- 810 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BENİ BUL ANNE
Gün ağardığında odasına çekilmişti küçük çocuk.Ahşaptan yapılma yatağına çekildi,dizlerini karnına çekerek başını iki elinin arasına aldı.Sanki korktuğu birşey vardı.Tamamen kapatmıştı sanki kendini hayata.Bir süre sonra kapısı çalındı.Cevap gelmeyince babaannesi kapıyı aralayarak kafasını uzattı."Alicann hadi oğlum yemeğe."
Çocuğun hiç iştahı yoktu."Aç değilim babaanne" diye cevap verdi. Babaannesi dayanamadı odaya girdi.Çocuğun başını dizlerine aldı.Başak sarısı gibi dökülen saçlarını avuçlarının arasında okşamaya başladı.Bir yandan da nasihat veriyordu boncuk mavisi gözlerine bakarak "Bak oğlum o günden sonra neredeyse hiçbir şey yemiyorsun.Çok zayıfladın.Annen kadar olamasam da senin kendine gelebilmen için elimden geleni yapıyorum.Hadi şimdi beni üzme de yemeğimizi yiyelim.Baban sofrada bizi bekler. " Çocuk saçlarının okşanmasında anne şefkatini hissetmiş olacak ki biraz olsun rahatlamış bir şekilde sofraya oturdu.Babası sofrada baş köşeye oturmuş, kaşları bir şekilde ’nerde kaldınız’ der gibi bakıyordu.Tabağını annesine uzattı.Annesi bir tas çorba koydu oğlunun ve torununun tabağına.Sonra kendi tabağına da koydu.Hep birikte yemek yiyorlardı.Kimseden çıt çıkmıyordu.Tıpkı ölüm sessizliği çökmüş gibi..Çocuk kaşıkla oynarken babaannesinin ve babasının tabağının bittiğini gördü.Babası kızmasın diye hızlanmaya başladı.Amma velakin babasının tabağındaki ana yemekte bitmişti.Babası sofradan kalkarken "Eline sağlık ana" dedi.Çocuğa bakarken de kaşlarını çatıp " fazla oyalanmayın sizde" diyip odasına çekildi.Babaannesi kendi yemeğini bırakıp hemen çocuğun kaşığını aldı elinden. "Aç bakayım oğlum ağzını,çabucak yiyelim hadi" çocuk hızlı hızlı çorbasını bitirdi, daha da hiçbir şey yiyemeden odasına çekildi.
Babaanne, yarım kalmış yemeği ile sofrayı toplarken,bir yandan da kara kara düşünüyordu.
Yaşlı başıyla hem oğluna hem torununa bakıyordu,üstelik yaşından dolayı artık eskisi gibi ev işleri ile gerektiği gibi ilgilenemiyordu,ama canını en çok sıkan torununun psikolojisiydi.Böyle giderse elden ayaktan düşecekti.O zaman ne olacaktı?Oğlu da inşaat işinde çalışıyordu.Hiç olmazsa okullar tatildeydi ve en azından torunum derslerinden geri kalmıyor diye düşündü.Zaten geçen sene annesinin ölümünden sonra pekiyi olan dersleri biranda zayıflamıştı,içine kapanık biri oluvermişti.Kimseyle konuşmuyor,kimseyle oyun oynamıyordu.
Sabah oldu,gün aydınlandı.Küçük bir kasabada oturuyorlardı.Baba sabahın erken saatlerinde işe gitti.Çocuk daha uyuyordu.Biraz daha uyusun diye ses etmedi.Günlük işlerini yapıp kanepeye biraz uzandı.Yaşlılık ve yorgunluğun etkisiyle de hemen uyuyuverdi. 4 saatlik bir uykunun ardından yavaş yavaş uyanıverdi ve saate bakar bakmaz aklına hemen torunu geldi."Hay Allah nasıl da uyumuşum ben böyle,saat 2 oldu çocuk ne yaptı bu zamana kadar?" diye telaşlı telaşlı içinden geçirirken hışımla çocuğun odasına daldı.Baktı ki çocuk hala yatakta.Kıpırdamadan uyuyor.Hemen bileğini eline aldı.Nabzına baktı.Nabız alamadı.O panikle hemen bağırmaya başladı."Yetişin komşularr!, boncuğuma bişey olmuş uyanmıyo,nabzı atmıyo!
