Bencil kimse devamlı kendi çıkarını düşündüğü için başkalarını düşünmeye ayıracak vakti yoktur.
Hakan Gezik...
Hakan Gezik...
@hakan-gezik

GÖBEKLİTEPE NEKROPOLÜNDE KARŞIMIZA ÇIKAN MENHİRLER

9 Mayıs 2019 Perşembe
Yorum

GÖBEKLİTEPE NEKROPOLÜNDE KARŞIMIZA ÇIKAN MENHİRLER

3

Yorum

1

Beğeni

0,0

Puan

999

Okunma

 GÖBEKLİTEPE NEKROPOLÜNDE KARŞIMIZA ÇIKAN MENHİRLER

GÖBEKLİTEPE NEKROPOLÜNDE KARŞIMIZA ÇIKAN MENHİRLER




On iki bin yıllık geçmişiyle Göbeklitepe dikkatleri üzerine çekmeye devam ediyor. Göbeklitepe ile ilgili düşüncelerimi bu kez maddeler halinde ortaya koymayı uygun gördüm.

1. Avcı ve toplayıcı bir halkın tapınak yapmak ve bu tapınak etrafında bir ömür sürmesi beklenemez. Yiyecek kaynaklarının tükenmemesi adına avcı toplayıcılar sürekli yer değiştirmek durumundadırlar. Bu durum onların toprağa yerleşmesini ve sabit kalmasını imkansız hale getirir. Hal böyle iken bu insanlar neden belki de hiçbir zaman kullanamayacakları tapınaklar inşa edip ardından yüzlerce yıl sonra bu tapınakları toprakla örtüp gitsinler? Neolitik devirde (Cilalı Taş/ Yeni Taş) karşımıza çıkan bu uygulama o mahalde bulunan ölülerinin rahatsız edilmemesi, sonsuza dek huzur içinde uyuması amacıyla yapılmış olabilir mi?


2. Şanlıurfa’da dünyanın en büyük nekropol (mezarlık bölge/ ölüler kenti) alanı bulunmakta. Burası Kale Eteği ve Kızılkoyun Nekropol alanlarıdır. Burada yüzün üzerinde iki bin yıllık kaya mezarı bulunmaktadır. Bunun dışında Şanlıurfa genelinde çok daha eskilere dayanan kaya mezarları vardır. Şanlıurfa geneli için düşünüldüğünde bu bölgede dairesel planlı mezar alanlarından kaya mezarlarına geçiş yapıldığını düşünüyorum. Önce her ailenin veya klanın bir arada yaşaması için inşa edilmiş yapılar vardı. Tonlarca ağırlıktaki kayaların taşınması insanoğluna zor gelmiş olacak ki daha pratik olan kayaların oyulup ölen yakınlarını buralara yerleştirmişlerdir. Sonuç olarak iki yapı da da mantık aynıdır. Ölülerini onurlandırmak ve sonsuza kadar ruhlarını bir arada tutmak.


3. Göbeklitepenin hac merkezi olduğunu ve buranın insanlar tarafından ziyaret edildiğini söyleyen bilim insanlarına soruyorum. Peki neden susuz bir alan seçildi bunun için. Yüzlerce insanın su ihtiyacı nasıl karşılanıyordu ve burası inşa edilirken neden bu göz ardı edildi. Neden sulak bir alan değil de ıssız ve çorak bir alan seçildi? Burası yaşayanların değil de ölülerin mekanı olduğu için olabilir mi? İkinci olarak burası bir tapınak bölgesi ise neden insanlar burayı dünyadaki diğer örneklerinde olduğu gibi yerleşim yeri haline getirmediler? Mekke de Kabe ve etrafında bir yaşam alanı oluşturdular neden bu bölgenin üzerini kapatıp gittiler o halde? Üçüncü olarak bir tapınak değil de neden dar bir alana yirmi tapınak inşa etmek durumunda kaldılar? Şöyle bir soru sormak lazım. Bir mahallede yaşıyorsunuz ve bu mahalleye ibadet etmek için yirmi tapınak inşa ediyorsunuz. Dar bir alana yirmi tapınak olmaz lakin yirmi adet aile mezarı olabilir. Yirmi tapınak fikri…Bu yaklaşım doğru bir yaklaşım mıdır sizce?


4. Bugüne kadar Göbeklitepe’de yirmi civarında tapınak? (Doğrusu: Aile mezarı/ Açık hava kaya mezarı) keşfedildi toplamda tonlarca ağırlıkta iki yüzün üzerinde sütun. Bunlardan tespit edilen on beşi açılmayı bekliyor. 150 yıllık bir zaman diliminden bahsediliyor kazı için gerekli olan zamanı. İlkel bir hayat süren avcı toplayıcılar bu yirmi ayrı tapınağı????? Yapmak yerine bir tek tapınak yapıp orada ibadet edemezler miydi veya bu ibadetlerini dışarıda açık havada yapamazlar mıydı? Yaklaşık otuzlu yaşlar o dönem için ortalama ömürdür. Çok genç yaşta sayılabilecek yaşlarda hayatını kaybeden bu insanların öldükten sonra ruhlarının yaşayacağına inandıklarını düşünerek kan bağına veya yakın ailevi ilişkilere sahip insanların bir çember içinde yani aynı kümede yaşamaya devam edecekleri bir sonsuz yaşamın varlığı daha inandırıcı geliyor bana. Daha sonraki dönemlerde inşa edilen kaya mezarları da yine bu bir arada yaşama düşüncesinin devamı niteliğindeki bir gelenektir. Bugün dahi aile mezarlıklarının oluşturulması mezarlık alanlarda anne baba ve çocukların bir arada bulunması için çaba gösterilmesi bu geleneğin bir devamıdır.

