MISIR LANETİ II.
2.BÖLÜM KÖTÜ KARŞILAŞMA
Lilith okulda ki gerilimden sonra mitoloji dersine ara vermeye karar vermişti. Sonuçta inanmadığı tanrı kavramının ergensi hareketlerini veya saçma sapan hikayelerini dinlemek zorunda değildi. Zaten profesör anlatmasa da her şey kafasının içindeydi. Odasındaki çiçeklere bakınca morali bozulmuştu. Yeni bir uğraş olarak çiçek yetiştirmeye karar vermişti ama bu uğraşta hüsranla bitmişti. Ne kadar denerse denesin çiçekleri ya solmuş ya da çürümüştü. ‘’sanırım seth’in kızı benim’’ derken kahkahasını da eksik etmemişti. Kahkasını susturan şimşek ve gök gürültüsü olmuştu. Ne olmuştu bugün bu şehre? Normalde yağmur bile yağmayan şehirde kıyamet kopar gibiydi. Kız umursamamaya çalışarak aç karnını doyurmak amacıyla poşet çayını ve dünden kalan böreğini hazırladı. Canı bugün fazlasıyla sıkılmıştı. Tek anlaştığı kişi internette tanıştığı (arkeologlar sitesi) Laila ile görüntülü konuşma zamanıydı. Ama maalesef ki daha çevrimiçi olmamıştı. Bekleyecekti ve profesörün anlattığı saçma hikaye ile dalga geçeceklerdi. Beklerken kendine şarkı açmış hatta ondan da sıkılıp kısa filmler bile izlemişti ama kız bir türlü çevrimiçi olmamıştı. Oda vazgeçip kitaplarına yönelmişti. Sonuçta hazırlaması gerek ödevleri vardı. Ödev konusu mısır mitolojisinden seth ve anubis yunan mitolojisinden ise imeraydı. Pek ilgisini çekmeyen saçma sapan hikayeler vardı ve ödev bunları konu etmek istemiyordu. mırıldanarak‘’keşke İskandinav mitolojisi olsaydı en azından bir loki veya thor konu edip kocaman bir yakışıklılar yazısıyla ödevi teslim ederdim’’ söylenirken bir yandan da kıkırdıyordu. Bilgisayarından gelen bildirim sesiyle ona odaklanmıştı. Laila çevrimiçi olmuş ve görüntülü arıyordu.
‘’heey. Nasılsın Lilith?’’
‘’saçma sapan bir güne devam ediyorum laila. Sen?’’
‘’kazıda çıkan parşömeni ve sandığı nasıl açacağız diye kendimizi parçalıyoruz. Sen neden öyle söyledin?’’
Laila’nın sandık demesiyle lilith sebepsiz gerilmiş ve başından geçen bütün olayı anlatmıştı.
‘’en kötüsü de böreğim bayatlamış Laila. Hiç güzel bir gün gibi gelmedi bana’’ istemsiz büzdüğü dudağı Laila için komik gelmiş ve küçük bir kahkaha atmasına sebep olmuştu. ‘’ Aslında bakarsan lilith… o hikayeyi bende duymuştum.’’ Verdiği cevap lilith’i şaşırsa da gülümseyip kısa kesme kararı almışlardı. Lilith’i nasıl neşelendireceğini biliyordu Laila. Onu kazı alanına çağıracak ve yardım etmesini isteyecekti ki gerçekten de bu konuda bilgili birine ihtiyaçları vardı.
‘’hey lilith neden buraya gelip bize yardımcı olmuyorsun. Bu alfabeleri en iyi bilen öğrencilerden birisin. Hem hava değişimi yaşamış olur hem de bize yardımcı olmuş olursun.’’
Laila’nın teklifi lilith’i sevindirmişt. Biraz daha konular konuşarak kapatmışlardı. Konuşma sırasında lilith ona çoktan biletini almıştı. Sabahtan 2’deki uçağa binerse öbür gün orda olacaktı. Hemen eşyalarını toparlamaya başlamıştı. Bu bahane ile mitoloji dersinden de yırtacaktı. Yanına notlarını da almıştı sonuçta karşılaştırma için gerekli olan şey eski notlardır diye düşünmüştü. Uzun zamandır beklediği şey bu gibi hissediyordu. Evet olması gereken buydu. İyi mi? Kötü mü? Anlayamıyordu ama anlamasına gerek yoktu. Sonuçta kötülüğün üzerine üzerine gitmeyi seviyordu.
Öğrenci işlerinde çalışan arkadaşının torpil geçme zamanıydı . küçük tehditkar mesajına olumlu dönüşü lilith i sevindirmişti. Çantasını karıştırmaya başlamıştı ama lanet çantasında bir türlü sigarasını bulamamıştı. Küfürler sayarken bu havada sigara almaya gidemeyeceğini de fark etmişti. Sanırım evdeki zulasını karıştıracaktı.
Saat: 01:00
Lilith uçağa binmeden önce aldığı sigarasından içiyordu. Saatlerce sigara içmemesinin stresini atıyordu üstünden. Zaten uçakta da içemeyeceğini bildiği için arka arkasına yakıyordu sigarasını. Bir saat sonra uçak kalkacak ve lilith internette tanıştığı kızla kazı çalışması yapacaktı. Biraz düşününce bunun delilik olduğunu farketti. Ama o böyle delilikleri severdi.
Sonunda sigarasını atıp uçağa binmişti. Nasıl olduysa bir anda hava düzelmişti. Şimşek çakmıyordu veya gök gürüldemiyordu. Gökyüzü çok güzel renge bürünmüştü ve lilith bu görüntüyü yakından göreceği için mutluydu. Uçakta çok fazla insan yoktu ve buna aşırı sevinmişti. Özellikle küçük çocukların ‘’annneeee’’ diye bağırmalarını çekmek veya teyzelerin onu sorguya çekerek torunlarını evlendirme çabalarına katlanmak zorunda değildi. O kadar az insan vardı ki. Sonunda uçak havalanmıştı. Lilith ise istediği görüntüye sahip olmuştu. Keşke elimi uzatıp o bulutlara dokunabilsem diye düşünüyordu. Gökyüzündeki yolculuğu izlerken derin düşüncelere dalmıştı. Gözleri kapanmak üzereyken camda ki karanlık yansıma gözüne takılmıştı. Bir sürü karga üzerlerine saldırıyordu ve cam çatlamak üzereydi. Çığlık atarak yerinden fırladı. Etrafında ki insanlar ona deliymişçesine bakınca tekrar cama yöneldi. Ama ne bir karga vardı ne de camda bir çizik. Yanına gelen hostes bir içecek getirmişti ama içeceğin ismini sormasına izin vermeden ilerlemişti. Lilith bir şeylerin döndüğünün farkındaydı ama şizofreni bir paranoya ya yakalanmışçasına davranmak istemiyordu. İçeceğinden gelen mayhoş şekerimsi kokuya dayanamayıp içmeye karar verdi. İçeceğin tadı çok hoştu biraz eski zamanlarını hatırlatan değişik bir tadı vardı. Gözleri yorgunluktan dolayı kapanmaya başlamıştı. Hayatında ilk defa bu kadar rahat hissetmeye başlamıştı. Gözlerini kapatmada önce tek hatırladığı hostesin bardağı alırken kurduğu ‘’lanet daha başlamadı lilith’’ cümlesiydi.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.