nın hizasında eğilip Casandra’nın saçlarını düzeltti.’’Bugun haftasonu biliyosun o yüzden parktan sonra benimle her zaman gittiğim dondurmacıya gidelim mi?’’Cher teyzenın dondurma dukkanına mı?’’Evet’’Casandra elindeki kovaları bırakmadan büyükannesinin boynuna kollarını dolamış sıkı sıkı sarılıp kulağına evet gidelim büyükanne demişti.Suzan torununa sarıldı ve olduğu yerden doğrulup ayağa kalktı ve Casandra ’nın boştaki elini tutup üstüne onun ördüğü pembe hırkasını giydirmişti.Casandra kapı önündeki kuçük tabureye oturup beyaz ayakkabılarını giyerken büyükannesi de kendi ayakkabılarını giymişti.Suzan eşinden kalmış ahşap konağın kapısını kapatıp Casandra’ya dönmüştü.’’Benimle bugun eğlenmeye var mısın bakalım Casandra hanım?’’Tabıkı evet büyükanne diyip elleriyle ağzını kapatarak yine o komık şekilde konuştun diye kıkırdadı.’’Nasıl yani?dedi Suzan kaşını kaldırıp sorunun cevabını beklerken.Casandra büyükannesini beceriksizce taklit etmeye çalışmış ve söylediği cümleyi tekrarlamıştı.’’İşte böyle dedi kıkırdayarak.Suzan’’Ama birini taklit etmek çok ayıp değil mi sencede?’’dedi gülümseyerek.Casandra hemen atıldı.’’O zaman büyükanne şu televizyona çıkan komık adamlar neden birilerinin taklidini yapıyorlar?’’Suzan bu çok bilmiş çocuğa sorularının cevplandırması konusunda ne kadar eksik kalsa da elinden geldiğince bir açıklama düşünüyordu.’’Hım bir düşünelim bakalım dedi Suzan kaldırım sokaklarında hafif topuklu ayakkabısının çıkardığı tıkırtı sesiyle.Casandra büyükannenin elini tutmus diğer elindeki kovayı sallayarak büyükannenin açıklamasını bekliyordu.’’Çünkü onların meslekleri onlar.’’Casandra başını Suzan’a çevirmişti.’’Nasıl yani büyük anne?Onlar kendilerini komik yapınca para mı alıyorlar?’’Evet tatlım.Bir doktor nasıl hastalarını iyileştirmek istiyor ve bu yolda kendini geliştirmek için çalışıyosa bir öğretmen nasıl öğrencileri için her gün yeni bilgi öğrenip çabalıyosa onlar da insanları güldürmek ve mutlu etmek kısa bir süreliğine de olsa insanları kötu olaylardan uzaklaştırmak istiyor ve bunun için maaşlarını alıyorlar.’’O zaman ben de taklitçi olacağım büyükanne.’’dedi Casandra kendinden emin ve kaşlarınıçatıp elinde kova olan elini yumruk yaparak.’’Onların adı komedyen birtanem.Demek komedyen olmak istiyorsun ama sen geçen hafta hemşire olmak istemiyor muydun?’’diye sordu kıkırdayarak.’’Evet ama büyükanne sence de ben komik değil miyim?’’Suzan bir kahkaha patlatmıştı.’’Tabıkı oylesın ama seni komedyen görene kadar fikirlerin değişebilir.’’Neden ki büyükanne?’’Bir sürü güzel meslek var yaşın daha çok küçük fikirlerin değişecektir.’’Ben küçük değilim büyükanne genç kız oldum.Hem o dediğin zaman gelene kadar ben komık olmak için çok çalışacağım.’’Casandra kendinden emin başını dik tutarak yürüyordu.’’Bekleyın beni insanlar en komik ben olacağım.’’Suzan durmuş Casandra nın hizasına çömelmiş Casandra’nın yanaklarını sıkıp gülümsemişti.’’Ne olursan ol ben hep yanında, hep arkanda olacağım.