- 585 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Kar Beyazı Düşler 15
"Dünya denilen sahne iki perdeliktir
Gel ve git; gerisi yaşanan gündeliktir "
Etrafı taş duvarla çevrili tek katlı ahşap ev babadan kalmaydı.Oymalı kapı ve pencereleriyle çok hoş bir görünüme sahipti. Evin bahçesini süsleyen kasımpatılar,menekşeler ve güllerdi. O kadar güzel kokardı ki o bahçe,konu komşu imrenirlerdi. Sabahları kalkıp dedesinin yaptığı demir çemberi o bahçede çevirmek zevk verirdi. Hele hele de dedesinin verdiği harçlıkla, bakkal Niyazi’ye gidip bir gün leblebi tozu ,diğer gün horoz şekeri almak arnavut kaldırımlı sokakta seke seke eve gelmek ahh ah...
Hiç unutmadığı anlardan birisiydi o gün...Yine leblebi tozu yemiş ve ağzının kenarları halka halka olmuştu. Dedesi çeşmeden su içirmese nerdeyse boğulacaktı...öksürdü öksürdü...Sonra dedesi kendisini kucağına aldığı gibi dibeğin kenarında bulunan iskemleye oturarak tatlı tatlı nasihatta bulunmuştu.
-Bak Selim, leblebi tozunu böyle gelişi güzel yeme olur mu? Ha artık sen kocaman adam oldun.Namaza alışma vaktin geldi. Bundan sonra sana abdest almasını ve namaz kılmasını öğreteceğim. Nur yüzlü,beyaz sakallı otoriter dedesini ve o günü hiç unutamıyordu...
Sabahın ilk ışıklarıyla kalktı. Ezanı Muhammedi’ye okunuyordu.Tam o anda "Essalutuhayrunminnevm" diyordu yanık sesli müezzin.Namaz uykudan hayırlıydı. Öyle ki güne cemaatle kılınan sabah namazıyla başlamak ayrı bir güzellik ve naiflik katardı ruhuna. Namazını eda etmenin mütmainliği ruhunu iyice yumuşatmış ulvi bir havaya sokmuştu. Bu ruhani hava içinde biraz da Kur’anı Kerim okuyayım dedi kendi kendine ...Babası da öyle yapardı. Küçüklüğünde sabah namazlarına babasıyla beraber kalkmaya özen gösterirdi. Babası kaldırmadığı zaman ağlar ve onu da kaldırması için yalvarırdı. Güne bu dinginlik içinde başlayan aile fertleri gün içinde diğer vakit namazlarını cami de eda etmeye dikkat ederlerdi. Bu yaşantı biçimi ata erkil aile içerisinde yaşandığı için evin büyük babası oğul ve torun üçlüsü içerisinde göre gelmiş ve öylede süre gidiyordu.
Bu haleti ruhiye içerisinde yetişmiş olmanın faydalarını çok görmüştü Selim. Çalıştığı Kurumda Yönetici olmuş,amirlerine ve mahiyetinde ki memurlarına en küçük yalan ve yanlışı olmamıştı.En büyük eksikliği kimseye hayır demesini bilemedi.Bu yüzden arkadaşlarının bir kaçına kefil olmuş onlar ödemeyince zor duruma düşmüştü.Bunları atlatmanın arefesi’nde bir gündü.En yakın arkadaşı hatta dostum dediği Hamit son derece perişan ve bitik durumda yanına geldi.
-Amirim
-Buyur Hamit bey
-Çok kötü durumdayım...
-Belli yüzünde ki ifadeden...hayırdır
-Sorma amirim, farklı bankalardan çektiğim,konut,araba ve ihtiyaç kredilerini artık ödeyemiyorum...Maaşıma haciz gelirse ne olacağını siz takdir edersiniz...
-İyi de Hamit, ben ne yapabilirim...
Ayağa kalkıp bir hamlede Selim’in ellerine kapanan ve hıçkırıklarla ağlayan Hamit ,
-Ne olur amirim beni bu bataklıktan kurtarın.../
...
-Çocuklar, kalkın hadi...Saat sekiz oldu...Pikniğe gideceğiz...hadi hadi...
-Babaaaa biraz daha uyuyalım,dedi kızı, oğlunun sesi Banyodan geldi.
-Baba ben kalktım,elimi yüzümü yıkadım..
-Aferin oğluma
-Kızım hadi kalk sende elini yüzünü yıka...
-Hanım her şey hazır mı ? Arabanın bagajına yerleştireyim...
-Evet Bey dedi hanımı..
On dört yıllık evliliklerinde birbirlerini kırdıkları çok nadir olmuştu...Asaletli bir ailenin kızıydı Zeynep. Kocasını seviyor ve eşine sadık bir hanımdı...Oğulları Enes ve Kızı Hümeyra’yı yetiştirirken çok titiz davranır,her haliyle onlara örnek olmaya çalışırdı…/
…
-Baba pişti mi köfteler...
-Evet kızım hem de nar gibi...geliyor hoop
-Hanım salata hazır değil mi?
-Evet hazır bey…semaveri de yaktım…
-Teşekkür ederim
Karşıdan güneş gözlüklü,beyaz takım elbiseli iki adam geldi...Selim Bey siz misiniz?
