- 1306 Okunma
- 11 Yorum
- 1 Beğeni
KIRMIZI KAZAK
Benim yazmamı şiir yazacak kadar yürekten isteyen sevenlerim olduğu sürece;
“Vay efendim sorunlarım var. Yazamıyorum.”Demeyi kendime yakıştıramadım.
Bana güç verdiniz. Moral verdiniz.
HEPİNİZİ… HEPİNİZİ… SEVİYORUM.
SAYGILARIMLA…
////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////
Yanımıza gelir, bir sandalye çeker, sessizce otururdu. Biz anılarımızı paylaşır, güncel konuları konuşur bazen de fıkralar anlatır güler eğlenirdik. O hiç söze karışmaz, biz kahkahalarla güldüğümüzde bile sadece tebessüm ederdi.
Asker babasıydı Mehmet. Tek evladı, oğlu uzman çavuştu. Hakkâri’de görevliydi. Her zaman kör bir kurşunun hedefindeydi. Oğlundan kaynaklanan bir hakkı kullanmak için kendisine ORDUEVLERİNE GİRİŞ kartı verilmişti.
Aracının kapısında YÜK VE EŞYA TAŞINIR yazan eski bir kamyoneti vardı.Onunla fazla iş yaptığı da söylenemezdi. Ne kazanabilirse kazanır, sonra Orduevine uğrar, yanımıza gelir, bizleri dinlerdi.
Bir gün:
“Mehmet akşama kadar çalışıp yoruluyorsun. Ne zaman buraya gelsem seni görüyorum. Evine gidip dinlensene. Sakın yanlış anlama bizler kadar burada olmak seninde hakkın.”Demiştim.
“Ağabey sizler benden büyüksünüz. Ama sizleri görünce oğlumu görmüş kadar seviniyor mutlu oluyorum.” Demişti.
Zamanla sevdik Mehmet’i. Efendi, saygılı biriydi.
Bazen çay, kahveden başka şeyler de içtiğimiz olur, O na da ısmarlardık. Borçlu kalmak istemez bir yolunu bulup karşılık vermek istese de kabul etmezdik.
Cömertti de. Gelirine bakmaksızın ikram etmeyi de seviyordu Mehmet.
Başka şehirlerde olan çocuklarım yaş günümde birbirlerinden habersiz kazak göndermişlerdi bana.Ancak; gelen kazakların ikisi de aynı. İkisi de sevdiğim renkten kırmızı.
O kazaklardan birini giyip gitmiştim Orduevine. Mehmet’in imrenerek baktığını fark ettim.Üzerimde ki kazağı çok beğenmişti. Bende aynısından bir tane daha vardı. Birini gururunu kırmadan ona vermeliydim.
Ama nasıl?
Günlerce düşündüm. Sonunda bir yolunu buldum.
Gittim Orduevine. Mehmet oradaydı yine. Her zamanki gibi konuşulanları dinliyordu. Oturdum aralarına. Hoş beşten sonra Mehmet’e dönerek:
“Nasıl ama benim kazak?” Dedim.
Arkadaşlar çok ta anlam veremeden bazıları da ayıplarcasına bana baktılar. Aldırış etmedim. Devam ettim.
“Bak. Bak yakasının içine bak.”
Baktı.Etiketteki bilinen markayı gördü.
“Belli zaten ağabey mal kendini gösteriyor.”
Ayağa kalktım.
Önce montumu, peşinden kazağı çıkarmaya koyuldum.
Atletle kalacağımı sananların şaşkın ve tedirgin bakışları arasında çıkarttığım kazağı kabul etmek istemese de Mehmet’e verdim. Mehmet"in ve orada ki arkadaşların bakışları şimdi hayrete dönüşmüştü.
Aynı kazaktan bir tane daha vardı üzerimde. Buraya gelmeden önce iki kazağı üst üste giymiştim.
Uzun bir sessizlikten sonra sohbet yeniden başladı.
Ben o gün çok mutlu olmama rağmen hala bir kuşku var içimde.
Acaba Mehmet’de mutlu olmuş muydu? Yoksa ayıp mı etmiştim?
Ne dersiniz?
YORUMLAR
Çok ince çok naif bir insansınız Hocam.
Bence de mutlu olmuştur Mehmet Ağabey. :)
Bedri Tokul
"Çoktandır yoksun" diyeceğim.
