Dosta Mektuplar- I
Geçmişinde yaşadıkların, ölmüş tavuğun başına gelmeyecek kadar kötü ve berbat olabilir. Bu kadar şeyden sonra hayatını bu şekilde durgun ve neşeyle sürdürebilmen senin zengin ruh halinden yansıyan başka bir güzelliktir. Seni bir kere daha sevgiyle andım. Sana dua ettim. Bundan sonra işlerin yoluna girsin, sadece kendi mutluluğunu düşünen, sadece huzuru kendi içinde bulan, artık geçmişin izinden sıyrılıp, sadece güzel şeyleri yaşayan ve mutlulukla yaşlanan bir hayatın olur umarım.
Unutma ki her acının içinde doğan yeni bir mutluluk vardır. Dertler olsun ki, yaşama bağlanmak için amaçların olsun. Doğanın içinde bir yerin olsun, ruhunda mevsimler değişsin. Her mevsim güzeldir, yenilenir doğa tıpkı eskiyen bedenimizin ruhuna mesajı gibi. İlk önce sen mutlu ol, çünkü sen mutlu değilsen başkasını muştu edemezsin. Sen yaşamadıysan okunmayan kitap dolu kütüphaneleri anlatma etrafına. Yoksa iki gün sonra terk edilen olursun, üzülürsün…
Senin gülmeni ve huzurlu olmanı en çok isteyen, sana yakınlık derecesinde her zaman yanında olan, içini dökebileceğin, her şeyini güvenip paylaşabileceğin ender dostlarından biri olacağım, en azından bunu geçmişinde hayallerinde kalan kırıntılardan biliyorsun. Sana zarar vermek değil, aksine mutlu olmanı dileyen ve gerçekten samimi olarak paylaşan, hala içinde kalmış bir parçanım. Umudunum…
Dünya çelişki üzerine kurulmuş. Ne kadar acı yaşarsa yaşasın insan, yeni acılara hayır demeyecek kadar çelişki dolu ve yeni umutlarla yaşar. Eğer hiç bir sorunumuz olmasaydı, herhalde ´niçin bu dünyada yaşıyoruz ki´ derdik. Hep rahatlık batar bu yüzden. Bu yüzden ne geçmiş ne de geleceğimi düşünüyorum. Sadece şu yaşadığım anı yaşamaya gayret ediyorum. Sahiplenmek yerine, yaşadığım her şeye lüks katacak ve heyecan verecek her şeyi özelleştirerek yaşıyorum. Daha doğrusu yaşamaya gayret ediyorum. Lütfen elinden geldiğince, kendin için ve şu anı yaşa. İçinden bana gelmek geçiyorsa, başını omzuma koyup ağlamak istiyorsan yarına erteleme. Ya yarın yoksa? Sende biliyorsun ki, seni anlayabilecek, senin duygularını sömürmeyecek ve sadece sen olduğun için seninle paylaşabilecek en doğru adresim sana. Aynı kültürün içinden geçmiş, istekleri ve hevesleri, kültürü, anlayışı aynı süzgeçten elenmiş aynı dünyanın iki kişisiyiz. Her şekildeki içten paylaşımımız bize mutluluktan başka bir şey veremez ikimize, dünyanın neresinde olursak olalım.
Lütfen yazışma teklifimi yabana atma, fırsatın ve zamanın olduğu en acil bir zamanında dahi yazmak için gel. Konuşalım. Paylaşalım. Birlikte gülelim ve ağlayalım. Dudaklarımız konuşsun, ruhumuz dinlensin ve huzurla kalalım!
Senin uzun zamandır yaşamadığın mutluluğun varlığını sana anlatmama müsaade et olur mu? O kadar özledim ki seni, hayallerimde yaşayan seni ve o kadar istiyorum ki görmeyi de seni. Neredeyse onca yıldır sabırla beklenen ve hala beklediğim güzel ve muhteşem bir konumun var ruhumda, bedenimde ve senin kişiliğini saran ruhunun içinde.
Lütfen tebessüm et ve her şeyi yapabileceğin ölçülerde bırak. Zorlama. Maddesel her şeyi aşmak kolay ama insan ruhen yıprandı mı, sağlığın bozuldu mu, geri dönüşü olmayan mutsuzluklar insanın kapısını çalar. Önce sağlık sonra maddesellik tama mı? Şunu kesinlikle bilmelisin ki, her zaman yanındayım! Kalbindeyim. Hissettiğin an, çağırdığın an hemen geleceğim. Tahmin ettiğinden daha da yakınındayım. Yeter ki gözlerini kapat ve beni düşün. Bir fırsatını bul bana gel. Ya da ben sana. Dokunmak hissetmektir, tokalaşalım… Nice dokunmalar vardır, pişman ettirir yaşandığı için. Beden sadece yaşadığımız dünyaya has bir iletişim ve ölümlü. Gerçek dokunuş ruha değdiği zaman cennetim dedirten hissediştir.
Sessizim, yalnızım, fırtınalar esiyor yüreğimde ağlarım...
Beden ölüyor, güzellik ölüyor, alışkanlıklar ölüyor, neler ölüyor...
Ömrüm özgürlük emsali, avcı ateşi, dillenen kahrı, yanardağlarımla patlarım
Anılar ölüyor, dostlar ölüyor, ailem ölüyor, gurbet ölüyor, kefenler soluyor!
Ben yokum, anlatan yansıtan biçimlendiren paletin solgun renginden kaçıyorum
Dört duvar acı bombalıyor, özlemler yalnızlığımdan korkuyor neler yoruyor
Ağlıyorum... Mendil teselli ediyor!
Ağlıyorum... Yağmur kıskanıyor!
Ağlıyorum... Amazon taşırıyor!
Ağlıyorum... Sevgisizlik sarsıyor!
Ağlıyorum...
Ve sadece sen varsan aynamda yansıyor gülüşüm…
Saffet Kuramaz