- 776 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
BALIKESİR' E GÖÇ
-Balıkesir yolcuları hazırlansın... Balıkesir’e geliyoruz...
Balıkesir, Balıkesir..
Sesleriyle gözümü açtım... Kondöktör aynı cümleleri söyleye söyleye vagonu terketti...
Şöyle bir gerindim kendime geldim... Baktım sabah saat altıya geliyordu.. Gece Ankara’dan bindiğim Mavi tren Balıkesir’e yaklaşıyordu... Garip bir duygu vardı içimde... Akrabalarımı, anılarımı, arkadaşlarımı arkada bırakmış, hatta geçici olarak eşimi çocuğumuda bırakmış, tek başıma bilmediğim, tanımadığım bir ortama gidiyordum..
Saat 6:30 civarı Balıkesir garına indim.. Sıcak vagondan iner inmez böyle bir soğukla karşılaşacağımı düşünmemiştim.. Ankara’dan daha soğuk bir yer olabilir miydi? İliklerime kadar dondum, sabahın ayazı tirtir titretiyordu bedenimi. Hemen bir taksiye bindim..
- Asker hastanesi lütfen
Yola koyulduk ama takside çok sıcak değildi. Titremen devam ediyordu, saat kulesinin oradan tırmanmaya başladık, yokuşun başına gelince,
- Burası hastane
dedi taksi şoförü, ücretini ödeyip indim. Elimdeki tek valizle nizamiyeye vardım. Nöbetçi asker karşıladı, kendimi tanıttıktan sonra koşar adımlarla binaya yürüdüm. Tepe olduğu için buranın ayazı dahada kötüydü.. Acil servis kapısından girer girmez , bir kaloriferin dibine kendimi attım.. Kış ne soğuktu burada.. Biraz zaman geçince ısınmaya başladım.
Yıl 1990.. Şubat ayı Ayazla karşıladı beni Balıkesir ... Hep böyleyse yandık diyordum kendi kendime..
Hastane, acil servis sessizdi, yanımdan geçen personel beni tanımadığı için bende sessizdim, birazda büzülmüştüm. Sonra insanlar gelmeye başladı, uğultu arttı, tatlı bir telaş vardı personelde, hastalarda da sıra kapma yarışı, ortalık iyice aydınlanmıştı. Beyazlar içinde, fotoğrafta sus işareti yapan gibi kepli hemşireler, beyaz önlüklü personel, inleyen sızlayan hastalar.. Mesai başlayınca ayrı binada bulunan Baştabipliğe geçtim.. Baştabip sekreter odasına girdim, kendimi tanıttım, posta içeri girdi, kapıda Tabip Kd. Alb. Yalçın Bağdatlı yazıyordu. Posta geldi ‘ buyrun komutanım ‘ deyince içeri girdim..
- Tabip Yüzşbaşı Ahmet Şahin.. Enfeksiyon hastalıkları uzmanı..
Baştabip tatlı-sert tavrı, sakin yapısıyla hoş geldin dedikten sonra, hastane ve prensipleri hakkında bilgi verdi. Kısa muhabbet bitince ikinci tabip ile tanışmamı, kendisinin diğer konularda yardımcı olacağını söyledi.. İkinci tabipin çocuk bölümünde olduğunu söyledi..Yerini tarif ettiler, oraya gittim. İçeri girdim, ilginç bir ortamdı; lavabonun içerisinde penisilin şişeleri vardı, radyatörün üzerindeyse küçük küçük ıslak kağıt parçacıkları vardı.. Onlara dalmışken hemşire hanım geldi;
- Ben Müzeyyen hemşire. Yarbayım hasta muayene ediyor, şimdi gelecek..
- Tabip Yüzbaşı Ahmet Şahin.. İntaniye uzmanı, hastaneye yeni atandım..
- Hayırlı olsun, hastanemize hoşgeldiniz..
derken içeri 1.75 boylarında, beyaz pantolon, beyaz üstlük bulunan doktorumuz girdi..
- Canım kardeşim, ben doktor Sabri Türeli.. Hoşgeldin diyerek büyük bir samimiyet ve güleryüzle elini uzattı, tokalaştık. Pırıl pırıl bir sima, devamlı gülümseyen mavi gözleri vardı.
