- 762 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
OTUZUNCU BÖLÜM GERÇEK BAZEN HİÇ KONUŞULMAMALI
ON YEDİ YAŞ EN YAŞ OTUZUNCU BÖLÜM BAZEN GERÇEK HİÇ YAŞANMAMALI
Atıf Bey, tekrar havuz başına dönerken Handan, Orhan ve Mustafa bir güzel, Edirne oyun havalarına kendilerini kaptırmış oynuyorlardı. Kemancı kız, tek başına onların istediği her parçayı çalıyordu. Atıf Bey yavaşça yerine otururken ona soran gözlerle bakan Betül Hanıma , Bir öğrensene, bunların babaları kimmiş. Eğer duyduklarım doğru ise ,biz yandık Betül. Onu da bir telaş sarmıştı. Vay be, iyi yorulduk değil mi Enişte? Haklısın Kayınço, epey de eylendim doğrusu. Handan’ın bu kadar güzel dans ettiğini de bilmiyordum. Atıf Bey ,masanın sonuna doğru, Handan Kızım , babanızın ismi neydi? Musa mı? Evet efendim Musa. Akciğer hastalığından öldü sanırım . Evet efendim akciğer kanserinden öldü.
O gece Mustafa ile bir taksiye binerek, Handan’ın evine döndüler. Serin bir rüzgar esiyordu Orhan’ ların evinden . Soruların; cevapları biliniyor gibi geliyordu. Suratlarında gizli bir acıma ve üzüntü vardı, ev sahiplerinin. Atıf Bey , biraz daha sorgularsa, bütün yalan ortaya çıkacaktı. Bu ev senin ha? Biz kümeste yaşıyoruz, desene senin yanında. Bazı zamanlar gelirim artık. Anahtar verirsin değil mi, sevgilimi getire bilirim haa? Ben biraz ot çekeceğim , kaç saattir sana söz verdim diye , öldüm be. Sen de ister misin İçtiğini biliyorum. Hayır Abi, o kötü bir dönemde, çok az bir şey olmuştu, artık içmiyorum. Zaten ne içmesi , her şey mahvoldu , sen farkında bile değilsin. Telaş yapma be kızım . Bak eniştem bana iş bile ayarlamaya söz verdi. İyi çocuk vesselam.
Ertesi sabah Handan bir tıkırtı ile uyanmıştı. Ne arıyorsun Abi? Burası benim yatak odam be. Çık dışarıya, sapık herif. Telefonunun kutusunu arıyorum. Senin telefonunu satacağım . Çok yolsuzum. Sakın ha, o telefonu Atıf Bey aldı bana , doğum günü hediyesi olarak. Hem sana daha dün para verdim. Sen benim telefonumu ,nasıl zorla alırsın ? Ne zorla sı be kızım , buna geçim sıkıntısı demek ,daha doğru olmaz mı? Abi yalvarırım telefonuma dokunma, içinde çok özel resimlerim var. Kızım onları sadece ben göreceğim , ne var bunda? Aklına, Cemal’i gebertirken, onun çektiği resimleri ,kendi telefonuna şifreli kaydettiği geliyordu . Bu sapık , kafaya koyarsa ,onun şifresini falan dinlemez açabilirdi. Aman Tanrım, keşke tamamen yok etseydim , neden kopyaladım ki , diye düşünüyordu. Peki peki acıdım sana , o zaman şu kolyeni alayım, biraz da para tabii. Tamam al kolyemi , para da burada, bir daha da uğrama benim evime .Tamam uğramam , uğramam ama elektrikli süpürgeni, annem için alıyorum. Sen yenisini alırsın. Ha unutuyordum, bıçakların efsane keskinlikte , onları da alıyorum. Al Allah belanı versin abi gibi , asalak yaratık. Kes lan ,bunca sene senin namusunu korudum , hiç mi hakkım yok yani. Abi gibi Allah belanı versin. Beni bir daha görmeyeceksin. Ne istiyorsan al ve defol git evimden. Mustafa utanmadan birkaç küpe ve yüzük falan alıp , kapıyı da hızla çarpıp defolup gitmişti. Hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Allah’ım bu uğursuz güzelliği bana neden verdin? Ben hiç mutlu olamayacak mıyım? Al canımı Allah’ım ! Al da kurtar beni.
Atıf Bey’in Mercedes’i, Lüleburgaz Cezaevi’nin ana kapısına yaklaşınca , Jandarma eri ,Beyefendi lütfen otoparka çeker misiniz? Oğlum ben Savcı Bey’den randevu almıştım. Özür dilerim , İnfaz Memurunu takip edin lütfen. Az sonra savcının odasında çaylarını yudumlarken , savcının sekreteri, masanın üzerine bir dosya bırakmıştı. Musa (…) değil mi? Evet aradığım adam sanırım o .Çocukları varsa isimlerini öğrenebilir miyim? Evet , Abdullah ve Handan isminde iki çocuğu ve Nurcan isminde bir de eşi var. Tamam Sayın Savcım, aradığım adam bu benim. Hayırlı bir iş için araştırıyorum da . Kızımız, babasının öldüğünü söylüyor. Ölmedi ama bence , haklı olduğu bir davadan haksız olarak içeride. Nedir o dava Sayın Savcım? Bir meşru müdafaa Efendim. Tek suçu babasından kalan ruhsatsız tabanca ile , evine saldıran , onun kayalarını kesip , karısına tecavüz eden adamı öldürmüş olması. Kendisi ile tanışmak ister misiniz Tanışmak istemem , sadece görmek isterim. Peki efendim anlıyorum sizi. On dakika sonra ,yanında bir gardiyan ile Musa karşılarındaydı. Gel bakalım Musa Efendi , nasılsın? Bu hastalık çok ilerledi Sayın Savcım. Tahliye olsam , kızımın mürüvvetini görsem , dünyalar benim olur. Biliyorum Musa. Hastalığını anlatan bir dilekçe yazsın avukatınız. Başsavcılığa gönderip, evde tutukluluğunu çekmeni isteyeceğim. Böyle iyi olur mu, senin için Musa? Olmaz mı beyim . Hala mahkemede meşru müdafaa kararı verilemedi ama evde cezamı çekersem daha iyi olur . Allah sizden razı olsun Beyim.
