- 1257 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
YİRMİ DOKUZUNCU BÖLÜM İNSAN'IN KALİTESİ ASLA GİZLENEMEZ
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
ON YEDİ YAŞ YİRMİ DOKUZUNCU BÖLÜM İNSAN’ ın KALİTESİ ASLA SAKLANAMAZ
Unutmak istiyordu şu son yaşadığı her şeyi. Mutlu olmalıydı, birazcık mutlu olmalı , gülmeliydi güzel yüzü. Yem yeşil , buğulu gözlerine hiç yakışmıyordu hüzün. Kor dudakları, Orhan’a yalan söylerken büyülüyor, gevşiyor, uzanıyor, gülümsüyor, bazen de bir sıra inci dişleri, karşısında kini mest ederek , kiraz dudaklarına yardımcı oluyordu . Ama bu yalanlar nereye kadardı? Bir çukura düşmüştü. Aslında talih girdabı tam dibe kadar çekiyor, çıkmak için uğraştıkça ayağını kaydırıyordu . Tutacağı tek bir el yoktu ki. Bir aile onu, liseyi yeni bitirmiş, masum aile kızı görüyor, oğullarını mutlu edebilecek insan gözü ile bakıyordu. Kendi anası babası , ağabeyi onlara para gönderdiği için güveniyorlar ama bu iğrenç paranın nereden geldiğini , nelere mal olduğunu düşünmüyorlardı bile. Erkekler için sadece taze ve güzel bir et ve kemikti. Sıcaklığı onları cezbediyor, içlerinde ki spermleri boşalttıktan sonra ise ,onu herkesin kadını olarak görerek ,mundar diyorlardı. İç dünyasını ne soran , ne de düşünen vardı. Parayla alınan çok pahalı bir kağıt mendildi sadece. İş bittikten sonra, silinip atılması gereken.
Bir haftayı geçmişti, Orhan’lar da kalıyordu. Lüks bir yaşamın içinde insanlarla tanışıyor, kendisini pavyon hayatından , o seksapel danslarından tanıya bilecek biri çıkarsa diye çok korkuyordu. Zaten, o lanet fiziki gücünü bilen , görmüş geçirmiş erkekler , yanında Orhan varken bile, ağızları sulana sulana, ona sinsi bakışlarla seksi mesajlar yolluyorlardı. Korku ve baskı, dayanamayacağı noktaya gelmişti. Onu anlayan yoktu bu dünyada. Sadece kibarlık ve bol hediyeler, iltifatlar vardı. Kültürel konuşmalara çok yabancıydı. Atıf Bey, ‘ Sezar’ın hakkı Sezar’a demişti de konuşurlarken , bir türlü anlamamıştı kast edileni. Üstelik cahilliğini belli edecek ne varsa, söylemişti adama. Sezar’da ne? Balıklı pizza falan mı? Yani pizzacı olduğunu biliyorum ama… Aileye, lise mezunu olduğu yalanını yutturmuştu. Hepsi de Üniversite mezunu olan bu insanların içine, kuşku düşürmüştü bir kere. Belli ki,
Bir insan ölmüştü. Polis onu bulabilirdi. Yahut, kapısından gelen kokular nedeniyle komşular polise haber verebilirdi. Hiç iz bırakmadığı kanısındaydı. Yine de korkuyordu. O bu dertleri ile karışık düşüncelerindeyken ,Orhan onun içine düşmüş gibiydi. Bu sorgusuz kapılma, baba olarak Atıf Beyi düşündürüyor du. Kız oğlanı esir almıştı sanki.