İster öğretmen ister komedyen benim birtanem mesleğinde çok iyi bir insan olacak ve inaniyorum ki başarılarının devamı ardı ardını kesmeyecek.’’Casandra kovayı yerine dikkatlice bırakıp yılların götürdüğü kırışıklarla dolu Suzan’ın yüzünü ufak elleri arasına alıp durdu ve daha sonra yanağını okşayarak ’’Biliyorum büyükanne ve diğer çocukların senin gibi bir büyükannesi olmadığını da biliyorum.Biliyo musun ben seni hiç bırakmayacağım.’’Suzan’ın gözleri dolmuş acıyan boğazından sonunda istediği kelimeler dökülmüştü.’’Ya sıkılırsan bu yaşlı kadından?’’Casandra kaşlarını çatarak ’’Kim senden sıkılıyormuş?Hem yaşlı falan da değilsin büyükanne sen benim büyükannemsin.Seni en iyi şekilde bakacağım ve istediğin gibi iyi bir insan olacağım.Şimdi gözlerini sil ve benimle bu bayan gelip parkta eşlik etsin olur mu?’’dedi gülümseyerek.Suzan Casandra’nın küçük ellerini avcunda birleştirip öpmüş ve koklayarak Casndra£nın yüzüne gülümseyerek bakmıştı.’’Dediğin gibi komık şekilde konuştun.dedi.’’Senin kadar güzel yapabilir miyim sence diyip büyükannesinin eline uzanmış ve ufak elleriyle Suzan’ın elini kavramıştı.Casandra’nın elini tutup yola devam eden Suzan boşta duran eliyle sürme çektiği kahverengi gözlerini silmiş kendini toparlayarak neşeli bir ses takınmış ’’ SEn benden daha iyi olacaksın biliyorum.’’demişti.Casandra kovayı sallamaya devam etmiş ikisi cıvıl cıvıl masmavi gökyüzünün süslediği manzaraya dalmiştı.Haftasonu olmasına rağmen köse başında çöpleri arabaya döken bir çöp makinesi evinin önünde çimleri biçen orta yaşlarda kel bir adam aynı bahçede ona limonata döken aynı yaşlarda bir bayan onun hemen yanında gazete okuyan şapkalı emekli görünümünde şık kıyafetlerle bahçesinde oturan yaşlı bir bey aynı bahçede sevimli at kuyrugu yapmış 4 yaşlarında küçük bir kız çocuğu ileriki sokağın başında duran balon satan genç yaşlarda bir çocuk dükkan önünde yemek dükkanının dağıttığı reklam amaçlı afişleri dağıtan bir panda maskotu yolda geçen arabaların korna sesleri...
Suzan dalmış sessiz düşüncelere gömülmüştü.’’Elbet o gün gelecek ve İsa beni alacak.O zaman benim küçük kızım Casandra ne yapacak?Senin yanında son nefesime kadar olmam lazım yoksa seni kime emanet ederim bebeğim?Suzan bunları düşünürken Casandra bağırmıştı.’’Hey büyükanne!Dikkat et!’’Casandra korkmuş Suzan çarpmak üzere olduğu köşedeki direğe çarpacakken Casandra onu uyarmıştı.’’Canın yanabilirdi , ne düşünüyorsun büyükanne?’’Daha dikkatli olmalıydım haklısın seni korkutmuş olmalıyım’’ dedi Suzan afallamış kendini toparlarken.Kendine çeki düzen verip tekrar önüne döndü.’’Bazen dedi Suzan sözünü keserek ’’Bazen insanlar çok dikkatsiz davranabiliyor ama sen kesinlikle dikkatli davranıp çevrene bakmalısın.’’insanlar büyüyünce dikkatsiz mi oluyor büyükkanne?Çok mu şey düşünüyosunuz?’’Aslına bakarsan her zaman değil bazen bazı soruların yanıtlarını ararken bazı şeylerin dikkatimizi dağıtmasına izin veriyoruz ve bu yaptığımız kötü de sonuçlanabiliyor.’’O zaman ben büyümeyeceğim.’dedi Casandra kararlı ses tonuyla
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.