Renklerin dili olsa
Renklerin dili olsa da konuşsa kimbilir neler anlatırdı. Onun anlatamadıklarını biz yaşarız. Yaşamak renklerin olgunluğunda bir ressam için, bir fotoğrafçı için, bir çocuk için ne kadar anlamlıdır.
Ressam sabah uyandığında çatılardan duvarlara, duvarlardan gökyüzüne fırça vurgusunda renklerini dağıtır.
Fotoğrafçı uyandığında çatıya vuran güneşin duvara yansımasını yansıyan güneşin bir kadının ellerine dokunuşunu anında belgelemenin sabırsızlığıyla elini makinasına atar.
Çocuk uyandığında perdenin arasından sızan ışığın gözlerini almasına aldırmadan pencereye koşar, karşı çatıdan pır diye uçuşan serçelere içeriden sabah fırınından alınan turuncuya dönmüş mis kokulu ekmek parçalarından koparmak için mutfağa koşar.
Renk sanatın yaşamanın var olmanın gerçeğidir.
Turuncunun bu bakışına siz ne kadar yakınsınız diye sorsam :)
Renklerin dili olsa Yazısına Yorum Yap
"Renklerin dili olsa" başlıklı yazı ile ilgili düşüncelerinizi ve eleştirilerinizi diğer okuyucular ile paylaşın.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.