- 754 Okunma
- 5 Yorum
- 2 Beğeni
SADECE VE SADECE EDEBİYAT...
G/ecenin rüştünü ispatladığı, sıradan bir karanlık, sanrıların uyutulduğu ve tüm insanlığın uyuduğu.
Direncin de zaman zaman kırıldığı ve k/ayıp metaforların sür-git hezeyanına ortak çıkıp hayatı merkezinden iki yarım küreye b/öldüğüm.
Sıradanlığın taşkın mizacına bir atıfta bulunuyorum, göğün mekanik deviniminde sorularımı öğütüp cevaplarımı sahipsiz bırakıyorum.
Süre gelen tüm ihtişamıyla, duyguların bir y/anıp bir söndüğü ve insan izleklerinden g/özümü alamazken gerisin geri kaçıyorum.
Koyudan beyaza dönüşen afakı hükümlerin ve ön yargıların beynamaz sıradanlığında aynada kendime gülümsüyorum.
Sahip çıkmak gerekenler var bir de sahip çıkılmayı filan asla talep etmediğim hele ki varlığımı emanet ettiğim İlahi Gücün haricinde bir sevgi pınarına da rastlamadığım ve asla da rastlamayacağımı bildiğim.
Kalpazan hayallerin esrikli yalnızlığı bir de mimlenmiş rotam ve kalıp yargıların da peşinden gitmediğim.
Sözcüklerim yuhalanıyor kimi zaman ve ruhumun teyakkuzunda iri damlalar düşüyor beyitlerin gözünden. Sözcüklerim asılı iken ritmine evrenin ben kalp atışımın temposu ile ç/ağlıyorum.
Özneme sahip çıktığım; öznemle sahip çıktığım emir kipleri…
Bir dostun sıcak sesi ve karşılık bulan bir sevgi alışverişi iken arzu duyulası ve bir şekilde sevildiğimi bildiğim en azından yobaz dürtülerin ve muhalif güçlerin umurumda olmadığımı.
İnsan izlekleri belki de sıklıkla rast gelip içine düştüğüm boşlukta beni yüreğimden vuran.
Aşka dair söylemler; gülümseyen yüzler bir de nefret dolu.
Bir sevginin bitiminde tezahür eden nefret yüklü serzenişler ve her ne kadar üstüme alınmasa da üzüntü duyduğum özellikle karşı taraf hezimete uğramışlığın gölgesine nifak tohumları ekerken.
Düşünmeyi unuttuğum.
Duygularıma da fora dediğim.
Ve kalemin izini sürüp kendimle olan hadisemde ağzımla tuttuğum kuşlara bir anne sevecenliği ile yaklaşıp sahiplendiğim sevgi ve bilumum türevi.
Sıradanlığın hüznüne delalet iken benzer simalar ve dinginliğini yitirmiş sayısız insan ben yine gülümseyebiliyorum aynadaki dostlarıma ve dost bilip düşman edinmeme ramak kala ben hala ısrarla sevebiliyor ve umut edebiliyor iken.
Sevecen bir methiye ve örselenmiş şiirler bir de kuyruk acısı imlerin.
Şatafatlı yalnızlığın panayırdaki coşkusu ve gösterisi yine ve sadece Allah katında kabul gördüğüm ve bana karşı çıkanların İlahi Güce olan duygularını asla önemsemediğim…
Epey zaman geçti üzerinden çok değer verdiğim bir hocamın bana aynen söylediği şu idi:
‘’Önüne bak ve sadece yoluna odaklan.’’
Yenilgi tabir edilen aslında alıngan yüreğimin her nasılsa duyumsadığı acıyı ben mutluluğa dönüştürebiliyorken.
