3 kg şair, 2 kg şiir
-Dediklerimi unutma..
-Tamam canım, tamam..
Merdivenlerden 5 kat aşağıya inmeye başladı. Apartmanın kapısından çıkarken sol ayağıyla ilk adımımı atacağım, eğer Azrail bu anda gelirse apartman dışından daha temiz olan apartman içine düşecek bedenim diye düşünürken, bir baktı yolu geçmiş parka ulaşmıştı bile..
Arabayla mı çıksaydım keşke diye iç geçirdi, onca yolu git bir de geri gel..bir de elde malzemeler..niye marketten almamak için inat etti bugün anlayamasa da kendisini, yürüyüş yolunu bırakarak çimenlerin üzerine basarak parktan karşıya geçmek kendini daha iyi hissettireceğinden emindi. Çimenlere basma özgürlüğünü doya doya yaşadı. Birçok özgürlüğün kısıtlandığı, hukuksuzluğun at başı gittiği, ekonominin iyice dibe vurduğu ülkesini düşüne düşüne yürüyordu yine. Bu gidişle fazla yaşamam derken, birden nefesinin daraldığını anladı, derin derin nefes alıp verdi. Sonra kendini düşündü 15 kiloya yakın almıştı son bir-iki yılda. Obozetiye mi yakalandım, yok yok önümüzdeki ay spor salonuna kaydımı yenileyeyim diye karar almış oldu bu vesileyle..
Her gün itina ile takip ettiği sanalbasın vasıtasıyla yine ürperdi, hafiften soğuk esen rüzgarın da etkisiyle kılları diken diken olmuştu. Kıl değildi diken diken olan aslında tüy ancak o kadar çoğalmıştıki ülkesinden kıllar, tüy deyip hafife alınmamalıydı..
Yerel gazeteleri düşündü, bkn1’deki haberin doğru olduğunu görünce iyice ürperti. Ülkesininde önemli şehirlerden olan bir şehrin yüzde doksandokuz yerel gazeteleri parasızlık yüzünden aynı manşetle çıkabilir miydi? Ülkesinden önemsiz şehir olabilir miydi hiç, her biri vatan toprağıydı.
Yerel gazeteler, nasıl ayakta kalıyordu? Reklam kazançları çalışanlarının maaşlarını ödemeye, sigortalarını yatırmaya yetiyor muydu acaba? Geçenlerde yumruğunu sıkıp içten içten ağlamaklı olmuştu. Bir a4 topu 15-25 tl arasında oynuyordu, oysa en son 5,5 tlye bir a4 kağıdı almıştı. Elbette gazete kağıdı farklı olmalıydı. Ancak a4 kağıdı üzerinden düşününce çoktan enflasyon canavarının hortladığı iliklerine kadar anladı. Nereye gidiyordu bu ülke.. Kim yönetiyordu? Nasıl bir akılla bu hale döndürülmüştü ülkesi..
Bkn2’de 2015 yılına ait bir yerel gazetenin gelir ve giderleri incelenmiş. Yıllık geliri 58.800 tl, Gideri 100.796 tl. Zarar aşağı yukarı 42.000 lira, zarar yüzde 45 lerde sanırım.. ve gazete 2016 yılında artık haftalık olarak çıkmaya başlamış.
Çağırın diyordu içinden imamı, çağırın, salasını okusun cenaze namazını kılalım gazetelerin. Bu şekilde bir mali tablosu olan gazetelere paraya bastıran istediği manşeti attırabilirdi. Halkı, esnafa, öğrenciye, kahve ehline vb istediğin gibi algı operasyonu çekebilirdi şehrin zengin tayfası. Zaten öyle değil miydi, en çok siyasi haberler manşetlere çekilmez miydi? İktidara yakın olan isimlerin polyanacılık masalları süslüyordu yerel basını da ekseri. Örnek vermem gerekir diye düşünürken, kendini manavın önünde bulmuştu. Yol nasılda hemen bitmişti, zaman hiç durmuyordu yine..
-Selamünaleyküm
-Aleykümselam abi
İçinden geçirdi artık selam vermeyecekti hiçbir yerde, dil alışkanlığı işte alışkanlıkmış, nasıl koparacaksın, kopacaksın 40 yıllık alışkanlıklarından, off ulan off diye geçirdi içinden..
-Merhaba yiğenim
-Merhaba abi..
-Patron yok mu?
-İçerde abi..
-Ne bakıryorsun yiğenim çağırsana patronu..
-Ben yardımcı olurum abi, ne alacaktınız..
- …
-Usta, seni çağıran bir abi var..
Bir suskunluk yine
-o abdulziynettin bey, hoş geldin..
-Nasılsın patron, nasıl gidiyor işler..Çıraklar çoğalmış işler iyi galiba..
- yok be abi, bizim oğlan diğeri de, sanırım okumayacak, sardı manav işi onu..
- hala kesmemişsin bıyıkları patron.. Turana ömür yeter mi?
--abi gel hele içeri geçelim sığışırız, iki çay içelim, tavla getirteyim mi?
- Turan nedir patron..
- vallah abi, ilk hedef vatikanı yerle yeksan etmek
--sonra Londra…okyanusu geçtik mi Waşington..
-- dönüp geleceksin japonyadan, çinden… kabe yi tavaf mı edicen patron..
- nasip olursa inşallah..
--Kim yapacak patron bunları, senin oğlan mı?
--Kim bilir abi, hayal bizimki de işte.. sınırı yoktur hayallerin bilirsin..
Çaylar ve tavla geldi.. abi kızmaca yok ama yenilirsen.
…
--Ne kadar cezamız patron,
-- 35 lira versen yeter abi..
