- 598 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
SUÇLU PSİKOLOJİSİ
Yılar önce bir kıssa dinlemiştim.
Bir mahkemede bir dava görülüyor. Uzun çabalar sonucu birkaç kişi arasında suçluyu bulmak mümkün olmuyor. Hakimin canı sıkılıyor ama yapacak bir şey de yok. Duruşmalardın sonunda hakim kararı açıklayacak. Herkes ne olacak diye beklerken hakim yüksek sesle “Suçlu ayağa kalk.” diyor. Bu gürleme zanlılardan birinin istem dişi ayağa kalkmasıyla sonuçlanıyor. İşte suçlu…
Suçluların dikkati çekici davranışlarına sizler de şahit olmuşsunuzdur. Okul yıllarında bir öğretmenin kopya çekeni nasıl bu kadar kolay yakaladığını hep merak etmiştim. Şimdi öğretmenim ve o psikolojiyle garip hareket eden öğrencileri elimle koymuş gibi buluyorum. Bu örnekleri çoğaltmak mümkün, isterseniz bir de günümüzden örnek verelim:
Yer Çorum, şöyle bir çıkıp dolaşayım diyorsunuz, eğer hoşunuza giden bir şeyler bulursanız alacaksınız da. Özellikle ana cadde, yabancı isimlere boğulmuş. Kendi kafanıza göre tercümeler yaparak iniyorsunuz aşağı doğru. Plus, dream land, decodesing world of müzik, fasd food, patisserie, … shoes, spot center, pet shop, showroom, leather&sport wear, collection, f&t fors&time, three&m …
Bu kadar yabancı kelime arasında Türkçeler de var elbette. Yabancı isimleri merak ediyorsunuz. Neden koymuşlar bu isimleri derken dükkanın birine dalıyorsunuz.
“ Arkadaşım senin dükkana verdiğin isimden ben ne sattığını anlayamadım. İçeri girene kadar da anlaşılmıyor. Nedir senin amacın ?” demeye kalmıyor kasada oturan zat bir aslan gibi kükrüyor. Ne geri kafalılığınız kalıyor, ne turizmi baltalamanız. Adamın sizi bir dövmediği kalıyor.
Hani biraz önce demiştim ya, suçluluk psikolojisi diye. O da biliyor Müslüman mahallesinde salyangoz sattığını. Ama ne yapsın ki elinden de bundan başkası gelmiyor. Çünkü ona demişler ki: “eğer yabancı isim koyarsan müşterin çok olur, seçkin kişiler gelir.” Şöyle çevriyi bir baksa Türkçe isimle de çok iyi işler yapanları görecek. Bir şey daha görecek: aslında ismin iş acısından hiçbir katkısı yok. Eğer öyle olsaydı “Divan, şelale, şehir isimlerindeki kurumlar iş yapamazdı.
Kimileri kendisini kandırmayı çok sever, bunu yaparken de başkalarını kandırdıklarını sanırlar. Ne dersiniz kandırabiliyorlar mı?
YORUMLAR
Çok önemli ve bir o kadarda kayda değer bir yazı. Bir kaç kere ben de yazdım bu konuda yazılar. Bir toplumun aynasıdır dil. Bir çok Avrupa ülkesinde bu konuda yasalar var. Öyle ha deyince iş yerinize yabancı isim koyamazsınız, koyarsanız da yüklü miktarda vergi ödetirler size. Bizim de bu konuda acilen yasalar çıkartıp da dilimizi koruma altına almamız gerekir. İngilizler seneler önce İrlandayı hakimiyetleri altına almak istediklerinde ilk önce dillerini bozarak başlamışlar işe İrlanda'nın o zamanlar İngilizce'den çok daha zengin Gaelik denen dilleri var, halkının yüzde yüze yakını biliyordu haliyle bu lisanı. Sonra zorunlu hale getirince İngilizceyi Gaelik dilini bilenlerin oranı hızla azaldı ve unutulmaya yüz tuttu o lisan ve tabi sonrasında İrlandayı sömürgeleştirmek daha da kolaylaştı. Bu örneği niye verdim, uyanalım ki dilimizin güzelliklerini kaybetmeyelim. İki yüz elli üç yüz milyonluk bir Türk Dünyası ve lehçeleri farklı olsa da bu coğrafyada konuşulan bir Türk Dilinden bahsediyoruz. Bir de özellikle genç arkadaşların bu konulara çok önem vermeleri gerekir. Bozulma yeni nesilden başlayıp da devam ederse, bir de onların doğacak çocuklarını düşünün ki durum dahada vahimleşecek, sonrası ise bağımsızlığımızı kaybetmeye kadar gider. Bu kadar açık ve nettir bu durum. İş ailelerden başlıyor, hepimiz çocuklarımıza dikkat edeceğiz, yeri geldi mi uyaracağız, doğrusunu göstereceğiz. Özellikle göz önünde olan insanların ki kimdir bunlar; televizyonlarda program yapanlar, radyo sunucuları, gazete ve dergilerde yazı yazanlar, okullarda ki öğretmenlerimiz, hepimiz dikkat edeceğiz. Yoksa son pişmanlık fayda vermeyecektir. Güzel bir yazı kaleme almışsınız kutlarım yürekten Aytekin Hocam...