- 581 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Mum Alevi
Eğer şu gençlik hayatımı bir cümle ile özetlemem gerekirse bu “Ben hep bir başka ışık bulunana kadarım.” olurdu. Evet. Benim hep, her daim, istisnasız, elbette ki, varoluşsal olarak, belki de yaradılış sebebim -ki bunu bilemem- bir başka ışık bulunana kadarki durak olmaktı. Bu olmaktı. Kendilerince -kendilerince kısmının altını çizmek isterim- ‘güneş’lerini arayan insanların, arayışlarında içlerini döktükleri ve çaresizliklerini sundukları mum aleviydim. Aleviydim karanlığın bağrındaki kimsesizliğin. Eteklerdeki öteberi taşlarının bırakıldığı yerdim. Aracıydım. Arada kalandım. Arada seçim yapılandım. Ben görülmeyendim. Ben duyulmayandım. Ben iteklenendim. Ben dinlenmeyendim. Ben nerede bensem oradan uzaktım. Ben ben olalı hiç bu kadar önemsenmemiştim ama ilk fırsatta, ilk nefeste, ilk ışıkta, muma ihtiyaç kalmadı. Önemsenmenin hiçbir anlamı kalmamıştı. Önemsenmek son bulandı.
Çekmecedeki mumdum. Sadece elektrikler kesildiğinde sarılınan. İçinizi ısıtmaya yetmedim. İçinizi hiç sevmedim.