- Hem konuşalım, hem işimizi yapalım, değil mi kardeşim,
- Ne demek abim dedim, sohbete başladık..
Baktım penisilin şişelerini ıslatıyor, üstündeki kağıtları çıkartıyor, kurusun diye radyatörün üzerine koyuyor, metal kısmını çıkarıp metal kutusuna, lastik tıpayı lastik kutusuna, cam şişeyi cam kutusuna atıyor. Sonra kurumuş kağıtları toplayıp kağıt kutusuna atıyor, hiç bir nesneyi zayi etmiyor.
Sorduğu sorulara peşpeşe cevap verirken merakımı anlamış olacak ki,
- Canım kardeşim, biz çevreci olmak zorundayız, bunların hepsini geri dönüşüme verip, tekrar kullanmalıyız..
Daha sonra odamın ve kliniğimin B binasında olduğunu poliklinik ve mikrobiyoloji laboratuarının kendi katında olduğunu söyledi. Ben gelmeden tayin emri geldiği için herşey hazırlanmıştı..
B binası üç katlı bir binaydı, girişte hemen sağda klinik şef odam hazırdı.. Oda da herşey vardı, sonra yine sağda L tipi bir koridor, hasta koğuşları ve hemşire odası vardı.. Eskiden yapılmış bir bina olduğu için ferahtı..
Odama gidip yerleştim, üzerimi değiştirip beyazlarımı giydim; beyaz pantolon, beyaz çorap, ayakkabı, önlük hepsi beyazdı. Çıktım tekrar kliniğe geçtim, odaları tek tek inceledim, uzun süredir İntaniye uzmanı olmadığı için klinik kapalı kalmış, benim gelmemle açılmıştı. Klinik koridorunda, daha önce hastanede görev yapan intaniye uzmanlarının resimleri, altında isimleri, görev süreleri yazıyordu.
İşim bitince tekrar ana binaya geçtim. Mikrobiyoloji laboratuvarına yöneldim. Hem personel, hem gedikli hastalar dikkatle beni süzüyorlardı. Birden kendimi manken gibi hissettim. Hoş bir duyguydu. Laboratuvardan içeri girdim, genişçe bir laboratuvar vardı, güzel dizayn edilmişti, teknisyen geldi hemen;
- Astsubay Ümit Özgüler. Laboratuvar teknisyenim hoşgeldiniz..
- Sağol Ümit, rütben ne?
- Kıdemli Başçavuş komutanım..
Bir masaya karşılıklı oturduk, işe geçici ara verdik, epey sohbet ettik, oldukça kibar ve bilgili bir insandı.
Gidip polikliniğimi gördüm, iki bölmeli bir poliklinikti, girişte hemşire/sekreter masası vardı, iç kısımda ise benim bölümüm, geniş ve kullanışlıydı..O gün koridorda, odada, bir çok personel ve doktorla tanıştım.
-Ben Doktor Binbaşı Nuri Çağatay..Fizik Tedavi uzmanı.
-Ben Doktor Binbaşı Salih Küçükaydın..Ortopedi uzmanı
Ben beşinci muvazzaf doktor olarak atanmıştım .Yedek subaylarımızda vardı. Genel Cerrahide Ömer, Beyin Cerrahide Ömer Faruk Bilecen, Kbb de İlhan asteğmenlerimle tanıştım..
Akşam kalacağım yer Misafirhanedeydi. Çamaşırlarımı, pijamalarımı gardropa yerleştirdim.
Böyle soğuk bir gece sonrası, çalışacağım ortamın ve kişilerin sıcak karışalaması beni son derece mutlu etmişti. İyi ki buraya gelmişim dedirten bir tablo vardı.
Yalnız gelmiştim, daha sonra hanımın tayini Balıkesir Ticaret Lisesine çıktı.. Lojman alamadığım için, stadın arkasında Orkide apartmanından bir daire kiraladım, oraya taşındık.
Okumalar, imtihanlar derken hayat imtihanına uzman doktor olarak başladım. Bu sevdiğim hastane bana ve aileme zamanla neler getirip neler götürecekti. Bekleyecektim, yaşayacaktım, görecektim...
İlk intiba önemli der büyüklerimiz, ilk intiba güzeldi, inşallah hep güzel olur diye Balıkesir’e adım atmıştım...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.