- 651 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Sırlı işler
Yaşlı kadın bakkal dükkânına girdi. “Kolay gelsin Orhan oğlum,” deyip kahvaltılık tezgâhının önünde durdu. Türlü peynir, zeytin, reçel, sucuk… Etiketleri tek tek okudu. Orhan kasadan kalkıp tezgâhın arkasına geçti. Kadın yağlı peynir kalıbını işaret etti. “Yarım kilo tart bakalım.” Orhan’ın kadını sevdiği yüzünde ki gülümsemeden anlaşılıyordu. Kestiği parçayı tartıp dikkatle ince naylona sardı; kese kâğıdına yerleştirdi. Peyniri kadına verip masaya geçti. Kadın manto cebinden küçük siyah bir kese çıkardı. Parmaklarının arasında yoklarken bozuklar şıngırdadı. Mahcup “Oğlum veresiye yazalım.” Orhan çekmeceden siyah bir defter alıp açtı. Kadın sayfalara utanarak baktı. Birikmiş borcunu hesaplamaya çalışıyor, yazıları okuyamıyordu. Orhan kaydı tamamlayıp defteri kaparken, kadın “Deyi ver bakayım ne kadar olmuş borcumuz. Salih amcana söyleyeyim de maaşta ödesin.”
Dükkânın karşısında iki sarhoş duvara yaslanmış ellerinde şişeler… Kilolu olan şişesini dükkâna doğrultarak “Bak bak, ihtiyarı karşısına dikmiş kim bilir neler söylüyor!” Diğeri şişesinden bir fırt çekip ağzını sildi. “Defterden kurtulmak lazım.”
Orhan başını duvar tarafından çevirip defteri açtı. Üstünkörü baktı. “Salih amca geldiğinde konuşuruz. Hesapla uğraştırma annem beni.” Defteri çekmeceye koydu. Kadının yüreğine su serpilmiş mutluluğu gözlerinden okunuyordu. “Allah bereket versin.” Yavaş kısa adımlarla dükkândan çıktı. Orhan kadının arkasından bakarken dükkânın önünden kasası patates, soğan yüklü kamyonet geçip az ileride durdu. Orhan aceleyle ayaklanıp dükkândan fırladı. Şoför inmiş bakınıyordu. Orhan ıslık çaldı. Şoför kamyonetin arkasına geçti. Orhan yetişti. Beraber kapağı indirirlerken…
Kilolu, sızmış arkadaşını kolundan sarstı. “Kalk kalk! Defteri uçuralım.” Kilolu ayaklandı. Diğeri gerinirken karnına gelen tekmeyle fırladı.
Hızla yolu geçerlerken Orhan’dan gözlerini ayırmıyorlardı. Dükkâna daldılar. Kilolu, masayı ararken diğeri raftan iki şarap kaptı. Kilolu, çekmeceyi açınca ağzı kulaklarına vardı. Arkadaşına fısıldadı. “Gel gel! Buldum.” Diğeri masaya yanaştı. Kilolu, defteri açmış, gözleri aşağı yukarı mekik dokuyor, dudakları kıpırdıyordu. Her sayfayı çevirdiğinde şaşkınlık içinde göz bebekleri biraz daha büyüdü. Arkadaşı korkuyla “Alıp çıkalım!” “Yanlış defter.” Arkadaşı kapağa dikkatle bakıp heceleyerek “Ve-re-si-ye def-te-ri.” Kilolu, defteri tekrar hızla kontrol etti. “Hepsi şiir!” Arkadaşı şişeleri verip defteri aldı. “Vallahi şiir. Billahi şiir.” Birini seçti. “Girerken selam verdiniz, giderken dua ettiniz,” diye mırıldanıp okumakta zorlanırken, kilolu, arkadaşının arkasında Orhan’ı fark etmiş, toparlandı. Arkadaşını dürttü. “İki dakika dur hele okuyacağım şimdi. Çivi yazısı, çivi. Offf!” Kilolu, gözüyle arkasını işaret edince anladı. Usulca defteri masaya bırakıp elini cebine attı. Bir avuç bozukluk çıkardı. Orhan almak istemeyince ısrar ettiler. Orhan kollarına girip kapıya kadar eşlik etti. “Sanma ki görünen anladığınla sınırlı,” diye şiire devam ederken telaşla yolu geçiyorlardı.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.