- 757 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
KALEM SENİN ELİNDE...
Yazmak yaşamı ciddiye almaktır bir nevi iç dünyasında insanın...
İç dünyasıyla bütünleşerek dış dünyaya kapılarını kapatmasıdır kimi zaman. Yağmur yağarken cama vuran damlalar misali taşıdıkların yazdırır sana sayfalarca. İçindeki yangını atacak, sığınacak tek liman bazen kontrol kaleminde saklıdır kontrolü sende olan. Ağlarsın, yazarsın kimse duymaz mı çığlıklarını şu dünyada. İnsan her daim bir şeyler öğrenme çabasında . Yazarak yaşarken...
Mutsuzluğa rest çekmek ister gibi yazar, yazar dediğin. Yazdıkça umuda olan ümidi gelir işler içine sanki. Bir yazar sürekli mutsuz, sıkıntılı hayatını mı anlatır eserinde? Yoksa her türlü derdi, sıkıntısı , sevinci, aşkı , inancı vs...paylaşmak için mi yazar? Ya da yağan yağmurlar misali dertler gelince üst üste kaçacak liman olarak mı görür kalemi, kağıdı... Her şeyi, herkesi sineye çekerek hayatı sorgularken yaşadıklarını, kime ve neye göre konumlandırır dünyasını?
Her nefes alışverişinde işlerken oksijen damarlarına daralır bazen çünkü içine biriktirdikleri cümleler artık roman olup sığmaz hücrelerine, seller misali taşar gözlerinden damla damla... Yağmur damlaları gibi, her şeyi dener kendine zarar vermeyi düşünür ama vazgeçer, isyan etmek ister ama yapamaz. Sonra durur ve düşünür kim için ve ne için savaştığını, bu zamana kadar mücadele edip bir anda kendinden, hayattan vazgeçebileceği ne olabilir ki diye? Sorgular, yazar, yerlere göklere sığdıramaz yaşadıklarını, unutmaya çalışır o da olmaz. Peki unutmak çare midir? Ders çıkarmak tecrübe deyip geçmek daha mı zordur yaşarken? Kelebeğin ömrü gibi olmalı aslında hayatın... Bir günlük ömrü var diye düşünülüyor aslında değil , tırtıl olarak kozasından çıkıyor yeniden doğuyor aslında... Uğruna savaştıkları bir hayat varken onların bile bizim neden olmasın ki?
KONTROL SENDE ASLINDA... KALEM SENİN ELİNDE...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.