Komşular hemen koştura koştura geldiler.112 den ambulansı aradılar.Babasına da haber verdiler.
Komşusu Hatice Hanım, yatağın altına baktı ki ne görsün.Boş bir ilaç şişesi.Komodinin üstünde ise bir günlük.Hemen günlüğü açtı ve okudu.Şöyle yazıyordu."Canım annem,sensiz geçirdiğim bir günü daha yaşamaya halim yok.Babaannem benim için herşey yapıyor,ama senin gibi olmuyor,babam ise işinde gücünde ve sinirli.Biliyorum o da çok üzülüyor hatta beni çok seviyor ama yine de senin sevgini şefkatini çok arıyorum anne.Neden beni bırakıp gittin?Seni sevdiğimi unuttun mu, sana ihtiyacım olduğunu hiç mi aklına getirmedin de beni bıraktın gittin?Söylesene anne?Derin sessizlik beni çıldırtıyor.Sen benim yanıma gelemiyorsan ben senin yanına gelirim o halde..
Komşu Hatice Hanım,gözlerinden yaşlar gelerek çocuğun babaannesine Ayşe anne, biliyorum bunu kaldırmak çok zor ama boncuğun senin ilacını içmiş dedi..
Bu yaşta, bu durumu, bu yürek nasıl kaldırsın?
Bu arada ambulans gelmişti,çocuğu hemen ambulansa aldılar,yanına babaanesi Ayşe anneyi de aldılar.Bir yandan çocuğa müdahale ederken bir yandan da tansiyonu düşen Ayşe anneye müdahele ettiler.Babası da kaldırıldığı şehir hastanesine gelecekti.
Çocuğu hastaneye yetiştirip hemen yoğun bakım odasına aldılar.Odanın kapısında babaannesi bekliyordu.Oğlu Kemal koşarak hastaneye geldi,odanın kapısında annesini gördü.Annesi ağlayarak oğlum, dedi..Oğlu ise eliyle annesinin dudaklarını kapatarak sarıldı annesine.Erkekler ağlamaz diye yetiştirdiği oğlu ile birlikte ağlıyordu.
Yanlarına oğlu ile ilgilenen doktor geldi.Çocuk ağır ilaç içmiş, durumu hakkında bilgi verebilmemiz için tetkikler yapmamız lazım şimdilik bir şey söylemek için erken,ama siz herşeye hazırlıklı olun diyerek ayrıldı.
Hastane odasında yatan sarı saçlı,boncuk gözlü Alican gözlerini yavaş yavaş açtı.Gözlerini kapıya çevirdi.Babası çok kızmış olacaktı.Babama babaanneme ne diyeceğim onlar çok üzdüm diye düşünürken bi de ne görsün.Beyazlar içinde sarı saçları beline kadar uzanan bir kadın."Annem mi o?" dye uzuun uzun bakarken, o güldüğünde yanağında beliren gamzesinden annesini tanıdı.Yüzüne bakarak gülüyordu."Anne ölmemişsin sen,yaşıyorsun.Nereye gittin bu zamana kadar seni çok özledim anne" diyerek yanına gitti.Annesi de oğlunu öperek canım oğlum hiç ben seni biryere bırakıp gider miyim aslında ben hep seninleyim,gel bak ben seni nereye götüreceğim" diyerek elinden tutup odadan çıkardı çocuğu.Çocuk odanın kapısında bekleyen babaannesini ve babasını gördü.Babaannesi üzüntüden bitap düşmüştü.Babasının da ağlamaktan gözleri kızarmıştı.İlk defa babasını böyle görmüştü.Annesi öldüğünde bile bu kadar ağlamamıştı.Annesi Alican’ı odadan çıkardığında hiç kimse onları görmemişti.Alican şaşkınlık içinde annesinin elini tutmuş onun gittiği yere gidiyordu...Devamı yorumlardan sonra gelecek.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.