-Evet bir şey mi oldu ?
-Gıravvv gıravvv
-İkisi kafasına,üçü göğsüne isabet etmişti kurşunların...
Kanlar içinde yatıyordu Selim...hanımı ve çocukları şoktaydı.../
…
Ne oldu lan bitirdiniz mi o şerefsizin işini?
-Evet abi hem de tereyağından kıl çeker gibi iki kurşun kafasına üç kurşun göğsüne sıktım. Mefta oldu mefta
Haah hahh aa diye pis pis güldü.. Oturduğu siyah deri kaplı koltuğundan...
-Ben sana demiştim Selim Efendi...Ya o ihale benim olur ya da sen mefta olursun...Demek Kara Sait’e verirsin ihaleyi aldın mı? haaahhahaa …/
…
-Ne olur doktor bey yalvarıyorum yardım edin diye bağırdı Zeynep
-Selim ne olur uyan, bizi sensiz bırakm ne olursun…
Ağlayacak takati kalmamıştı Zeynebin hastane koridorunda dizketi üstüne çökmüş ve söyleniyordu;
-Senden ne istediler,kimdi onlar?
-Selim zor bela cevap veriyordu…Sa-sa-san-dık
-Seliiiiiiiiiiiiiiimmmmm/
…
Aradan bir ay geçmişti… Zeynep’in ağlamaktan şişmiş gözleri…Yüzlerinden düşen bin parça olmuş,dokunsan fırtına koparacak Enes ve Hümeyra…Ne olup bitmişti…bilen yok…kimseler bir şey anlatmıyordu…/
…
Ulan salakoğlu salaklar hani Selim’i öldürmüştünüz…
Adam çatır çatır ihale pazarlıyor…
-Patron Vallaha tarif ettiğin evden itibaren takip ettik…Manolya Sokak, Sardunya Apt.No:7 Beyaz taksi…
-Allah’ın geri zekalısı dedi patron olan…
-Sardunya sokak,Manolya apt.olacaktı…Siz kimi öldürdünüz ?,hangi garibin canına kıydınız ? salaklaarrrr
-Çabuk gidin o aileyi bulun kan parasını verin ,nereye ne borcu varsa temizleyin gelin…
-tamam patron…/
…
Sevgili Eşim ve Çocuklarım,
Siz bu mektubu okuduğunuzda muhtemelen ben aranızda olamayacağım…
Beni şimdiden affedin olur mu?
Hayatta iki şeyi beceremedim…birincisi nefsime ikincisi benden bir şey isteyenlere hayır diyemedim…O yüzden çok sıkıntılar çektim…Geceler uyku uyumadım…Sizlere çektiklerimi anlatıp üzmek istemedim…Arkadaşlarıma kefil oldum…Borçlarını ödemediler… benim boynuma kaldı…Hadi onların miktarları azdı…Lakin son darbeyi Hamit vurdu…Dostum,arkadaşım dediğim Hamit…ona da kızmıyorum belki iyi niyetliydi ama …
Mektubu okurken zeynep’in gözyaşları yağmur gibi sağanak sağanak yanaklarına yağıyordu…
Bu borç boyumu aştı…İcradan memurlar aradılar…Kurumdan müfettişler geldi…Soruşturma başlattılar…verdiğimiz krediye attığım imza üç trilyonluk dosyaymış…Hamit hem beni kefil etmiş hem de boşluktan yararlanıp kefalet yazısına çok benzeyen kredi evrağını da imzalatmış…Kredi batmış…İntihar etmeyi çok planladım…Lakin bir müslüman’ın intihar etmesi ebedi hayatını karartması demek..
Gece gündüz Allah’a yalvarıyorum…Ya benim canımı al yada beni bu dardan kurtar…
Zeynep,beni affet ne olur…Çocuklarıma iyi bak
Selim
-Selim duan kabul olmuş…ancak ya ben...
Kapının zili acı acı çalıyordu…Yaşlı gözlerle kapıya doğru ilerledi Zeynep…
-Buyrun
Gelenler yine tanıdık olmayan takım elbiseli iki kişiydi.
-Siz, Selim Bey’in eşi olmalısınız.
-Evet ama siz kimsiniz?…
-Biz YAKAR holding sahibi Mesut YAKAR’ın avukatlarıyız…içeri girebilir miyiz?…
-Buyrun
Bakın hanımefendi…eşiniz kaza sonucu öldürüldü…Çok kötü bir tesadüf …ne diyelim kader…
-Nasıl olur?Kim yaptı bunu ?
-Hanımefendi,bakın olan olmuş… Eşinize ait tüm borçlar ödendi…kefil olduğu krediler temizlendi…En son karıştırıldığı soruşturmada haklı olduğu ortaya çıktı…Hamit hapse girdi…hesabınıza yüklü miktarda para yatırıldı...Çocuklarınızın eğitimleri ...Vakfınca karşılanacaktır.
Ahhh dedi Zeynep…Ahh Selim sen zaten “ Ben bu dünyanın insanı değilim derdin”…gerçektende öyle…seni ve olanları anlamakta zorluk çekiyorum.
Allah’ım nedir bu imtihan?…
Devamı var
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.