- 680 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Aşık Veysel Ve Nesimi'yi Anma Toplantısı
Kıbrıs Sosyal Bilimler Üniversitesi (KISBÜ) “Doğumunun 125. Yılında Âşık Veysel Şatıroğlu ve Doğumunun 650. Yılında İmadeddin Nesimi’yi Anma Toplantısı” Etkinliği düzenledi.
Etkinliğe Lefkoşa TC Büyük Elçisi Ali Murat Başçeri, KISBÜ Rektörü Prof Dr Mustafa Tümer, TÜRKSOY Genel Sekreteri Düsen Kaseinov, YDP Genel Başkanı Prof Dr Erhan Arıklı ve Öğrenciler katıldılar.
Türksoy Genel Sekreteri Düsen Kaseinov yaptığı açılış konuşmasında Katılımcılara teşekkür ederek Türk Dünyasının iki büyük ozanını tanıtmak ve anmak için burada olduklarını belirterek TÜRKSOY’un misyonundan söz etti. “Türksoy’un Türk Kültürünü Dünyaya tanıtmaya çalışan bir oluşum olduğunu” söyledi. “Türksoy’un Türk Dünyasına açılan bir pencere olduğunu” belirtti.
Rektör Prof Dr Mustafa Tümer, yaptığı konuşmada “Kıbrıs’ın Anadolu’nun bir parçası olduğunun bugün bir kez daha kanıtlandığını” söyledi. “Geçmişi hatırlatmak ve iki büyük değerimizi anmak amacıyla bu sempozyumu düzenlemiş bulunuyoruz. Bütün katılımcılara teşekkür ediyorum.” dedi.
TC Büyük Elçisi Ali Murat Başçeri yaptığı konuşmada: “TÜRKSOY’un KKTC’nin Türk Dünyası ile kucaklaşması için yaptığı çalışmaları takdirle karşılıyorum” dedi.
Büykelçi Başçeri “Sanatçılarımızın Allah’ın lütfuna erişmiş kişiler olmaları lazımdır ki böylesine güzel sözler, böylesine güzel şiirler yazabiliyorlar. Bizler de büyük bir keyifle bu şiirleri okuyoruz, dinliyoruz. Bu tür faaliyetleri memnuniyetle karşılıyoruz. Her türlü yardıma ve katkıya hazırız. Türksoy’a katkılarından dolayı teşekkür ediyorum” dedi.
Sempozyuma davetli olarak Âşık Veysel’in torunu Gündiz Şatıroğlu da katıldı. Gündiz Şatıroğlu “Ben, torun olarak buradayım. Dedemi kaybettiğimde çok küçüktüm. Hatırlamıyorum. Onunla anlatılanlar kadar tanışıyorum.
Babam, dedemden sürekli söz ederdi. Hafta sonları kulağını teybe dayar, onun şiirlerini, türkülerini dinlerdi. Babam, hem bir aşığa hayrandı, hem de baba özlemi çekerdi.
Dedem, Esma’nın kaçacağını anlamıştı. Bunu biliyordu sanki. Onun bir başkasına aşık olduğunu sezmişti. Ama O da Esma’ya aşıktı. Bu nedenle onun mağdur olmasını istemiyordu. Ona yardım etmek istiyordu.
Bir gün köy bakkalının önünde arkadaşlarıyla otururken Esma gelmiş. Dedemi gören Esma bakkala girmemiş. Dedem, bakkala, “İyisinden ver” demiş. Oradakiler şaşırmış. Sormuşlar: “Ey Aşık, Esma’nın geldiğini nereden anladın?” O da “Kokusundan” diye cevap vermiş. Bu aşk değil midir diye soruyor Şatıroğlu.
Aşık Veysel son günlerinde ailesine vasiyet etmiş: “Ben öldükten sonra beni 1 gün daha misafir edin.” demiş. Bu vasiyeti yerine getirilmiş. Öldükten bir gün sonra gömülmüş. Gelen eş, dost, Aşık Veysel ile son kez görüşüp helalleşmiş.
“Dedem, bir kutup yıldızı gibiydi. Yönümüzü bulmamızı sağlıyor” dedi.
Konuşmacılardan Prof Dr Umay Günay “Aşık Veysel’i yetiştiren Türk Kültürüdür. Ozanlar, kamlar, toplumu yönlendiren kişilerdir. Bunlar, hem lider, hem şair, hem yön gösterici özellikler taşırlar. Aşık Veysel de bu özellikleri gösteren biridir. Aşık Veysel’in döneminde saz edebiyatı geleneği devam ediyor.
Sivrialan gibi fakir bir köyden, fakir, yoksul biri çıkıyor. Hem çok dengeli, hem ruhsal ve zihinsel olarak çok zengin olan, zirveye oturan bir sanatçı çıkıyor. Türkiye, çok yoksul yıllarında böyle sanatçılar yetiştirmiştir. Aşık Veysel, Aşık edebiyatının son temsilcisidir. Aynı zamanda 3. Kültür Dairesinin ilk temsilcisidir. Bugün popçular, rockçular hep onun türkülerini söylemektedirler. Barış Manço gibi sanatçılar bu alanda gelişmiştir.” dedi.
Azerbaycanlı Prof Dr İlgar İzamverdiyev konuşmasında “Anadolu Kültürü deyince akla ilk gelen Aşık Veysel, Aşık Veysel denilince de akla ilk gelen Anadolu Kültürü gelmektedir. Aşık Veysel, saz-söz geleneğini en iyi şekilde öğrenerek onu geleceğe taşıyan sanatçı olmuştur. Onun sazı, sözü Türkiye sınırlarını aşmış Avrupa ve Amerika’ya ulaşmıştır. Ben, Kominist Rusyası’nda dahi onun kasetlerini, şiirlerini dinlemişimdir, görmüşümdür. O, Anadolu Kültürünün simgesidir. Dede Korkut ruhunu yaşatmaktadır” dedi.
Azerbaycanlı Şair Dede Şemşir ile olan benzer yönlerini de dile getirdi. “Bunlar hiç tanışmamışlar, birbirlerini görmemişler ama aynı duyguları dile getirmişlerdir. Aynı dili kullanarak, aynı gönüllere hitap etmişlerdir.” dedi.
Son konuşmacı Akademisyen Oğuzhan Aydın da konuşmasında “Anadolu’da Aşık olarak kimi biliyorsunuz diye sorulduğunda alacağınız ilk cevap Aşık Veysel olacaktır. Herkes Aşık Veysel adını verir. Aşıklık bir ünvandır. Bu ünvanlar bazen ismin önüne geçer. Aşık Veysel için de bu böyle olmuştur. Aşıklık ünvanı ile tüm Türklerin gönlünde yer etmiştir.”dedi.
Azerbaycanlı Şair Nesimi’nin sanatı ve şiirleri de sempozyumda anlatıldı. Şiirlerinden örnekler sunuldu.
Sempozyum sonunda Türkiye’den gelen ozanlar, sazları eşliğinde türküler okudular. Tüm izleyenlerin büyük beğenisini aldılar.
KISBÜ yine adına ve şanına yaraşır bir sempozyuma daha imza atmış oldu. Düzenleyenleri kutluyoruz.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.