- 847 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Masum Bir Aile Babasının Yürek Sızısı
Anadolunun , geleneklerine bağlı, biraz mutaassıp yörelerinde eskiden çoğunlukla aracı, görücü usulü evlenmeler olurdu. Tesadüfler ve kader hayatlara yön verirdi.Yine böyle bir hayat hikayesi bu. Yaşın geçiyor oğlum hadi evlen artık diye teşviklerle, 30 una merdiven dayamış, dürüst, onurlu, saygılı, eğitimli,değerli bir gençin evlilik öyküsü de de böyle başlamış... Bir kere gördüğü biri ile Nişan yüzükleri takılıvermiş.. derken düğün hazırlıkları, doğuda görev yapan kızımızın tayin olabilmesi için acele Nikah.. ve ne olduğunu anlamadan evlenivermişler. Birbirlerini kabullenip anlaşmışlar. uzun yıllar evliliklerinde hiçbir sorun olmadan devam etmiş..O küçük çevrelerde sorun çıkaracak bir ortam da pek yokmuş demekki.. çocukları olmuş, onların mutluluğu da eklenmiş aileye, derken çocuklar büyümüş , daha iyi eğitim alsınlar diye, büyük şehirlere gelmeyi düşünmüşler.. bu da güzel. ama büyük yerlerin sorunlarının da büyük olacağını düşünememişler... Dürüst aile Babamız, emekli olana kadar, çok sevdiği işinden ayrılmak istememiş, sık sık ailesini görmeye gelmiş, çocukları ile ilgilenmiş.. aile bağlarını koparmamış. Ancak, çok güvendiği eşi, çevre değişikliğinden biraz olumsuz etkilenmiş.. Hani derler ya, Kabak Çiçeği gibi açıldı diye...yeni bir çevre, komşular ve Cafe arkadaşları, dostlarla geziler derken ev işlerini unutur olmuş. çocuklarını ihmal eder olmuş.. Eşini bile eskisi kadar özlemez olmuş.. Masum baba durumdan memnun olmasa da çocuklarına aşırı sevgi ve ilgisi olduğundan. aileyi kutsal bir yapı olarak gördüğünden, eşine saygısından yoluna aynı sadakat ve sevgiyle devam etmiş.. Zaman zaman uygun bulmadığı davranışlarını görse de eşini kırmamaya gayret etmiş.. derken bir gün evlerinde, eşi mutfakta iken,, eşinin telefonu masada açık kalmış, ve kötü tesadüf bu ya, olmaması gereken bir mesaj.... Güvendiği eşine bir başka seveninden gelen, uygunsuz mesaj... Adam deliye dönmüş.. bu nasıl olur, neden, sorular beyninde çarpışdıkça yüreği yanmış.. Kendini gözden geçirmiş.. bir hata mı yaptım, yok. ihmal etmedim, sevgi ve ilgimi azaltmadım, evime aileme herşeyi verebilmek için çalıştım. Evimi aldım. yazlık aldım. Araba aldım.. Çocuklara iyi bir eğitim sağladım.. Uzakta çalışıyor olmam mı etkiledi diye düşünmüş.. , Ailesine daha fazla zaman ayırmak için çok sevdiği işinden ayrılıp, zaaten emeklilik için gereken zamanı da dolmuş olduğundan, hemen emeklilik talebini ileten Dilekçesini vermiş. ve görevinden ayrılıp evine dönmüş. Bir süre hiçbir iş yapmayıp evi ile ilgilenmiş. ve tabii en önemli sorun olarak gördüğü eşim beni aldatmış mi sorusuna cevap bulmak için araştırma yapmaya başlamış.. Eşinin telefon konuşmalarını mesajlarını kontrol etmiş. Kuşkuları daha da artmış. Çünki olması gerekenden çok daha fazla konuşma tesbit etmiş. Eşi ile bu konuları konuşmak istemiş ama hanımefendi her defasında, sen yanlış düşünüyorsun, sadece dostca masum iyi niyetli arkadaş konuşmaları. kötü bir niyet yok. Ben kötü birşey yapmadım..demekte ısrar etmiş. . Uykusuz geçen geceler sonunda,Cesaretini toplayıp olayla ilgili kişiyle konuşmaya karar vermiş. O beyefendi de aynı şekilde, biz kötü birşey yapmadık, sadece dostca arkadaşca konuşduk.gibi şeylerle ikna etmeye çalışmış.. Kuşkularını beyninden silemeyen koca dostlarıyla paylaşmış acısını, arkadaşı Psikolog önermiş. Peki demiş, belki çare olur uykusuz gecelerime diye Psikologa gitmiş. ama nafile. Bu da bir çözüm getirememiş yüreğindeki yangına... hatta öyle çaresiz kalmışki.. İntihar etmeyi düşünmüş.. yakın arkadaşları fark edip engel olmuşlar.. Uykusuz geceleri devam etmiş. Sonunda birgün eşiyle konuşup yollarını ayırmaya karar vermiş .,ama eşi ,- kesinlikle ben boşanmayı düşünemem, ben senden memnunum, yuvamızı bozmayalım yine eski mutlu günlerimize dönelim, Kuşkularını at kafandan. mutlu huzurlu yaşayalım demekte ısrar etmiş.. Ama ne mümkün..? Adam çıkmaz sokakta, çocuklarım aile ortamında mutlu büyüsünler anasız veya babasız olmasınlar diye düşünüp evden ayrılamamış.. ama kuşkularını silip atamadığı için de eşine eski sevgisini gösterip elini tutamamış.. aynı evde iki yabancı gibi yaşamak.. ne kadar zor ve ne kadar anlamsız diye düşünse de.. çıkıp gitmeye, kendine yeni bir hayat kurmaya da gönlü razı olmamış....Nereye kadar dayanır bilinmez. Yüreğinde sızı, beyninde kuşku ve bir yanda çok sevdiği Evlatları.. ? Sizce ne yapmalı ?