- 561 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Aşk Neydi?
Bazıları yola saplanır, kurtulmaya dahi çalışmadan boğulur ve kaybeder. Bazıları yolda düşer, acısıyla beraber yola lanet eder. Bazılarının ise yolu buzdolabı magneti olur, mutfağında hep anısıyla durur ancak bulunduğu yerde unutulur. Her insanın bir yolu vardır ve bu yol kaçınılmaz şekilde aşkla buluşur. Bu yalnızca bir buluşmadır. Saplantı veya kaza demek anlamsızdır. Bu eylemlerin gerçekleşmesi sizin yola devam etme durumunuzla ilişkilidir.
Yıllarca aşkın, saplantının duygusal evrimi olduğuna inandım. Bana göre aşk tek başına bir olgu değildi, acının farklı bir şekli veyahut mutluluk ve hüznün zincirleme reaksiyonuydu. Melankolisiz aşk olmazdı, olamazdı. Varlığına inandığım belli başlı duygular vardı -sevinç, huzur, hüzün, korku...- aşk ise bunların kombinasyonuydu. İşin özü, aşk yoktu. Yazıktı ki insandım ve benim de yolum bu sanrıya düştü. Acılar, göz yaşları; şarkılar, şiirler... Bahsettiğim gibi her yönüyle melankoli.
Fark etmek kolay değil. İnsan Leylayı görünce huzuru, kaybedince acıyı yaşıyor. Peki bu aşk mı oluyor? Eğer kollektif duygu bütünü dersek bu olguya, öyle. Belki de bağımsızdır. Neden olmasın? "Pür aşk"; kendine münhasır, saf ve herhangi bir duyguyla kirletilmemiş... Zamanla anladım ki, düştüğüm şey bir sanrı değilmiş, düştüğüm şey anlık acılar,korkular ve mutluluklarmış. Yazıya ne kadar dökebilirim emin değilim, aşk hüzün değildir, aşk huzur değildir, aşk sevinçte değildir. Aşk aşktır, aşkı bulduğun yol bazen bir gözdür, bazen bir gülüş. Seni üzen bunlar değildir, onlara ulaşamamaktır. Seni mutlu edende onlar değildir, sol yanında uçan kelebek mutluluğun meyvesi değil, aşkın ta kendisidir. Aşkın ardına herhangi bir duygunun düşmesi gelenektir fakat şart değildir. Bazen insan yalnızca aşkı hissedebilir. Bazen insan aşkı buzdolabına yapıştırabilir ve varlığını arada sırada hatırlayabilir. Hatırlamak yalnızca hatırlamak ve aşkı hissetmekle son bulabilir. Hasret yahut hüzün rüzgarı hiç esmeyebilir.
Sizlere bir bulutun tepesinden yazıyorum. Pür aşk ne yazık ki; ayaklar altında, saplanılmış bir bataklıkta hissedilmiyor. Böylesi saf bir olguyu kirletmenin ve yalnızca kişilerle sınırlamanın delilikle eşdeğer olduğuna inanıyorum. Delilikten kurtulmaksa hiç kolay değil, cerrah misali, zihninizi ve yüreğinizi açıp, yekpare olmuş sinirlerinizi tek tek ve ince ince ayırmanız sancılı olacaktır. Eğer başarabilirseniz, bulutlar ruhunuzu yanına alacaktır. Yalnızca aşk... Yorucu günlerin gecesinde içeceğiniz bir kadeh sıcak şarap veya tek düzeleşmiş kalp ritminizi tazeleyecek hafif meltem...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.