- tartayım mı poşetleri..
- e abi ayıp edersin yine…
Her zaman yarım kiloya yakın fazladan koyardı poşetlere patron Cihan bey. Bir sonraki seferde çırakların çebine fazladan harçlık diye 10 tl bırakmak vacip oldu diye geçirdi içinden..
Marketlere meyve sebze satılmasına izin veriyorlar da, manavlarda niye sigara satılmıyor diye düşündü bir ara.. paket başına 0,25-0,50 tl kâr.
Ah ulan diyordu, bulsak 40 yaşında kervanları olan zengin bir kadın.. oh ne ala ekmek elden su gölden yaşarız valla..
Nerden geldi yine bu konu aklına.
Bkn3’de
"Ey Muhammed, seni evlenmekten alıkoyan şey nedir?"
"Elimde evlenecek kadar param yok."
"Eğer bu temîn edilse ve sen, mala, güzelliğe, şeref ve denkliğe dâvet edilsen icâbet eder misin?"
"Kimdir bu?"
"Hüveylid’in kızı Hatice."
"Ama, bu nasıl olabilir?"
"Orasını ben bilirim."
"O hâlde, ben de kabul ediyorum."
Bkn4’te ve ilgili sayfalarında da bambaşka bir boyutuyla anlatılıyor İslamiyet ve tarihi..
Yürümeye devam ederken yeniden hasıl hasıl olmuş, orta yaşta ilerledikçe bedeninden şikayet etmeye başlamıştı. Bir an önce spor salonuna veya parkta her gün antreman yapmalıydı. Sigarayı azaltmalıydı, bu gidiş iyi bir gidiş değildi. Park ücretsiz olunca sarmıyordu pek, illahi para verecekti.. aklı almıyordu bu çelişkiye.. Parkta insanların içinde spor hareketleri yapmaktan rahatsızlık duyuyordu niyeyse? Spor salonun da genelde kimsenin olmadığı veya birkaç kişinin olduğu saatleri biliyordu.. egzersizlerini yapıyor, duşunu alıp çıkıyordu işte, bundan iyisi şamda kayısı hesabı..
-Selamünaleyküm Hayrettin hocam
-Aleykümselam azizim
Yine selam vermişti işte, merhaba desen ne olur be mübarek…
-Nasıl gidiyor işler, keyifler iyi…
-Allah’a şükür geçinip gidiyoruz işte…
Ee tabi şükrederdi, hem diyanette çalış hem de kendi mesleğinle alakalı eşinin, yakınlarının üzerinden dükkan aç, ticaret yap. Peygamber mesleği ne de olsa
-Hayırdı üstadım, sustun kaldın, bir ihtiyacın mı vardı.
-Hakkını helal et hocam,
-Helal olsun da niye, azraili mi gördün yolda yoksa…
- Valla hocam her gün görüyorum aynalarda da pek istekli değil canımı almaya..
Hocam, hiç Arapçası olmayan, sadece Türkçe yazılı bir Kuran arıyorum, gelmedi mi daha size?
-Öyle olmaz diyordum üstadım sana, diretiyorsun.. Mealli, kısa tefsirli Kuranlar var elimizde. Sadece Türkçe olmaz, yayınlanmaz hem..
- Hocam, kuran benim anlamam için gelmedi mi, niye illahi meali gerekiyor Arapçanın, sadece Türkçe olsa herkes anlasa fena mı?
-Üstadım, Kur’an arapça inmiştir, Arapça okunur, anlamak istersen de mealini, tefsirini okursun..
-Hocam, anlamak istemeden kuran okunur mu ya, ezbere nedir o anlamadan..estağfirullah
-çay söyleyeyim mi üstad.. ne içersin
-Yok sağol hocam, ben sana telefonumu bırakmıştım zaten, baştan aşağı Türkçe bir kuran çıkarsa, mealsiz, tefsirsiz sadece Türkçe haber etmeyi unutma..
Hayırlı işler hocam..
-Güle güle, fazla derine inme üstad, sonunu hiç iyi görmüyorum.
- Merak etme hocam, bir can borcumuz var o da verene..
Şu ülke yönetimi acaba 2023 te değişir mi diye düşünmeye başladı içinden yine.. vallahi bela oldular ülkenin başına.
-Merhaba
-Buyurun
- 1 paket cestır hocam, uzun.
- …
-zam geldi sigaralara
-ne kadar oldu; 11,5
-2 tl kaktırmışlar desenize
Stok yapmış mıydınız yoksa..
-ters köşe olduk, indirim haberleri vardı
Güle güle efendim..yine bekleriz..
-Hayırlı işler..
Gözleri taksi arıyordu, ne vardı sanki marketten alıverseydi 10 dakika… 1-1,5 saattir gezmek de neyin nesi..havalar da bir türlü ısınmamıştı, bu gidişe temmuzda kar yağdıracaklar üstüme.. ben buralarda meşgulken yine kutuplar erimeye devam ediyordur herhalde..şöyle bir buzul çağı gelse derken içinden…
Acı bir fren sesi geldi kulaklarına…
İki araba kavşakta burun buruna gelmişti..
Bkn1: www.sozcu.com.tr/2019/gundem/konya-basininda-erdogan-seferberligi-bir-gazete-haric-ayni-manset-4005945/
Bkn2 iprints.istanbul.edu.tr/wp-content/uploads/2016/12/sem5_02.pdf
Bkn3 sorularlaislamiyet.com/kaynak/peygamberimizin-hz-hatice-ile-evlenmesi
Bkn4 www.youtube.com/watch?v=HQomy8-x1Gw
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.