- 539 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ARTEMISIA VII
KARİA SATRABI
Artemis ve Adrastos’un bulunduğu kafesli araba durdu. Başlarına geçirilmiş olan çuval yüzünden hiçbir şey göremiyorlardı. Lakin kulaklarına gele sesler kalabalığın varlığının işaretiydi. Seslere bakılırsa kalabalık bi hayli çoktu. Biraz sonra kafesin kapısı açılarak ikişer asker Artemisia ve Adrastos’u ittirerek bir yere götürüp iplerle ellerini yukarıda ki demir halkalara bağladılar, başlarında ki çuvalları çıkardılar ve bu odanın kapısını kapattılar. Odanın ufacık penceresinden halkın toplandığı yer görünüyordu. Bir cenaze töreni vardı. Yakılması için güzelce istiflenmiş odunların üzerinde bir ceset yatıyordu. Adrastos bu cesedin Lygdamis e ait olduğunu fark etmiş ama üzüntüsünü gizlemeye çalışıyordu. Artemisia’nın olduğu yerden Lygdamis’in cesedini görememesi iyi miydi yoksa kötü mü? Adrastos nasıl söyleyecekti Artemisia’ya acı gerçeği. Çok zor bir durumdu, Adrastos kendi üzüntüsünü unutmuş sadece Artemisia’nın bu gerçeği öğrendiğinde nasıl üzüleceğini düşünmeye başlamıştı. Adrastos’un gözlerinde ki acı ifadeyi gören Artemisia
"Adrastos babam da mı tutsak, ne görüyorsun dışarıda?"
Adrastos acı dolu gözlerle bakarak, "evet orada" diyerek yutkundu.
Biraz sonra ise Oliates konuşmaya başlamıştı.
"sevgili Karia halkı, biz bugüne kadar Mylasa ve Haikarnassos olarak ekmeğimizi, şarabımızı paylaştık. Düşmanlarımız birdi, dostlarımızda öyle, Tanrılarımıza beraber sun yaptık, birlikte tapındık, ölülerimizi saygıyla son yolculuğuna uğurladık, tıpkı bugün burada toplanma sebebimizin maksadı gibi.
Sevgili kardeşimiz Lygdamis Naxos’tan buraya geldiğinden beridir, bir misafir gibi değil onu bir kardeşimiz olarak kabul ettik. O iyi bir savaşçıydı ve elinden geldiğince görevini başarıyla tamamlayarak sonunda hayatı nihayet buldu. Üzgünüz lakin bu kritik bölgede her an bu boşluğu bu acıyı fırsat bilecek düşmanlarımız var. Bu sebepten bu önemli ve bir o kadarda zor görevi Karia’nın 2. Adamı olarak değil de bu toprakların bir neferi olarak üstlenmek istiyorum. Bunun için Karia ve Mylasa’nın ileri gelenlerini burada huzurunuza davet ettim." Diyerek hemen birkaç metre sağında ki genel olarak ihtiyarlardan oluşan grubu işaret etti ve aralarından bir ihtiyara eli geldiğinde durdu.
"Sevgili Karia’lılar vereceğiniz karara biat edeceğimi huzurunuzda beyan ederek sözü sevgili Adnos’a birakıyorum." diyerek birkaç adım geriye çekildi. Oliates’in bıraktığı yeri 70 yaşlarında ufak boylu, biraz sararmış beyaz sakallı bir ihtiyar aldı. İhtiyar Adnos fazla beklameden söze başladı;
"Babam, babamın babası ve ondan öncesi bu topraklarda çıkan başağı işledi, ekmek yaptı, Zeytini işledi yağ yaptı, Egenin sylarında avlandık, savaştık, kadınlarımız çocuklarımızı bu topraklarda dünyaya getirdi, bu denizin sularında yıkadı. Ben Atina’dan Truvaya, Truvadan buralara kadar bir çok yer gördüm. Lakin burada ki topraklardan daha verimlisini, burada ki kadınlardan daha güzelini görmedim ve burada ki şaraptan daha tatlısını tatmadım. Bu yüzden gün birlik olma günüdür. Sizden Mylasa ve Karia’yı beraber yönetebilecek bizim içimizden biri olan Oliates’i desteklemenizi ve ona hep birlikte bu zorlu görevi ifa edebilmesi için yardımcı olmaya davet ediyorum."
