HAYRİ USTANIN OĞLU
Günlerden bir cuma, bin dokuz yüz seksen yılı. İzmir’ de Yeşilyurt kasabasında ikamet etmekteyiz, Annem babam ablam ben ve benden iki yaş küçük kız kardeşim, ile aileydik. Daha sonraki yıllarda bir kız kardeşim bin dokuz yüz altmış dokuz yılında bir erkek kardeşim daha oldu, yani üç kız iki erkek beş kardeştik. Oturduğumuz gecekonduyu bin dokuz yüz elli altı yılında babam gecekondu bölgesiyken satın almış, tahmini on iki bin liramı tam bilemiyorum yüz otuz dört metre kare arsa içine gecekondu bir odalı yer yapmış, İzmir’e yeni geldiklerinde barınmak için, burada tahmini dört yıl gibi oturduk. daha sonraki yıllarda bu evin ön tarafına yeni bir inşaat
başlatmış babam, bu yerde inşaat halinde iken tek odasını kullanarak tamamlamaya çalıştık, bir katı az eksik üst katı kabada, kendi gayretimiz ile yapmaya başladık. Ben o günlerde on sekiz yaşlarındaydım, daha sonraki yıllarda askere gidip geldim. Üst katıda tamamlayıp, alt kata borç araç yorgancı dükkanı açtık.
Böylece yuvarlanıp gidiyorduk, muhitimizde yani Yeşilyurt’a, inşaat mütahit leri inşaat yapmaya
başladılar. Bizim yerimize de mütahit talip oldular üç daire vereceklerdi. Bizden belediye imar işlerinden aplikasyon almamızı istediler, bende belediyeye müracaat ettim. İşte benim mevzu edeceğim olaylar bundan sonra başladı. Belediye müracaattan itibaren on beş gün sonra gelmemi söylediler,
Ben on beş gün bekleyip belediyeye yeniden gittim. Serviste çalışan görevli arkadaşa aplikasyonu almak istediğimi söyleyince bana evrak hazır dedi. Baktım bekliyor evrağı vermiyor, ben ona bakıyorum, oda bana bakıyor. Daha sonra amirine, abi Hayri ustanın oğlu geldi dedi. Oda tamam dedi fakat ben onlara, onlar bana bakarken, bana evrak hazır ama sen git on beş gün sonra gel dedi. Bende çekip gittim. On beş gün sonra yeniden gittiğimde öncekisi gibi yine bana hazır dedi, tamam alayım o zaman dedim. Gene baktı amirine Hayri usta ’nın oğlu geldi diye seslendi. Fakat yine bekleyiş sürdü, yine on beş gün sonra gel dediler, tabii ben ne anlama geldiğini anlayamıyorum. Yeniden on beş gün sonra yeniden gittim. Yine aynı durum on beş gün sonraya yine ertelendi. Tabii on beş gün olmadan memlekette darbe oldu on iki eylül darbesi.
Ben nasıl cahilmişim adamlar benden beklentileri varmış, fakat ben rüşvet vermeyi beceremediğimden, Bana demek istediklerini anlayamadığımdan dolayı, aplikasyonu alamadım. Belediyemize darbede bir albay geçici belediye başkanı olarak tayin edildi. Bir müddet sonrada Yeşilyurt belediyesi, İzmir konak belediyesine bağlandı,
Yeşilyurt belediyesi tarihe gömüldü. Bizim aplikasyon işine gerek kalmadı, çünkü imara kapandı muhitimiz. İşte bende bunu yıllar geçse de unutamadım. Abi Hayri ustanın oğlu geldi sözü, Hani rüşvet demekmiş,Yani para getirdin mi demekmiş, Rüşvet istemekmiş.Ne cahilmişim nasılda anlayamamışım.
Şimdilerde aklıma geliyor kendi kendime yani bana gülüyorum.
Geçmişte yaşanılanlardan bir deneme yapmaya çalıştım, eksiklerim için kusura bakmayın.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.