- 1014 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
İnsan artık Allah'ın 'Halifesi' değil!
“Hatırla ki Rabbin meleklere: ‘Ben, yeryüzünde bir halife yaratacağım…’ dedi.” (Bakara 30)
Halife; Allah Teâlâ’nın, bizzat şekillendirdiği, eğittiği, yetiştirdiği, eşsiz ve benzersiz varlık olan insandır. Allah Teâlâ insanı yeryüzünde kendine halife yaptı. İnsana hükmetme yeteneği ve güç verdi. Her iki âlemin birinci sınıf varlığı olarak insana takdir ettiği kadar özel bilgi yükledi.
فَإِذَا سَوَّيْتُهُ وَنَفَخْتُ فِيهِ مِن رُّوحِي فَقَعُوا لَهُ سَاجِدِينَ “Fe-iżâ sevveytuhu venefaḣtu fîhi min rûhî feka’û lehu sâcidîn.” “İnsanın yaratılışını tamamlayıp içine ruhumdan üfürdüğüm zaman, derhal ona secdeye kapanın!” (Saad 72) ayetinde ifade edildiği üzere, insandaki hayatın kaynağı, Allah Teâlâ’ya ait özel bir cevher olan, ruhtur. Ruhun şümulü çok geniştir; gaybı muhit olduğu düşünülebilir. Melek, şeytan ve cin gibi diğer varlıklara insana verilen ruh, verilmedi. Bu nedenle de insanın üstünlüğünü kabul etmeleri anlamında, meleklerden, Âdem’e secde etmeleri istendi. Bu özel ilgi sonucu insan, varlık âleminde Allah Teâlâ’nın vekili, hükümdarı, görevlisi sıfatını aldı. Benzetme yerinde ise, Allah Teâlâ’ya ait ruhla, insan, varlık âleminin başbakanı sıfatını kazandı.
Potansiyel olarak her insan Halifelik cevherini ruhunda taşır. Meşru işlerine, farkında olarak, besmele okuyarak başlayanlar, halife olduklarını hissederler. Bir eyleme yönelinildiğinde, ‘Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla’, deyince, bu farkındalık, insana Allah Teâlâ’nın Halifesi olduğunu hatırlatır. Allah inancıyla hareket etmeyen diğer insanlar bu bilinçteki insanın tırnağı etmezler.
Peygamberler, Allah Teâlâ’nın doğrudan görevlendirdiği Halifeleridir. Mürşitler, ilim ve amel sahibi âlimler, Allah yolunda yürümek koşuluyla, iş güçle meşgul olanlar, Allah Teâlâ’yı temsil noktasında, Halife’dir. “Kendinizi ve ailenizi cehennem ateşinden koruyun…” (Tahrim 6) ayeti nazil olunca Peygamberimiz (sav), “Hepiniz çobansınız ve hepiniz elinizin altındakilerden sorumlusunuz” buyurdu. Her anne baba çocuğuna, amir memuruna, patron işçisine, öğretmen öğrencisine, arkadaş diğer arkadaşına, Allah Teâlâ’ya kulluğu öğretip Kur’an-ı Kerim’deki koşullara uygun hareket ederlerse, her biri kendi muhitinde Allah’ın Halifesi sıfatını alır. O muhitte rıza, hayr ve huzur teşekkül eder.
Sonuç: Çağımız insanı asi bir veliaht gibi, bağlı olduğu padişaha isyan ederek, kendi dünya hükümetini kurdu. (Küresel Kapitalizm) Tabiatı ve uzayı ele geçirdiğinden, her şeye hükmettiğinden söz eder hâle geldi. İnsanın genleriyle uğraşılıyor, gıdaların genetiği değiştiriliyor. Adeta, hâl diliyle, gerçi alenen de söyleniyor ya, ‘Ben kimsenin temsilcisi değilim; bizzat yöneticiyim, otorite, güç, bende. Ne istersem onu yaparım. Kimse bana engel olamaz!’ deniliyor. Tarihsel olarak biliyoruz ki, insan, Allah’ın Halifesi olduğu bilincini her yitirdiğinde ödediği fatura ağır olmuştur. Medeniyetler ve kavimler tarihi bunu gösterir. Bugün Halifesiz kalan yeryüzü ve onun içindekiler gittikçe değerini yitirmektedir.
M. Tâlat Uzunyaylalı