Halkın toplandığı yer, bu konuşmayı alkış sesleri ve Oliates, Oliates diye desteklediklerini belirten nidalarla inlemeye başladı. Oliates’in yüzünde ki zafer kazanmış bir komutan edasıyla halka bakarak tebessüm etmesi farkedilmeyecek gibi değildi. Lakin çok az bir Halikarnaslı Lydamsin ölümünden dolayı Oliates’ten şüphelendikleri için ne alkışlıyor nede Oliates diye bağırıyorlardı. Sadece suskun bir şakilde olanları izliyorlardı. Halkın ileri gelenlerinden birçok kişi genelde 50 yaş üstü söz sahibi olarak görünen ihtiyarlardan oluşan bir grup ta Oliates’i destekliyordu. Toplanan çoğunluğun alkış sesleride bunun en bariz kanıtıydı. Artemisia ve Adrastos’ta kapatıldıkları her mahkuma nasip olmayacak normal yaşanabilecek odalar için berbat lakin bir mahkum için bir luütuf sayılabilecek odada halkın seslerini ve alkışlarını duyabiliyorlardı. Adrastos’un ağzından dökülen sözlerle Artemisia’nın umutları iyice karanlığa gömüldü. Adrastos; "sonumuz geldi işte" Artemisia ; " bugün veya başka bir gün sonuçta Tanrıların kılıcı gırtlağımıza dayanmayacak mı sanıyordun, Adrastos" dedi ve gülümseyerek devan etti. "öldürmeleri için dua edelim, zaten esaretle yaşamak ölümden beter." Adrastos dişleri görünecek şekilde hafifçe gülerek, "ölmek mi, benimle henüz tanışmamış o kadınlar için bu haksızlık olur".
Artemisia gülümsedi, "ihtiyar teke"
Bir ara halkın sus pus olduğunu ve bazı seslerin geldiğini işitmişlerdi. Meydanda ki sesler "açılın, açılın Pers komutan Artakis" diye bağırıyordu. Biraz sonra Oliates’in yanında bir Pers kumandanı Aretakis konuşuyordu.
"Karia halkı!" Diyerek sert ve kendinden emin bir şekilde seslendi Artakis ve devam etti. "Ahameniş imparatorunun Karia’da ki gölgesi olan Lygdamis’in ölümü bizi üzdü. Büyük imparatorumuzun çok önemli işleri olduğundan önemli generaller ve büyük kumandanlarımız, buraya gelemeyecek kadar yoğun. Lakin bundan sonra burada ki her gelişme ve olan herşeyden ben Artakis sorumluyum. Daha önce Lygdamis’i satrap seçen yüce imparatorumuz şimdi de bu görevi üstlenmesi için Lygdamis’in ailesinden birini Satrap olarak seçti. " dedi ve Oliates’e dönmeden halkı çepeçevre sarmış yüzlerçe pers askerine bakarak. "Oliates Lygdamis’in hanesini buraya getirin." Dedi. Oliates şaşkın biir şekilde, "Ama değerli komutan Artakis, onlar burada değil, kaçmış olmalılar" Artakis yüksek sesle baağırarak, " Oliates! sabrımı zorluyorsun, burada olduğundan adım gibi eminim." Dedi ve askerlerinden bir kısmına seslendi. "bulun onları gerekirse her deliğe bakın" dedi. Aradan 5 dakika bile geçmeden pers askerlerinden 4 kişi Arastos ve Artemisia’yı Artakis ve Oliates’in durduğu yüksekçe yerin karşısına getirdi. Artakis bulunduğu yerden seri bir hareketle indi ve Artemisia’nın elindeki bağcığı belinde ki hançeri kabzasından tutup çıkardı ve kesti. Hançeri yeniden yerine sokup, Artemisia’nın elini tutmak için uzattı ve "buyrun efendim" diyerek yukarıya yani konuşmak için yüksekçe bir yerde bulunan Oliates’in yanına çıkardı. Sonra Adrastos’a bakıp, "sen kimsin" dedi. Adrastos arkasına bağlı olan elleri ve durduğu zeminin düzgün olmamasına rağmen iki sağda duran ayağını solda ki ayağının yanına çekerek biraz eğilip pers komutanı selamladı. Bu adamın bir Pers komutanın yani kendisinin karşısında saygı ile kendisinin önünde eğilmesi karşısında ki memnuniyet Artakis’in adeta gözlerinden okunuyordu. Adrastos ;
" Ben Adrastos Lgydamis ve ailesinin koruyucu muhafızı efendim. " dedi. Pers komutan Artakis, Artemisia’a döndü ve tam konuşacakken, Oliates konuşmaya başladı. " değerli komutan Artakis, bir hususta sizi bilgilendirmek isterim." Artakis bu durum karşısında öfkesini gizlemeye çalışarak, " buyrun söz sizin Oliates, lakin biraz acele edin" dedi. Oliates, " Artemisia, Lygdamis’in kızı değildir. Naxos’tan gelen herken bunu iyi bilir." dedi. Artakis esmer suratında ki kısa siyah sakalları ile oynayarak biraz düşündü ve Oliates’ e dönerek, "demek kızı değil ha, o halde Lygdamis’in tahtını kızı olmadığına göre eşine bırakıyorum." Dedi. Oliates heyecanla " eşi yok" derken hemen Artakis biraz önce yanına gelen askerin sunduğu tacı alarak. Artemisia’nın başına tacı taktı ve "gördüğünüz gibi kızı değilse karısısdır, Ahameniş imparatoru neyi olduğunu sorgulamaz, Ahameniş imparatorlu Artemisia’nın Lygdamis’in kızı olmadığını zaten biliyordu. Lakin değişen bir şey yok Artemisia artık Ahameniş imparatorluğunun Karia da ki elidir. Onun karşısında duran herkes Ahameniş imparatoruna karşı gelmiş sayılacaktır."