İstinye Park’ın en üst katında, alışverişteydiler. En lüks mağazalardan birinin içinde, Handan’a deri bir elbise almaya çalışıyorlardı. Tam prova odasından çıkmıştı ki, mağaza sahibinin 500 $ lık müşterilerden biri olduğunu hemen anlamıştı. Cemal Bey nasıllar? Bilmem, uzun zamandır görmüyorum kendilerini. Beyefendi nişanlım olur da. Adam Orhan’a , Oğlum bu kadın seni kertiyor. Alış verişe ne gerek var . Ver 500$ vizite parasını, güzel bir gece geçir, mutlu ol. Sonra da herkes yoluna . Bu elbise 2000$ geri zekalı. Orhan zeki bir gençti. Konuşmalar onu rahatsız etmişti. Dükkanda çalışanların bile sırıtmaları , onu şüphelendirmeye yetmişti. O bu mu ? Helal olsun Abi, ayakları , gözden kaçmıyordu. Ani bir hareketle üzerinde ki elbiseyi çıkartıp, Almıyorum, beğenmedim, diyerek elbiseyi vitrin üzerine bırakmıştı. Tam da kapıdan çıkarlarken , adam eline sıkıştırdığı kartı Handan’a adeta zorla vermişti. Kartın arkasında, O geceyi unutamıyorum. Beni bu numaradan ara 0532…… Orhan’a bunu normal bir kart verme gibi göstermeye çalışmıştı. Orhan’ın , adamı kartın arkasına bir şeyler yazarken, gördüğünü bilmiyordu. Kartı çantasına koyan Handan , Bir yerde oturup kahve içelim sevgilim , diyordu. Alt katta ki pastaneye girip , dip masalardan birine çekilmişlerdi, içinde panik atak hisler oluşmuştu. Biraz sonra Handan ,tuvalete gitmek için kalkıp yürürken, onların peşinden gelmiş, kapı kenarında sırıtan o adamı görmüştü. Adeta titredi, adımları sıklaştı, içi boşalıyor gibi oldu. Karta bakarak numarasını çevirdi, Oooo, bebeğim demek dayanamadın ve hemen aradın. 500$ vizite paran hazır güzelim. O denyo yu sav başından da, benim Kumburgaz’da ki, yazlıkta buluşalım . Bak geri zekalı, ben o çocukla gerçekten nişanlıyım. O işleri , çoktan bıraktım. Beni bir daha rahatsız etme . Geç bu işleri be kızım. Ben seni istiyorum Senden başka hiç bir kadın, beni mutlu etmiyor. Defol başımdan be, sana evleniyorum diyorum , sende hiç vicdan yok mu? Var güzelim var, tamam evlen ,bana da parasıyla ver .İnan ki ,seni düşünmekten ve Cemal denen pezevengini aramaktan yoruldum. 500$ sana az mı geliyor? Daha fazlasını istiyorsan, söyle güzelim.
Tuvaletten değişik bir suratla çıkmıştı. Bakışları korku doluydu. Masaya gelen kahveyi , kendini zorlayarak aceleyle içip bitirdi .Artık bunun gibi pisliklerden kaçmalıydı. Ama nasıl? Bir daha gelmeyecekti İstinye Park’a. Orhan şüphe içindeydi. Bir şeyler sormak istiyor, soramıyor du. Ne demekti onun yanında ki ,kadına kart vermek. Ben o kartı tuvalette attım Orhan’ cığım. Ama bak, telefonunda son arama , sanki onu aramışsın gibi geldi bana. Hayır canım, o eski bir arkadaşımın numarası. Tamam Handan’ cığım. Çok özür dilerim.
Çamur bir kere bulaşmaya görsün. O gece yemekte sorular çok manidar geliyordu? Ben senin ağabeyinle neden tanışa mıyorum Handan? Tamam Orhan’cığım , tamam. Bu hafta sonu tanışacaksınız. O da seni çok merak ediyor.
Önce annesini, sonra Okşan’ı ve sonunda ağabeyini arayarak durumu en ince ayrıntılarına kadar anlatmıştı. Abi bak en efendi kıyafetlerini giyerek gelecek, Orhan ve ailesiyle tanışacaksın. Kızım ben öyle adamlarla ne konuşacağım ki? Bizi böyle kabul eden alsın seni. Yoksa ben kimseye yavşayamam. Hem senin dediğin gibi giyinmek için para lazım ,para . Tamam , ben sana para yollarım. Ama ne olur, ot falan içmeden gel. Babamım öldüğünü söyledim, bozuntuya verme sakın. Kız bu lavuk ,şöyle en ucuzundan , ikinci el bir araba alır mı kayınçosuna? Söz abi, sana tek kapı ,son model, cin lop gibi bir BMW aldıracağım.
Birkaç gün sonra ,İstinye Park girişinde buluştular. Yok be abi bu kıyafetler hiç hoş değil, ucuza kaçmışsın. Aradan ,ot parasını da çıkarttığın belli. Gel sana içeriden, yeni bir kıyafet alalım. Orası olmaz kızım , vitrinde ki etiketlere bak. Gir içeri be abi, bu gün çok önemli bir gün. Yemeklerini en güzel bir yerde yiyerek , açık vermemek adına epey konuları ezberletmişti Mustafa’ya . On dokuz yaşındaydı, lise birinci sınıftan kovulmuştu. Psikopat olduğunu, yüzüne dikkatle bakan herkes anlayabilirdi. Orhan’ dan, birkaç yaş küçüktü ama sıkı bir vücudu, sert yumrukları vardı. Vay demek eniştemiz sensin ha? Yakışıklı adammışsın be enişte. Amerika’da , İngiltere’de okumuşsun ha? Benim böyle bir Holding’im olsa ,ilkokul bile okumazdım be Enişte. İngiltere’de kokar iç bile yokmuş , öyle mi Enişte? Yok kardeşim, sokakta pişirilerek satılan her şey yasak orada. Haydi Handan bize gidelim. Annem ’de tanışmak istiyor Mustafa’yla . Handan, hiç beklemediği ,ukala ve aptalca konuşmalardan çok sıkılmıştı. Bu salak, bir pot kıracak ama nerede ve nasıl ,diye düşünüyordu.
