- 453 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Berat Kandilinin İçini Doldurmak
M. NİHAT MALKOÇ
Gönüllerimizi huzurla dolduran mübarek üç aylar ne de çabuk geçmektedir. Zamanı durdurmak mümkün olmadığına göre bu ayları layık olduğu şekilde değerlendirmek gerekir. Sevap ikliminin gönüllerimizi bayram yerine çevirdiği bu kıymetli zaman dilimlerini gaflet içinde geçirmemek lazım. Bu güzel ve bereketli aylarda gönüllerimize Allah aşkını yerleştirmek, secdelerde Rabbimize yalvarmak, af ve mağfiret dilemek ne kârlı bir iştir.
Üç aylara erişmek Rabbimizin bizlere bir lütfüdür. Bunun şükrünü eda etmeliyiz. Bu müstesna ayları gaflet içerisinde geçirmemeliyiz. Bu rahmet ikliminden payımıza düşeni almalıyız. Aksi halde iflasların en tehlikelisi olan manevî iflasın eşiğine geliriz.
Üç ayların ilki olan Recep ayında Regaip ve Mirac, Şaban ayında Berat, Ramazan ayında ise Kadir gecesi vardır. Bu dört gecenin manevî atmosferi içerisinde bulunup bu güzel vakitleri affımıza vesile yapmalıyız. Allah tarafından hesaba çekilmeden evvel, bu aylarda nefsimizi hesaba çekmeliyiz. Geçen ömrümüzün muhasebesini yapıp geleceği planlamalıyız.
Berat Kandili mübarek üç ayların ikincisi olan Şaban ayının on beşine rastlayan gecedir. İslam âlimleri Kadir gecesinin ardından en faziletli gece olarak Berat Kandilini görmüşlerdir. Bu geceye erişenlerin bu anlamlı zamanının içini hakkıyla doldurmaları gerekir.
İki cihan serveri Resulullah Efendimiz bir hadis-i şeriflerinde bu mübarek Berat gecesiyle ilgili olarak şöyle buyurmuşlardır: “Şaban ayının ortasında gece ibadet ediniz, gündüzde oruç tutunuz. Yüce Allah o gece güneşin batmasıyla dünya semasına tecelli eder -rahmetiyle yansır-. Ve tan yeri ağarıncaya kadar: ’Yok mu benden af dileyen onu affedeyim, yok mu benden rızık isteyen onu rızıklandırayım. Yok mu bir musibete uğrayan ona afiyet vereyim. Yok mu şunu isteyen, bunu isteyen vereyim.’ diye buyurur.” (İbn Mace, İkame, 191)
Resulullah, üç aylarla ilgili şöyle buyurmuşlardı: “Recep, Allah’ın ayıdır. Şaban, benim ayımdır. Ramazan, ümmetimin ayıdır.” İşte âlemlere rahmet olarak gönderilen Resul’ün ayı olan Şaban’ın içerisinde, hatta Berat gecesinde bulunuyoruz. Böyle kıymetli bir zamanda miskin miskin oturulur mu? Bu vakitler tövbe için harekete geçme zamanlarıdır. Hz. Aişe(ra) annemiz Peygamberimizin bu geceyle alâkalı bir anısını şöyle anlatmaktadır: “Peygamberimiz bir gece kalktı, namaz kıldı. Namazda secdeyi o kadar uzattı ki, secdede vefat etti sandım. Elimle ayağına hafifçe dokundum. Kımıldadı. Sevindim. Yerime döndüm. O uzun secdesinde şöyle dua ediyordu: ’Allah’ım! Azabından affına, gazabından rızana sığınıyor, senden yine sana sığınıyorum. Şanın yücedir. Sana yaptığım övgüyü, senin kendi zatına yaptığın övgüye denk bulmuyorum. Sana gereği gibi hamd etmekten acizim.’ Biraz sonra başını kaldırdı ve bana ’Bu gece hangi gecedir Aişe biliyor musun?’ diye sordu. Ben Allah ve onun Peygamberi daha iyi bilir dedim. O şöyle anlattı: Bu gece Şaban’ın on beşinci gecesidir. Yüce Allah bu gece af dileyenleri bağışlar. Merhamet isteyenlere merhamet eder. İçini nefret ve kin bürümüş olanı ise haline bırakır.”(Münziri, et-Tergib ve’t-Terhib, 2/119).
Berat gecesi sevabı çok büyük gecelerdendir. Bu gecede öncelikle Kur’an’ı çok okumalıyız. Kaza namazları ve nafile namazlar kılmalıyız. Bu gece başını secdeye değdirip nedamet gözyaşlarıyla secde yerini ıslatabilenlere ne mutlu!... Ne mutlu, ergenlik çağından bugüne kadar yaptığı hataları tövbe silgisiyle sildirebilenlere!... Onlar ne de kazançlıdırlar…
Bu af ve rahmet gecesinde günahlarımızın affı için samimi pişmanlık duyup Rabbimize yalvarmalıyız. Bu gece Allah’ın 99 ismini bol bol zikretmeliyiz. Bazı rivayetlere göre bu gecede o yıl içerisinde ölecek kişilerin adı ölüler listesine eklenir. Doğumlar, rızıklar, zenginlikler, fakirlikler de bu gecede defterlere yazılıp görevli meleklere aktarılır. Böyle önemli bir zamanda af konusunda ısrarcı olmak akıllı müminlerin şiarıdır. Resulullah Efendimiz bu gecenin manevî bereketi ve sevaplarıyla ilgili olarak şöyle söylemiştir: “Yüce Allah -rahmetiyle- Şaban ayının on beşinci gecesi dünya semasına tecelli eder. Ve ‘Beni Kelb’ kabilesinin koyunlarının kılları adedince insanı affeder.” (Tirmizi, Savm, 39).
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.