Özeleştiri
Demin baktım; neredeyse 9 sene olmuş. O zamanlarına dönmek ister misin diye sordum; önce cevap vermedi. Sonra, aynadaki yansıması söze devam etti. Birçok şey geçti başından, zor zamanları hatırlamak istemese de, hatırlattı yanlızlığı. Nedense hep güzel hatıralar içinde kaybolmak istiyordu birdaha çıkış yolunu bulamayana dek ama yakaladı yine yakasından. Çok gerçekti o taştan elleri.
Büyümek değildi içini acıtan yaş almak değildi. Sadece tutkusunu yitiriyordu; kendinden vererek. Aradığı yalnızlık değil kaliteli yalnızlıktı ama hayat onu farklı yerlere sürüklüyordu; daha doğrusu sürüklendiğinin bile farkında değildi. 9 sene mi! Hah, dedi gülümsedi, ne garip ki ilk 4 seneden sonrasını hatırlamıyorum. Şimdi ise tek hatırladığım gözlerinin yeşili, nargilemin dumanı, biraz da benliğimin sesi, onun, yel değirmenlerinde eskitmeyi düşlediği.
Dostlarım dediği başka şehirlerde, yanında olanlar bile aslında uzakta; bırakmışlar kendilerini hayatın akışına. Ama gerçek neydi, güzellik neydi hatırlatmaya kalksan, engizisyon gibi görünürdün parlak fikirlere. Bir telefonun ekranında mı geçmeliydi geride kalanlar, yaşanacaklar? Ama biliyordu ki, bu onun başkasına yaşattıklarının bedeliydi en azından öyle olmasını umuyordu; ancak bu şekilde kaçabilirdi bu beton duvarlardan. Ha bir de, kötü alışkanlıklar edindi, ileride sürmemesini umut etti; umutsuzca.
9 sene önce, yazarak belki ileride ışık tutar dediği amaçsızlık kabusları her gün her gece ensesindeydi. Artık yaşlanıyordu ama asıl yaşlandırkan kendisi değil canından çok dedikleri idi. Yol gösteren ışıkları zayıflıyordu, kendinin parlama vakti ise gelip geçiyordu bile; belki de asıl ürktüğü buydu. Düşmekten korkuyordu; canı acıyacağından değil; hala kaldıracak birine muhtaç olmasından ve muhtaç olduklarının gideceğinden korkuyordu en çok; hazır değildi daha. 9 sene öncesinde olsam, sadece başkalarını uyarırdım kaçınılmazdan, kendimi bırakmışım dedi.
Çok özlüyordu güzellikleri; hiç gelmeyecekmiş gibi. Bağırmak istedi, sustu. Neden yaşıyordu ki hala diye düşünürken; taştan eller, bir sonraki buluşmaya kadar bıraktı yakasını. Doldurmak istedi bardağını, uyuşmak istedi; sabır dedi, sabrı bekledi...
KM
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.