Biliyorum:
"Hayat gailesi abi" diyeceksin.
Bazen bende de öyle oluyor.
Yaşamak zor zeneat..
Selamlarımla...
Ayşegül AKDAĞ BARUTÇU
Hayırlı Cumalar
Resimdeki kazak PRADA ve fiyatı 1,260 $ Can Dost. Hani hediye etmek istersen gariban ayağına yatan arkadaşlara :) Selamlar..
Bedri Tokul
Ekrandan çıkara bilir misin bilmiyorum.
O da senin sorunun!!!
Selamlarımla DOST....
Suat Zobu
Hadi görüşürüz sağol..
( ohh be )
Bedri Tokul
Teşekkür ederim koca yürekli sultan.
Sevgilerimle...
Öncelikle oldukça uzun bir aradan sonra seni yine buralarda gördüğüm için çok mutlu olduğumu belirterek başlayayım. Hoş geldin değerli abim.
Bence Mehmet mutlu olmuştur.
Yıllar önce ben değil ama bir öğretmen arkadaşım benzer bir olay yaşadı.
Sandıklı gibi kışı oldukça sert bir memlekette son dersten çıkmış artık evlerimize gidiyorduk. O gün de lapa lapa kar yağıyordu. İsmail Bey arkadaşım yeni bir mont almıştı kendisine. Tam arabasına binmek üzereyken bir öğrenci '' ne güzel montunuz var hocam. Güle güle giyin'' dedi.İsmail bey çocuğa baktı. O karın altında üzerinde ceketten başka bir şey yoktu. Çocuğa '' Çok beğendiysen senin olsun '' dedi. Çocuk şaşırdı önce. İsmail Bey hiç tereddüt etmeden montu çıkardı çocuğun omuzlarına koydu. Gördüğüm ve hissettiğim kadarıyla çocuk çok mutlu olmuştu. Eminim ki Mehmet de mutlu olmuştur. Çünkü senin bir kazağın daha vardı. İsmail beyin ise sıcacık bir arabası vardı. Yani onlar da üşümeyeceklerdi.
Selam ve sevgilerimle.
Bedri Tokul
"Kemiyet mi önemlidir, keyfiyet mi?"
Benim ki de o işte...
İkram zevki çok güzel bir duygu.
Allah yaşayamayanlara da versin.
Selamlarımla Hocam.
Bedri Tokul
İki siyaha gerek yok. Çık gel istediğin mağazadan beğendiğin siyah
senin canım kardeşim benim. Lafı mı olur.
Hasretle öperim gözlerinden.
Bedri Tokul
Yorumunuzla mutlu ettiniz beni.
Selam ve Saygılarımla.
işte benim kocaman yürekli gönlü güzel eniştem....tabiiki mutlu olmuştur.sag olunuz.böyle yeryüzünde gönlü güzel insanlar oldukca yaşlı ve güzel dünyamız dönmeye devam edecektir....iyiki vasınız.iyiki ısparta mızdasınız.ve hoş geldiniz ..selam .dualarımla
Bedri Tokul
Selam ve Sevgiyle...
Öncelikle geçmiş olsun değerli hocam.
Uzun zamandır yoktunuz, özel sebepleriniz varmış..
Hoş geldiniz ve hoşluk getirdiniz.
Bence çok mutlu olmuştur. Tebrikler ve saygılarımla .
Bedri Tokul
Aşık Veysel'in dediği gibi:
"Gidiyoruz gündüz gece"
Ama bazen de tökezleyip düştüğümüz oluyor.
Bir yerlerimiz kanasa da yine ayağa kalkıyoruz.
Hayat bu.
Her şey için çok teşekkür ederim.
Sağ olun.
Vayy Koca Yürekli Can Dost.. Vay gönül dostu..
Biz birini sevip saygı duyuyorsak boşuna değilmiş demek ki.
İyi varsın..
Hep yaz lütfen. Bizleri kırmadığın için teşekkürler CAN DOST..
Selam ve saygı gönderiyorum Ankara'dan KOCAMAN..
Bedri Tokul
Sevdiklerinin bin katı sevenlerin olsun.
Sen de insanların en hasısın.
Ben de senin gibi bir dostum olduğu için mutluyum.
Gururluyum.
(Kazağın hayırlı olsun)