- 983 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Bir adet meyve veya iki avuç su ile imtihan!
“…Şu ağaca yaklaşmayın sonra zalimlerden olursunuz.” (Bakara 35)
Allah Teâlâ, şeytanı insanla, insanı meyveli ağaçla sınadı. Şeytan, Âdem’in üstünlüğünü reddetti, eşi Havva ile birlikte cennete konulan Âdem çifti ise, yasak meyveyi yeme isteklerini (İnsani zaaf), şeytanın teşviki ve ikna etmesiyle, yediler. Sonuçta, şeytan ve Âdem çifti, Allah Teâlâ’nın emrine karşı geldi ve asi oldu. Fakat Âdem çifti, şeytanı dinlemeleri ve itaatsizlikleri karşısında pişmanlık gösterdi ve tövbe ettiler; Allah Teâlâ da, onların günahını işlenmemiş saydı (Af). Şeytan ise, diretti; Âdem soyunun üstünlüğünü kesin olarak kabul etmeyeceğini bildirdi. Allah Teâlâ, yakını iken, Âdem çiftiyle şeytanı, bulundukları ruhani âlemden çıkarttı. Şeytanı ve soyunu, kendilerinden değersiz gördüğü Âdem soyuyla birlikte yaşamaya mecbur bıraktı. Dünya yaşantısı sona erene kadar insanın şeytanla sınanması sürüp gidecektir.
Allah’ın varlığına inanan her insan, günlük işlerini yaparken, farkında olarak, “Euzübillahimineşşeytanirracim-Bismillahirrahmanirrahim” (Kovulmuş şeytanın şerrinden Rahman ve Rahim olan Allah Teâlâ’ya sığınırım) der, zaaflarını besleyen ortamlardan ve ilgilerden uzak durursa, şeytanların artık o insana vereceği fazla bir zarar söz konusu olmaz.
Akla şöyle bir soru gelebilir: “İnsan bir ağacın meyvesini yiyerek nasıl zalim olabilir?” ya da Bakara 249 da anlatılan, “Talut, askerlerle beraber cihat için ayrılınca: ‘Biliniz ki, Allah sizi bir ırmakla imtihan edecek. Kim ondan içerse benden değildir. Eliyle bir avuç içen müstesna, kim ondan içmezse bendendir’, dedi. İçlerinden pek azı müstesna, hepsi ırmaktan içtiler…” olayında görüldüğü üzere, susuz askerlerin ırmağın suyundan bir avuç yerine iki avuç içmesi onları nasıl zalim kılabilir?
Kur’an-ı Kerim’de, “Yemeyin, içmeyin, koparmayın, yaklaşmayın…” vb. yasaklayıcı emirlerle Allah Teâlâ, insanın kendine karşı samimiyetini, kulluk bilincine sahip olup olmadığını, şeytanı dinleyip dinlemediğini, sınamaktadır. Allah’ın emirlerine uyan insan değerlidir; şeytanı dinleyen, onun kışkırtmalarına uyan insan ise, Allah Teâlâ’yı dinlememekle, değerini azaltmış, nefsine karşı zulüm yapmış olur.
İnsan, şeytanı dinlediği için zalim olur; Allah Teâlâ, bir avuç su içmeyi emreder, şeytan iki avuç su içilmesi için gayret gösterir. Veya Âdem kıssasında olduğu üzere, şeytan, yasak ağaca yaklaşmaları için onların merakını ve arzusunu tahrik eder ve sonuçta onlara yasağı çiğnetir. Çiğnenen her yasak kişiyi zalim pozisyonuna iter.
Eşimiz, çocuğumuz bizden bir şey isteyince yerine getirmeye çalışırız; amirlerimiz bir işi yapmamızı isteyince, o işin zorluğuna kolaylığına bakmaz, en iyi şekilde yapmaya gayret ederiz. Aksi takdirde sorumsuz bir baba, duyarsız bir eş, kötü bir memur olmaktan kurtulamayız. Bir düşünelim; bizim üzerimizde en çok kimin hakkı var; eşimizin, çocuklarımızın, amirlerimizin, arkadaşlarımızın, hısım akrabamızın, konu komşumuzun mu? Yoksa Allah Teâlâ’nın mı?
Sonuç: Öyle ise, Şeytanın, ’Bir avuç daha! Bir avuç daha!’ telkinlerine kanmayıp Allah Teâlâ’nın emir ve yasaklarına uyarak, emir dinler, söz tutar bir Müslüman olduğumuzu göstermeliyiz. Aksi takdirde şeytan, sürekli bize etki eder, hatta bizi o yönetir. Allah’ın emirleri yerine getirilir, yasaklarından kaçınılırsa, sorun yoktur. Aksi söz konusu ise, şeytana memurluk yapıldığı bilinmelidir! Allah Teâlâ’ya karşı, emir ve yasaklarına uymayarak hata yapılırsa bunu şeytanın bir galebesi, kişiye hükmetmesi görüp derhal tövbe etmek gerekir. Bu nedenle eskiler demiş: ‘En büyük keramet, istikamettir!’ İstikamet; ilahi emir ve yasakların insanları dünyadaki sınav soruları olduğunu hatırdan çıkarmadan, Allah Teâlâ’ya karşı bilinçli bir kulluk yaparak, ahirete intikal edebilmektir.
M.Talât Uzunyaylalı
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.