5.Taş devri sanatı örnekleri olarak dünyanın pek çok yerinde menhir ve dolmenlere rastlıyoruz. Burada gördüklerimiz birer menhirdir. Göbeklitepe’de yan yana getirilmiş menhirler mevcuttur. Bu dikilitaşlara sadece burada rastlamıyoruz. Asya’da ve Avrupa’da rastladığımız bu devasa mezar taşları burada ayrı ayrı değil de bir arada bulunmaktadır. Göbeklitepe’de kaya blokları üzerinde yer altında yaşayan akrep ve yılana toprak üstünde barınan aslan ve boğaya bunların dışında turna ve yaban ördeği gibi kanatlı hayvanlara rastlandı. Bu hayvanlar avcı toplayıcı kavimlerin hayatında önemli yer tutan canlılardır. Bunu da T şeklindeki insan bedenleri üzerine çizerek göstermişlerdir. Bir nevi onları da unutmamışlar çıktıkları sonsuz yolculuğa onları da yanlarında götürmüşlerdir.

6. Son söz olarak Göbeklitepe’de ölen insanların ruhları onurlandırılmıştır. T şeklinde ölü insanları sembolize eden devasa mezar taşları bize bunu gösteriyor. Onlara kurbanlar kesilip geçmiş günler yad edilmiş olabilir. Bu ritüeller o bölgenin tapınak olduğu anlamına gelmez. Bu fikir bugün Müslüman mezarlıklarının aynı zamanda birer tapınak olduğu düşüncesi gibi sakat bir düşünceyi yanında getirir. Ölülere verilen değer başkadır bir tapınak inşa ederek orada din adamları sınıfının eşliğinde günlük ibadetleri sürdürmek ayrı bir konudur. Bu bağlamda bu konunun daha sağlıklı düşünülüp daha mantıklı bir sonuca ulaşılması arzusunu taşıyorum.




Hakan Gezik/ Araştırmacı Yazar/ Tarihçi

09/05/2019

Paylaş
Beğenenler
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Göbeklitepe nekropolünde karşımıza çıkan menhirler Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Göbeklitepe nekropolünde karşımıza çıkan menhirler yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
GÖBEKLİTEPE NEKROPOLÜNDE KARŞIMIZA ÇIKAN MENHİRLER yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Yinsani
Yinsani, @yinsani2
9.5.2019 17:34:43
oradaki taşların sayıları da önemli daha önce bahsetmiştim hocam, bu konuyla alakalı yazılacak, fikir yürütülecek o kadar çok konu var ki..

takip ediyorum..edeceğim nasipse..
tarih yeni baştan yazılacak sanki..
saygılar..
Hakan Gezik...
Hakan Gezik..., @hakan-gezik
9.5.2019 17:26:13
Bir tek kutsal alan olsaydı ona itiraz etmezdim; lakin burada öbek öbek 20 kutsal alan var. 20 Tapınak? Dar bir alanda 20 adet tapınağın inşa edilmiş olması bana pek mantıklı gelmiyor doğrusu. Mısır'da inşa edilmiş piramitlere bakalım orada da büyüklü küçüklü çok sayıda piramit var. Bunların mezar olduğunu bilmesek boyutlarından ötürü ilk görüşte bunlara da tapınak yakıştırmasında bulunabilirdik. Dar bir alana 20 cami veya kilise yapmak gibi bir durum söz konusu burada. Olaya düz mantık yaklaşmak istiyorum. Onlarca mezar olabilir lakin bir arada onlarca ibadethane olamaz. Bunu benim mantığım ve tarih bilgim kabul etmiyor.
Yinsani
Yinsani, @yinsani2
9.5.2019 17:14:07
madde 3 için, 12 bin yıl öncesinde su var mıydı, yok muydu iklim ne kadar değişir vb sorgulama veya araştırmaları yapıldı mı acaba?

viking adlı bir dizi var, iskandinav ülkelerinde geçen.. orada bir ormanlık alanda kutsal bir bölge mabed yapılmıştı orayı ziyaeret gidiyorlardı yılda veya 3-5 yılda.. şamanizm görüntülü...insan hayvan kurban ediliyordu..her boy ve kabile içinden tanrılara ikram için sunulan bir insan kurban olarak seçiliyordu... sayılarını hatırlamıyorum..

göbeklitepenin mezarlıktan ziyade tapınaklar bölgesi olması bana daha inandırıcı geliyor gibi....

saygılar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.