- 1007 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
YEMEK DAVETI
Geçen gün bir arkadaşım beni yemeğe davet etmişti. Oldukça değer verdiğim insanlardan biri olduğu için seve seve davetini kabul ettim. Üstelik pek sık görüşemedigimiz için davetinden çok memnun olmuştum. Bir güzel hazırlanıp beklemeye koyuldum.
Biraz zaman geçti. Kulağım sürekli telefonda şimdi arar diye bekliyordum. Gerçi kesin bir saat söylememiş, tahminen bir saat içinde hazır ol deyince onu bekletmemek adına ben hazırlanmıştım bile. Epeyce zaman geçmesine rağmen ha aradı, ha arayacak. Oysa beklediğim telefon bir türlü gelmek bilmiyordu.
Haliyle kendi kendime senaryolar üretmeye başladım. Şarjı bitmiş olabilir ihtimalini düşünsemde bu fikirden hemen caydim. Zira hiçte mantıklı gelmemişti bu düşüncem. Acaba toplantısı mi uzun sürdü? Tamam da iki kelime mesaj çekemez mi? Gecikeceğini bildirmek için. Toplantıya girerken telefonu yedi emine bırakmıyor ya. Saat 22:00 olmuştu. Açlıktan midem sırtıma yapışmış, elimde telefon evin içinde dolanıp duruyorum. Şimdiye kadar kendim yemek yer, ikinci fasıl acıkma moduna girmiştim bile.
Yahu arkadaş! Bu kadar mı vurdum duymaz olur bir insan? Madem davet ediyorsun kendini ona göre ayarla! Ne hakkın var? Beni aç acına saatlerdir bekletiyorsun! İnsanda bir saygı olur! Her şeyden önce karşında ki bir bayan! Ayıp değil mi? Cahil biri olsa yine bu şekilde davranmaz! Açlıktan Hint fakirlerine döneceğim bu gidişle diye kendi kendime evin içinde söylenip duruyordum.
Daha fazla sabredemeyecektim. Bir anda iyice öfke seline kapılmış aramaya yeltendiysem de fevri davranış frenine basıp durmuştum. Birden aramaktan vazgeçtim. Konu ne olursa olsun ön yargı iyi bir şey değildi. Beklenmedik bir durum söz konusu olamaz mıydı? Kaza var, belâ hastalık, dünyanın binbir türlü hali vardı. Kısa bir mesaj kâfiydi.
" Sanırım beni unuttun."
Anında dönüş yaptı.
" Unutmadım. Şimdi çıkıyorum. Arıyacağım."
-İyi, en azından içimdeki kötü şüphelerden kurtulmuş, rahatlamıştım. Buna rağmen fırçayı hak ediyordu bana göre. Hemde fazlasıyla!
Saat 24:00 ve hem bu saate kadar bekletilmenin stresi, hem de bana yaptığı saygısızlık. Bakalım kendini nasıl aklayacaktı.
Beş dakika sonra arabanın içinde sıralıyordu.
- Toplantı uzun sürdü. Tam çıktım telefon geldi. Bir türlü kapatmak bilmedi.
Mazeretler üstüste.
- O kapatmayınca seni arayıp hadi in aşağı geldim de diyemedim.
- Aşkolsun sana! Tam dört saattir seni bekliyorum. Üstelik beraber yemek yiyeceğiz diye hiç bir şey yemedim.
-Canım arkadaşım bak izah edeceğim bir dinle!
-Neyi izah edeceksin? Söylesene! İzah edilecek bir yanı var mı? Akşam sekizde hazır ol dedin! Bak saate bir bak! bak!
-Ama sen beni konuşturmuyorsun ki!
-Nerde yemek yiyelim?
-Aa tabi çok iştah kaldı da? Önce bir kendini affettir. Bi gönlümü al! Özür dile de hatanı kabul ettiğini anlıyayım.
-Hadi yapma! özür dilerim haklısın ama gerçekten toplantı uzun sürdü.
-Ben toplantına bir şey demiyorum. En azından gecikeceğini bildirme nezaketinde bulunabilirdin!
-Ben sana aynı şeyi yapsam ki: Sen beni dört saat beklemezdin!
-Özür dilerim, özür özür.
-Hadi asma suratını, hadi gül biraz, gülmek sana çok yakışıyor.
-Bir daha böyle bir şey asla olmaz sana söz veriyorum.
-Söz mü? Söz ama bak!
-Zatende ben bu kadar saat bir daha beklemem ve hiç boşuna arama gelmemde!
-Söz canım benim söz, ben seni üzer miyim? Sen benim için çok değer verdiğim arkadaşlarım içinde ilk sıralardasın.
-Sende öylesin fakat!
-Gerçekten üzgünüm sana mahçup oldum. Söz veriyorum. Bir daha olmaz.
-Peki tamam o zaman. Anlaştık...
Biraz sinirden biraz onun olayı toparlama çabasından güldüm.
- Deli dedim. Açlıktan öldüm. Bak dedim saat kaç?
Yemek yemedin mi?
- Yemeğe gideceğiz diye bekledim.
-Ahh canım, kıyamam sana. Nereye gidelim?
-Ne bilim bu saatte neresi açık? Derken benim sinirler çoktan uçup gitmiş, onun neşeli ve güler yüzünü görünce aslında hem acligimi unutmuş hemde keyfimde yerine gelmişti üstelik.
Çekirge meydanında 24: saat açık olan yerler vardı. Temiz ve nezih bir yerdi.
Arabayı oraya doğru yönlendirirken, radyonun sesini biraz yükseltti. İkimiz bir ağızdan şarkıya eşlik ediyorduk.
"Fikrimin ince gülü gönlümün şen bülbülü...
Fatma Çiçek BURSA
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.