Dışarıda siyah ve şoförlü bir Mercedes onları bekliyordu. Şoför kapıyı açmış , binmeleri için tebessüm ederken, Vay be , bu acayip araba senin mi Enişte? Hayatımda ilk defa S350 ye biniyorum. Ama ben olsam şoföre kullandırmazdım bu arabayı. Böyle arabam olsa ev falan istemem , içinde yatardım be Enişte. Mustafa’ya normal gelen bu konuşmalar, Orhan’a tebessüm ettirse bile, Handan’ı oldukça üzüyordu.
Evde, havuz kenarında hazırlanan masaya çay servisi yapılıyor, hizmetliler her şeyin kusursuz olması için , adeta parçalanıyorlardı. Eee burada koca bir havuz var. Hiç yüzmeye girmez misiniz? Gireriz tabi ki, Mustafa’ cığım. Keşke anneni de getirseydin , onunla tanışmak için can atıyorum. Telefonla, görüntülü konuştuk, ne kadar genç ve güzel görünüyordu. Eee insan on altı yaşında evlenirse , böyle güzel kalır tabii. Ama babam, çok çirkin biridir. Yani şimdi öldü ama öyleydi . Hiç de o kadar çirkin falan değildi, sen daha çirkinsin Abi. Handan konuşmaları şakaya vurmaya çalışıyordu ama bu salak ağabey bakalım neler yumurtlayacaktı daha.
Sorular hep aile üzerineydi. Öyle ya , soruşturmadan, araştırmadan sırf oğlan aşık oldu diye kız alınmazdı. Mustafa hiç susmuyordu. Seyyar bar arabasına da el atmış , çay saatinde viski de içmeye başlamıştı. Sen de içmez misin Enişte? Bu viskiler yurt dışından gelmiş galiba . Hiç bu kadar kalitelisini görmemiştim. Şimdi yanında birer de cigara saracaktık ki. Abi, gören de, aktif içici sanacak seni. Ah Allah belanı versin , nereden getirdim bu ortama seni. Kimseye tek laf ettirmeden saçmalayan , pot kıran bir zevzek. Orhan’ın tedirgin olduğu çok belli. Kaderime tüküreyim.
Handan ‘ın lise mezunu olmadığını bile , ağzından kaçırmıştı. Zeki insanlardı Betül Hanım ve Atıf Bey. Orhan da ,kendisini sorgulamaya, ilerisini düşünmeye , hele ki bu asalak Kayınço ile nasıl yapabileceğine ,fikirler yürütmeye başlamıştı. Ben lise birden ayrıldım ama liseyi dışarıdan bitirdim. Ay ne olsun daha, tam da babamın hastalığının yoğunlaştığı sıralar. Okula devam edemiyordum.
Akşam yemeği Atıf Bey’in tanıma sorularıyla başlamıştı. Mustafa sorulardan sıkılmış ,masada gördüğü en güzel yiyecekleri , bir daha bulamam korkusuyla adeta yutuyordu. En kıymetli içkiler, yanında ki servis masasına dizilmişti. Oradan doldurduğu her kadeh , onun vasat altı dünyasını , gözler önüne seriyor, ailenin şaşkın dünyasına yıldırımlar gibi düşüyordu . Biz aslında Edirne’ liyiz, orada babamın hapishanede ağası olan Kamyon Recep… Abi sen neler saçmalıyorsun? Kamyon Recep’e, babam dışarıdan para gönderirdi sadece. Zamanında bir trafik kazasında ,babamın haklı olduğuna dair tanıklık yaptığı için, çok severdi onu, bütün olay bu kadardır .Atıf Bey, bu konuşmayı hemen yakalamıştı . Havuzun öbür başında ki iki kız , keman ve viyolonsel ile, harika bir yemek müziği çalıyorlardı. Yahu madem nişan yapıldı ve biz de yoktuk, o zaman Eniştem’ le karşılıklı bir oynayalım bakalım. Ne oynaması Abi? Orhan, zaten öyle oynamayı pek sevmiyor. Handan’ cığım, ben de seni dansa kaldıracaktım, tabii ağabeyin müsaade ederse? Bırak bu gıygıy la dansı mansı be enişte ,önce beraber bir Edirne Karşılaması oynayalım. Bizde oğlan tarafı kız evine gelini almaya gelirken ,kız tarafının damat karşılaması işte bu oyunla olur. Damat hem oynar ,hem de iyi bahşiş atar kız tarafına. Kemancı kız, Mustafa’ nın dediğini hemen anlamış ve hem çalmaya ,hem de söylemeye başlamıştı.
