- 580 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Bir Uyanış Alevi
Bu yazıyı dağlarda karın mum gibi eridiği bir günün akşamında yazıyorum. Hayatımın şüphesiz en büyük dönüm noktalarından biri olan seninle bir birliktelik şansı yakaladığım günün akşamında… Karmaşık duygular içerisindeyim keza. Vücudumun her zerresinde duyumsadığım, tarif edilemez bir girdabın içindeyim sanki. Beni yuttukça yutan, derine çektikçe çoğalan bir dürtü var içimde. Ve bunu kontrol edemiyorum. Etmek de istemiyorum açıkçası. Tekdüze geçen bu hayatımda bir alev yandı içimde ve bu defa ben kendimi kaptırmak istiyorum alevlere. Parlaklığı gözümü kamaştırıyor ama olsun gözlerimi kapatmamaya razıyım. Belki yakacak beni ama olsun yanmaya da razıyım. Çünkü biliyorum ki bu yanış bir uyanışın başlangıcı olacak.Bugün bana söylemek istediğin kelimeleri duydum bir başkasından. Belki bir asır unutamayacağım o kelimeleri. Unutamayacağım diyorum ama şu an tek cümlesini bile yazamam buraya. Çünkü benim orada dinlediklerim kelimelerden fazlasıydı. Bir hüzün dinledim orada, bir kaçış vardı o kelimelerde, bir özlem… Ama hepsini gölgeleyen bir korku vardı. Göz kamaştıran ve alabildiğine masumca. Ve ben o kelimelere o kadar yabancı kaldım ki sanki dünyada önemli olan her şey önemini yitirmişti o dakikada. Elbette sevilmek her insanı mutlu eder ama sevdiğin kişi tarafından sevilmemek ve bir dakika öncesine kadar ona kavuşacağını düşünürken, bir anda benden kaçtığını bilmek tarif edilmez bir acıydı. Bu acıyı bana bağışladığın için sana sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Çünkü bir duygu da olsa bana yaşattın. Keşke o sözleri söylerken hissettiğin duyguları anlayabilseydim.Bana karşı neler hissettiğini bilebilseydim. Belirsizlik ne kötü şeymiş, gerçi bilmek acıların anasıdır demiş şükrü Erbaş ama olsun yine de bilmek isterdim. Çünkü dinleyemedim seni, kestirip attım bir şeyleri ve kendime odaklandım sürekli. Seni kazanabilecekken kendi ellerimle kaybetmişim meğerse. Ve geçen zaman, geçen onca zaman… Ne kadar üzülüyorum o zamana şu an, ne kadar özlemişim seni bu süre zarfında bir bilsen . Konuşmanı, sesini, bakışlarını, gülümsemeni… Hepsine o kadar hasret kaldım ki. Bak işte yine kelimeler karışıyor, duygular ise muhalif, gök kurşuni kül bir at gibi gelirdim filizlendiğim yerden. Ne acı şeymiş sevilmemek aslında bu atlatılır ama benden kaçtığını bilmek işte bu kahrediyor beni. Bir çıkar yol yok gözümde belki gemileri yakarım bu gece oysa çağırsaydın beni gemileri yaksalardi güllerle gelirdim sana. Pişmanlıktan doğan kara gölgeler kuşatıyor etrafımı ama artık sığınabileceğim bir alev var içimde. Ve inanıyorum ki bu alev bırakmayacak beni bir daha. Beni kendimden bile koruyacak artık. Sarıp sarmalayacak beni ve esir etmeyecek pişmanlıklara. İçimde yanan alev kamaştırsa da gözlerimi, yaksa da bedenimi sarılmaya devam edeceğim ona. Onu sevecek, sevgisini onun kendisinden bile kıskandıracağım.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.