- 584 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Bulut rengi şiirler
“Başlığına bulut renginde isimler aradığım bir şiirdik, dizelerce dizilmeden diz yaraları edindik.” dedi kadın. Kesintisiz hıçkırıklarla gözünden düşen yaşlara bel bağlayan dudak çatlakları, üstünkörü sürülmüş rujunun altından “Burası bizim meskenimiz oldu” diyordu. Titrek hareketlerle tekrar kısa süreliğine ıslanıp, kıpırdamaya devam etti dudakları; gri dumanlarla tekrar şu cümleleri attılar dışarı:
“Bir satırbaşıydık... Bir Nisan yağmuru... Süzülerek toprağa, havaya, yere aynı anda düşen bambaşka bir cemre ya da...”
Sonra binlere bölündü kadın birdenbire. Her parçası tekrar binlere bölündü. Tüm parçalar yan yana dizilip farklı yüzlere büründü. Her biri aynı yerde binlerce kat büyüdü.
“Eşim şehit oldu, ondandır bu şiirin başlıksızlığı, ondandır dizlerimin yaraları.” dedi biri.
“On dokuz koyun karşılığında kanattılar dizelerimin dizlerini” dedi öteki.
“El alem ne der duvarının altında kaldı yazılacak dizelerin hevesleri” diye ekledi sonra bir diğeri.
“Kirli ellerin tecavüzüne uğradı en beyazların mahremiyeti...” dedi, devam edemedi öteki.
Bir diğeri kağıda yazmıştı söyleyeceklerini çünkü dilindeydi engeli: “Onlar bilmiyorlar asıl engeli. Asıl engel yürekteydi.”
Sonra yürekleriyle her biri aynı anda şöyle dedi:
“Hani bedavaydı sevgi? Yazılırdı şiirler ve yaşanırdı yazılan şiirler, bedava olsaydı eğer sevgi. Bulut renginde başlıklar, dünyanın başına küçük geldi.”
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.