- 461 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ISSIZ ADA
ISSIZ ADA
“Issız Ada’yı gördüm. Yukarıdan bakınca daha net gördüm.” dedi Ahmet.
“Evet, evet; ben de gördüm. Sen de gördün mü Anna?” diye parmağıyla Issız Ada’yı gösterdi Kostas. “Gördüm evet. Ne kadar güzel görünüyor. Yemyeşil.” diye beğenisini belirtti Anna. “Hani ıssız diyordunuz. Bakın aşağıda bir insan görüyorum ben. Bakın tam şu kulübenin önünde. Sizler de gördünüz mü? “ dedi Helga. “Evet gördüm.” dedi Ahmet. “Helikopterin sürücüsüne döndü “Issız Ada’ya iniş yapmadan önce, üstünde dolaşalım. Hem de alçak uçuş yapalım. Birileri keşfetmiş olmalı bizim Issız Ada’yı.” diyerek şaşkın şaşkın baktı aşağıya, bir o yana, bir bu yana... “Bakın bir kişi de ormandan çıktı. Çok sayıda insan var burada galiba.” dedi Kostas. “Ama bunlar kim acaba?” diye ekledi. On-on beş dakika Issız Ada’nın üstünde uçtular. Gördükleri iki kişiden başka kimse yoktu. Ormanda insan olsa helikopterin sesini duyup çıkardı. Pek görülen, duyulan bir şey değil çünkü. Aşağıdaki iki kişi helikopter iyice alçaldıkça daha belirgin görünmeye başladı ve onlar da el sallamaya başladılar. 144 Sence Issız Ada’dakiler kim olabilir? Helikopter kulübenin önündeki açık alana indi. İlk önce Ahmet, Kosta; sonra da Helga ile Anna helikopterden indiler. Pilot da helikopteri tamamen durdurup onların yanına geldi. Adadaki iki kişiden biri erkek, biri de kadındı. Yaklaşık yetmiş yaşlarındaydılar. Helikopteri görünce sevinmişlerdi, helikopterden inenleri görünce daha da çok sevindiler. Ahmet önde, diğerleri arkada kulübenin önündeki iki kişinin yanına geldiler. İlk önce İngilizce konuşmaya başladılar. Tanışıp konuştuktan bir süre sonra Issız Ada’daki iki kişinin Türk olduğu anlaşıldı. Erkeğin iş insanı Erdem Yavuz ve kadının, eşi Zeynep Hanım olduğunu ve İstanbul’dan geldiklerini öğrendiler. Onlar da Ahmet’in Türk olmasından oldukça mutlu oldular. “Burayı nasıl buldunuz?” diye merakla sordu Ahmet. “Emekli olduğumda, yani oğlum eğitimini tamamladığında emekli olmayı, yatımla dünya turuna çıkmayı planlıyordum. Eşim Zeynep Hanım da beni bu konuda destekliyor, yüreklendiriyordu. Nihayet oğlum işlerimin yönetimini teslim aldı. Rahata kavuştum. İstanbul’da ayrıldık ve Çanakkale Boğazı’ndan geçerek Ege denizi’ ne geçtik. Derken Akdeniz’e açıldık, Cebelitarık Boğazı’ndan Atlas Okyanusu’na geçtik.” diye anlatmaya başladı Erdem Bey. “İstanbul’dan çıkalı ne kadar oldu Erdem Bey?” diye sordu Kostas. “Tam kırk üç gün oldu.” “Yatınız nerede pekiyi?” dedi Helga. “Yatımızı gönderdik. Biz burada on gün rahatlıkla kalabiliriz. On günlük yiyecek ve içecek aldık yanımıza çalışanlarımızla yatı Portekiz’e gönderdik.” dedi Zeynep Hanım. “Neden Portekiz?” dedi Anna. “Orada da şirketlerimiz var. Çalışanlarımız da burada kalmak istediler aslında. On gün kalmaya karar verince istemedik kalmalarını.” diye karşılık verdi Zeynep Hanım. “Aslında Zeynep Hanım’la baş başa kalmak istedik bu gizemli, güzel adada.” diye ekleme yaptı Erdem Bey. “Bizden önce burada siz mi yaşadınız? Bu kulübeyi siz mi yaptınız?” diye devam etti. “Evet, hem de ne şartlarda. Elimizde doğru düzgün araç-gerek yokken. Çok zorlandık, çok uğraştık.” dedi Ahmet. “O zaman bize bu kulübeyi boşaltmak düşecek, desenize?” diye söze girdi Zeynep Hanım. Helga “Hayır, hayır boşaltmanıza gerek yok. Biz zaten bugün döneceğiz.” dedi. “Olmaz öyle şey ta buraya kadar gelip de misafirimiz olmadan sizi göndereceğimizi mi sanıyorsunuz? Birkaç gün burada birlikte kalırız.” diye itiraz etti Erdem Bey. “Fena da olmaz aslında. Buralar virane olmuştur diye tahmin ediyorduk. Siz de kulübenin bakımını yapmışsınız. Kalsak da özlem gidersek iyi olur.” dedi Ahmet Bey. “Gerçekten de iyi olur ama nasıl olacak? Kulübe yetersiz gelir üç aileye.” diye üzüntüsünü belirtti Kostas. “Neden öyle diyorsunuz? Güzel bir çadır var bende. Kurarız kulübenin önüne. Kadınlar kulübede yatarlar, biz de kulübenin önünde yatarız. Böylece misafirimiz olmuş olursunuz. Gerçi buranın sahibi sizsiniz. Biz sizin misafiriniz olmuş olacağız.” diye esprili bir açıklama yaptı Erdem Bey. Bu düşünce erkekler tarafından da kadınlar tarafından da çok iyi bulundu ve Erdem Bey’in kulübeden çıkarttığı çadırı kulübenin önüne kurdular. Kadınlar ise tutulan taze balıkları kızarttılar. Sahile yakın bir yerde ızgara yapıp afiyetle yediler. Ay’ın ışığında çaylarını içtiler. İki gün sonra akşamüzeri tekrar gelmesi için helikopteri kullanan kişinin gitmesini söylediler. Pilot, helikopterle geldiği adaya gitti. Akşam Ahmet ve Kostas’ın Issız Ada’daki anılarını dinlemekle geçti. Erdem Bey, bu adayı havasıyla, doğasıyla, el değmemiş olmasıyla çok beğendiğini ve buraya bir kamp yapmayı planladığını söyledi. Fabrikalarında üst düzeyde çalışanların tatil yapmaları için mükemmel bir yer olduğunu belitti. Ahmet ve Kostas’tan kamp için yer istedi. Ahmet’le Kostas da otel yapma düşüncelerinden söz ettiler. Erdem Bey için Issız Ada’nın arka tarafını vermeyi uygun buldular. Bu tarafına da pansiyon ve otel yapmayı kararlaştırdılar. Erdem Bey Ahmet ve Kostas’ın yapacakları projeye ortak olabileceğinin söyled. Bu teklifi düşünme gereği duymadan Ahmet ve Kostas reddettiler. Ancak Issız Ada’da yardımlaşarak, dayanışma içinde yaşayabileceklerini ifade ettiler. Yelkenliyi sahilde sabitleyip turistik amaç için kullanacaklarını söylediler. Gece yarısına kadar anlattılar, dinlediler, güldüler, mutlu saatler geçirdiler. Çadırın içine üç tane dağcı yatağı-kampçı yatağı- koydular. Kadınlar kulübede, erkekler çadırda yattılar, bir süre sonra hepsi uyudu.
İSMAİL MALATYA
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.