Düğün alayı geldi
Kızlar perdeyi gerdi Of Ofoof
Haydin gidin komşular
Bizim uykumuz geldi Of Ofoof
Aman da nirinom , nirinom
Zorla oynamaya kalkan Orhan hem oynuyor ,hem de ne belaya bulaştığını anlamaya çalışıyordu. Atıf Bey , salona çekilmiş telefonla emekli bir emniyet müdürü ile konuşuyordu. Atıf Bey, bilgisayarımda ünlü kabadayıların ve sabıkalıların listesi var . Bazıları lakapları ile geçmiştir. Sizi bir dakika bekleteceğim. Hah işte Kamyon Recep, şu anda ölü görünüyor .Çok suç işlemiş biri. Kendisini hapishanede ıslak odunla döven bir gardiyanı, şartlı tahliye olduğu gün, evinde yakalayıp, ailesinin önünde üç kurşunla vurmuş . Gıyabında yirmi dört yıl ceza almış. On yedi yıl yattıktan sonra , kendisini ihbar eden eski ayakçısı, Götçü Musa namında ki, bir sabıkalının karısına tecavüz edecekken , sırtından üç kurşunla vurularak öldürülmüş . Musa (….) bir buçuk yıldır ,Lüleburgaz Cezaevinde tutuklu olarak yatıyor. Teşekkür ederim ,aradığım bilgiyi eksiksiz anlattınız Müdürüm.
Atıf Bey , tekrar havuz kenarına dönerken Handan, Orhan ve Mustafa güzel bir Edirne havasına kendilerini kaptırmış oynuyorlardı.
Pencere açıldı Bilal Oğlan
Piştov patladıııı
Gidin bakın , kanlı da Bilal
Yine kimi hakladıııı
Kemancı kız ,onların istediği her parçayı çalabiliyordu. Mustafa, oynayarak kıza yaklaşıp, ’A be kimsin be yau?’ ‘Te be bubam da kemancıdır , ben de Edirne’ niyim be yau’ Mustafa cebinde ki, paracıklarını yere savurarak, kıza güya bahşiş veriyordu ama onun bu davranışı kimsenin hoşuna gitmemişti. Zaten masaya oturduklarında bütün paraların toplanıp, deste yapılarak tabağının altına konduğunu görecekti.
E.Yaşar Ovalı 02. 03.2019
YORUMLAR
Kutluyorum, efendim.
Seçki Kurulunu da ayrıca kutluyorum.
Yüreği edebiyat ve sevgi ile atan herkesi de saygıyla selamlıyorum.
kukurikuu
Çıktığım çok uzun yazı yolunda ,siz dostlarımın
destekleri ile yürümek, çok büyük bir moral oluyor.
Size çok teşekkür eder saygılarımı sunarım
Gülüm Çamlısoy
Yazın hayatımız, çıktığımız bu muhteşem yolculuk...
Öylesine değerli bir güzellik ki adına edebiyat denen.
Bu öylesine bir sevgi ki...
Bu anlamda güzel insanların ve iyi niyetin her şeye yeteceğine inanıyorum.
Kıymet verip yanıtladınız.
Sağ olunuz.
Çünkü tepkisizlik çok can yakıyor ya da alakasız söylemlere maruz kalıp.
Saygılarım sizinle, efendim.
Aydınlık olsun ömrünüz ve edebiyatın ışığı da asla sönmesin çünkü...
BU, BU, ÇOK ULVİ BİR YOLCULUK.
MUAZZAM BİR SEFERBERLİK.
Şuna inanıyorum ki, değerli hocam:
Gerçek manada yüreğinde sevgi ve iyi niyet olan insan hele ki bir de baş koyduğumuz yolda yine başımız dik yürürken...
Zorluklar asla da yıldırmayacak bizleri hele ki şerh düştüğümüz edebiyatın güzelliklerine vakıf olup bunu yansıtmak iken düsturumuz...
Kısaca:
Yaşasın edebiyat ve dostluğun, inancın ve de umudun asla silinmeyeceği bir hayat iken bize bahşedilen.