Oliates ve halk bu durum karşısında şaşkındır. Az önce konuşan ihtiyar Adnos şaşkın bir gülümsemeyle, " komutan Artakis yani diyorsunuz ki Lygdamis bize kızı diye gösterdiği bu kadınla gizlice evlendi ve siz bunu biliyordunuz. O halde bizim kaderimizi bu onursuz insanlara mı bırakıyorsunuz?" Artakis dişlerini sıktı ve elini kabzasınına atmasıyla kılıcını çekip ihtiyar Adnos’un boynuna indirmesi bir oldu. Adnos’un beyaz sakallı başı belinin kambur olmasından dolayı alt çenesinin biz kısmı kan fışkıran düşmek üzere olan gövdesinin üzende kalmıştı. Adnos’un bedeninde ki akan kana kilitlenmişti bütün halkın gözleri. Oliates ve kılıcı olan diğerleri ellerini kılıçlarının kabzasına atmasıyla kılıçlarını çekmiş pers muhafızlar etraflarını sarmıştı. Artakis;
"Kimse Ahameniş imparatorunun emrini sorgulayamaz, karşı gelemez, karşı gelenin sonu şu ihtiyar gibi olur" diyerek kılıcıyla ihtiyar Adnos’un vücudundan ayrılan başını gösterir. Oliates ise yavaşça elini kılıcının kabzasından çekip hafifçe başını öne eğer. Artakis tekrar bağırarak konuşur. "tekrar söylüyorum artık burada Ahameniş imparatorluğunun tek temsilcisi satrabı Artemisia dır. Unutmayın ki, Ona yapılan her türlü hakaret Ahameniş imparatoruna yapılmış sayılacaktır." diyerek Artemisia yı selamlayıp, " artık gitmeliyim size 200 pers askeri bırakıyorum." Diyerek emen az ilerde duran siyah sakallı iri yarı bir adamı gösterek, " yüzbaşı Mira’yı hizmetinizde bırakıyorum" diyerek atına binerek atın üzerinde Artemisia’yı selamlıp yanına on kadar atlı alarak alandan uzaklaştı. Artemisia hiçbir şey söylemeden halk dağılmıştı bile, Oliates ise hiçbir şey olmamış gibi " tebrik ederim Artemisia" diyerek yürüyerek uzaklaşıyordu ki, Artemisia ona seslendi. "teşekkürler Oliates sizinle yeniden görüşeceğiz" dedi. Oliates tekrar dönerek gülümsedi ve başıyla selamlayıp, atına binerek yanındaki adamlarınında atlarına binmesini bekledi. Lakin Artemisia ;
Atları alın atlar Karia satraplığına ait, diğer kalanları bizi getiren at arabası ile gönderin" dedi. Pers askerlerine Yüzbaşı Mira komut vererek ikişer kişi hemen Oliatesin muhafızlarının atlarının eğerlerini kavrayarak tuttular. Oliates şaşkın bir şekilde "ama o atlar mylasa satrabının" Artemisia gülümsedi ve ; "mylasa satraplığında ki her şey benim" dedi ve ekledi, "askerlerinizden Genes’i göremiyorum, ona ulaşabildiğinizde buraya gelmesini emrettiğimi söylermisin?" Oliates, "Genes’i kovalı uzun zaman oldu" Artemisia gülümsedi "hadi öyle olsun madem, onu ararken daha da zevkli olacak korku ile saklanması"dedi ve Adrastos’a baktı " Adrastos," diyerek eliyle işaret edip peşinden gelmesini istedi. Adrastos, Artemisia’nın bu denli Satraplığa adapte olması karşısında şaşkındı. Hemen hızlı adımlarla bir adım arkasında yürüyerek alandan uzaklaştılar. Oliates önde atıyla adamları ise mahkum arabasıyla oradan uzaklaşmışlardı.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.