Maviden ve pembeden uçmayan balonlarım ve işte bir çocuk bayramının ardından çocuk kalmayı acımasız bir yetişkine yeğleyip de çocuk sıfatlarında körebe oynayan düşlerimin eltisine atıfta bulunduğum günü birlik hüzünlerin artık sonlanıp mutlu başlığına talip iken yine güncemde yosun tutan meziyetlerimi yok sayıp kalemimle ve sevgimle yüreklere tohum ekip hasadı beklediğimin de göstergesi iken ne zamanki gözlerimde yanıp sönen pırıltının diğer versiyonu umut başlığı altında kaleme aldığım aşkımın ürünü cümlelerle insanların yüreklerine girebilmeyi amaç ve ilke edinmişken.
Düne bakıyorum da bir de yarına.
Günümde takılı bir özdeyişi düne uğurlayıp yarının resmini çiziyorum her yazdığımda yürek çarpıntımın soluğunu ve ufkunu hissettiğim.
Kırlangıç fırtınasından sağ çıkan kırlangıç sürüsü gibi.
Geceye gebe akşamın saatlerinde ben dört gözle yarını beklerken.
Hatim indirdiğim geçmişim bir de patavatsız ahvalim.
Sabahı küreyip; yarını karıp ve dünü de unutup…
D/okuduğum kadar mutlu iken bir zamanlar yazmanın büyüsüne hasret bir ömrü geride bırakıp edebiyatın ışığı ile yolumu aydınlattığım.
Zora koşan kim varsa hele ki zoru seven biri iken ve zorluğun bir engel değil bilakis itici güç olduğu varsayımı hatta ve hatta gerçeği.
Kalemin izdivacına tamam, deyip de şakıyan ömrün suretinde kaynakçam hep mizacımdaki olağan dışı hayaller iken.
Fıtratın girdabı.
Fırtınanın asla yıkamadığı.
Yıkılmış iken insan bu sefer kimseyi kırmamak ve yıkmamak adına zaruri öğeleri baş tacı bilip aşkın ve ömrün hümayunu o coşku ile mezar sessizliğine aldırış etmeden yüreğin gümbürtüsünü sevdiklerine ve hayatına armağan etme istemi.
Bir yitim olarak addedilsem de zaman zaman.
Enkazın doğasında olağan dışı bir nüve saklı iken.
Ve frene basacağıma gazladığım ruhumu ben bir kozada saklı tutarken yenilginin acısına değil de yeniden başlamanın ruhuna eşlik eden umutlarım ile yola düştüğüm belki de yoldan çıkmamak adına yalnızlığı seçip Rabbimle baş başa yaşadığım her günü ve her an’ı bilfiil resmedip okuyucuya sunmayı aşk bellediğim.
Korunaklı dünyamda süt-liman olmayan duygularımın rüştünü ispatlasam da yetişkin kimliğime aldırış etmeden bir çocuk gibi de tutturmuşken illa ki sevginin asla ötenaziyi hak etmediği gerçeği ile umutlarımı ve sevgimi de büyütmek adına yazmak gibi bir seçimle hidayete ereceğim günü dört gözle beklediğim.
Aykırılığımda sabit kıldığım rotam ve kalp gözüm.
Sevilmesem de kimi zaman ben asla nefret etmeyip ihanet etmemek adına kendime ve sevgiye delalet bir özümseme ile gülücük kuşlarımı ıslıkla çağırdığım.
Hayatın sunumu iken özneler.
İnsanların da realitesi iken verilen peşin hükümler…
Asla pişkin olmaktan haz etmediğim gibi uyuyan doğaya bir gönderme iken içime gelen baharın saçtığı aydınlık.
Şimdi rahatça ölebilirim de hani ne de olsa nadasa aldığım tüm düşlerim ve hayallerim gerçek olmayı bekliyor ben ne zamanki gözümü ufka ve aşka diksem.
Sevgilerimle.
YORUMLAR
Gülüm Çamlısoy
Çok sağ olun.
En içten sevgimle
Gülüm Çamlısoy
Sonsuz selam ve saygılarımla.
Mutlu akşamlar.
Gülüm Çamlısoy
Çok çok sevgimle.