- 1312 Okunma
- 1 Yorum
- 4 Beğeni
MAZİYE YOLCULUKLAR - 247 / ASİYE ABLA
Adıyaman ilinin güzel ilçesi Kâhta, bu dünyaya gözümü açtığım, ilk nefes alıp verdiğim yerdir.
Çocukluğumun iyi ve kötü günleri buradaki iki katlı toprak damda, tozlu, çamurlu sokaklarında ve caddelerinde geçti.
Yürekleri sevgi ve şefkat üreten, ömürlerini iyiliklerle, güzelliklerle anlamlandıran kadınlar ve erkekler tanıdım.
Asiye (Evci) Yıldırım Abla, Kâhta’nın kanatsız Meleklerinden biriydi.
Yüreğinin güzelliğinin vurduğu bir yüz, dilinde sevgiyi, şefkati, merhameti doruklara çıkaran söz, gözlerinde insanlığın, iyiliğin kendini gösterdiği öz ile asaletin bir numaralı örneğiydi.
Sevgili Asiye Abla, üzerimdeki siyah önlükle, ilçenin tek ilkokulu Kubilay’a giderken her gün kapınızın önünden geçtim.
Sevgili Asiye Abla, sokağı suladığın günleri gördüm.
Sokağı süpürüp pırıl pırıl yaptığın günleri gördüm.
Kapının önüne sevgili eşin Ramazan Yıldırım Ağabeyle karşılıklı olarak sandalyede oturup sohbet ettiğin günleri gördüm.
Biz çocukları çok severdin.
Güler yüzünle bize gülümserdin. Başarılar dilerdin.
Çocukların kavga etmelerini istemezdin. Kavga eden çocukları ayırır o tatlı dilinle öğütler verirdin.
Yüreğin sevgi doluydu.
Yüreğin şefkat doluydu.
Tanıdıkların, komşuların yardımına koşan Hızır gibiydin.
Sen asalettin.
Sen merhamettin.
Sevgili Asiye Abla, bir bahar günü annem size gideceğini söyledi. Birlikte gitmemizi önerdi. Sevinçle kabul ettim.
Birlikte size geldik. Geniş avluya girdik. Toprak evin önüne kilim serip oturmuştun. Kalktın. Annemi büyük bir saygıyla karşıladın. Beni öpüp o şefkatli ellerinle saçımı okşadın.
Annemle tatlı tatlı sohbet ederken, ben uslu uslu oturup sizi dinledim.
Sen konuşmuyordun, asaletin konuşuyordu.
Güzelliğin konuşuyordu.
Merhametin, vicdanın, yüreğin konuşuyordu.
Akrabalığın, komşuluğun, hemşeriliğin konuşuyordu.
Sevgili Asiye Abla, çocukluğumun iyilik ve güzellik abidesiydin.
Yardımseverliğin adresiydin.
Çoğu çocuğun, genç kızın ve erkeğin ablası, teyzesi, halasıydın. Akıl hocasıydın. Yol göstericisiydin.
Hepimiz seni çok seviyorduk.
Sen hepimizi çok seviyordun.
Evlatlarına verdiğin değeri bizlere veriyordun.
Seni unutmak mümkün mü?
Sevgili Asiye Abla, güzel yürekli insanlar unutulmaz.
Çocukluğumuz bitti.
Gençlik döneminde seni yine unutmadım. Kâhta’ya her geldiğimde, evinize uğrayıp ellerinden öptüm. Duanı aldım.
Gurbet ellerine düştüm.
Zindanlara düştüm.
Öğretmen oldum. Halk Eğitim müdürü oldum. Milli Eğitim müdürü oldum.
Kâhta’yı düşünürken seni düşünüyordum. Sevgili eşin Ramazan Ağabeyi düşünüyordum. Bilge ağabeyin Hamit Evci’yi düşünüyordum.
Sizler tırnağıma bile zarar gelmesini istemeyen sevgili büyüklerimdiniz.
Sizler başımın tacıydınız.
Seni görmek, mazimizle ilgili bilgi almak için Mersin’den sana geldim. Kâhta tarihini, geçmişte yaşanan olayları öğrenmek için seni soru yağmuruna tutmuştum. Sen hatırladıklarını anlatmıştım. Ben anlattıkça, unuttuklarını detaylı biçimde aktarmıştın.
Ne çok acılara tanıklık etmiştin.
Uzun süredir Kâhta’ya gelmedim.
Sevgili Asiye Abla, seni hiç unutmadım.
Telefonla aradım. Tatlı tatlı sohbet ettik. Dertleştik.
Her konuşmamızda işimi sordun.
Eşimi sordun.
Çocuklarımı sordun.
İyiyim, iyiyiz, iyiler dediğimde çocuklar gibi sevindin.
İyi olmamızı diledin. Dualar ettin.
Bu gün senin çok hasta olduğunu duydum. Kardeşime “Asiye Ablaya git. Sağlığı hakkında bana bilgi ver.” Dedim.
Daha cevap gelmedi.
Beklerken yukarıdaki satırları yazdım.
Kelimelerle senin gibi asil bir kadını anlatmak zordur.
Senin sağlığını düşünürken birkaç cümle kurdum.
Biliyorum eksiktir.
Biliyorum yetersizdir.
Yine de yazdım.
Sevgili Asiye Abla, bağışla beni.
Seni çok seviyorum.
Sen de biliyorsun, seni çok seviyorum.
YORUMLAR
Kendi çoçuklarına olduğu kadar ,mahalle çocuklarına da analık eden Asiye anaya ve anısını kaleme alan yazara saygılar sayın Cantekin.
Mahmut Cantekin
Selamlar, sevgiler.