Atıf Bey yaşlı gözlerle Savcıya yüklü bir para bırakarak , Musa için harcanmasını isteyip, hüzün dolu donuk bakışlarla çıkmıştı cezaevinden. Şoförü dayanamayıp , İyi misiniz E fendim? Diye sormuştu. Evet Oğlum, biraz kafam ve duygularım , bir birine karıştı. Sen şu adresi bulacaksın . Nurcan Hanımı da görelim , buralara kadar gelmişken. Nevi asyon arabayı ,varoş bir mahalleye , tam kapının önüne getirmişti. Çocuklar, bu görmeye alışık olmadıkları arabanın etrafını sarmış , meraklı gözlerle bakıyorlardı. Af ersiniz, Musa Beyin evi burası mı? Evet burası, siz polis ney misiniz? Garısıyım da ben. O zaman siz, Hülya Hanım olmalısınız. Yok ben Okşan. A be ikinci garısıyım. Kız Hülya , gelsenem. Bur da bir herif var, seni soruyor kız. Hülya çekinerek geldiği kapı önünde gördüğü adama, Siz yeni avukat mısınız? Hayır Hülya Hanım, ben kızınızın nişanlısı, Orhan’ın babasıyım . İsmim Atıf (…) Hülya fena bozulmuş, ne diyeceğini şaşırmıştı. Sonra kendini toparlayarak, hoş geldiniz Atıf Bey, içeriye buyurun lütfen. Atıf Bey içeriye, ayakkabılarını çıkartarak girip , Musa’nın annesinin elini öperek, geçmiş olsun , Allah kurtarsın dilekleriyle oturmuştu. Hasta olduğunuzu duymuştum ama şimdi çok iyi görünüyorsunuz . Size viski ve çikolata getirdim. Oğlunuz Mustafa, bunları çok seviyor sanırım. Karaoğlan da ortaya çıkmış , ona hoş geldiniz diyordu. Onun kim olduğunu sormak ,artık fazla olacaktı. Atıf Be, duyduğu bunca yalandan sonra, artık şaşırmaz olmuştu. Onlardan daha mahcuptu. Ne yapmalı , Handan’ı, nasıl af etmeli, bu aileye ne demeli diye düşünüyordu. Gel bakalım delikanlı, sen kimsin bakalım? Ben Musa’nın küçük oğluyum amca. Nurcan, mahcup bir yüzle; Çok özür dilerim , işte ailemizi gördünüz. Mustafa’yı zaten tanıyorsunuz . Sanırım gördüğünüz her şey olumsuz. Evet ,olumsuz Hülya Hanım. Sadece sonunda aradığını bulan oğlum Orhan , çok mutlu. Kendimden çok onun için üzülüyorum. Ona ne diyebileceğimi bilmiyorum . Sadece yalanlarla dolu, Böyle bir sevgi sadece yalan nasıl olur?
Hülya Hanım , kızınıza ne kadar da benziyorsunuz. Eşinizin sizi çok beğendiği kadar var. Siz de çok güzelsiniz, Okşan Hanım. İnanın sizlerle akraba olmak, beni çok mutlu eder di . Kahve için çok teşekkür ederim. Sizlerden müsaade istiyorum. Mustafa’ya da selamlarımı söyleyin lütfen .
Atıf Bey ,o gecekondudan çıkarken, gerçekleri öğrendiği için sevinçli ama düştüğü durum ve bunu Orhan’a, nasıl anlatacağı konusunda çok şaşkındı. Kız çok güzeldi. Orhan , kıza aşıktı, birbirlerine çok yakışıyorlardı. Ne yapmalıydı, ne düşünmeliydi? Bunca yılın tecrübesi , ak saçlarından, beyazlamış şakaklarından okunuyordu.
Betül Hanım ,şaşkın gözlerle ona bakıyordu. Orhan odasında, Handan görüntülü telefonun ucundaydı. Önce hiç konuşmadılar. Orhan’ın ‘Seni seviyorum, seni seviyorum’ çığlıkları geliyordu. Atıf Bey , kulağını önünden geçtiği, Orhan’ın yatak odasına kabartarak , Kızım bana bir sade kahve getir ,deyip sükûnetini bozmuştu. Kafam, hiç olmadığı kadar karışık Betül. Anlatabilmem için geceyi beklemen gerekecek. Tabi beklerim ama beş Holding’i idare eden sen , ne oldu ki , beyni karışık ola bilirsin ? Onu anlayamıyorum , Atıf ’çığım. Biliyorum Betül ,ben de kendimi anlayamıyorum.
E.YAŞAR OVALI 06.05.2019
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.