- 2777 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
"Karımı Koyup Satmak Zorundayım"
Merhaba kuzen,
geçen gün gazete okuyorum bir baktım pazarda pazarcılarla sebze fiyatlarındaki artış üzerine söyleşi yapılmış bir de fotoğrafını çekmişler ama patates tezgâhının ardında elleri ceplerinde omuzlarını çaresizce kaldırmış pazarcı ki pazarcının gözleri de kapalı çıkmış ama yazı daha fecaat,
cümle şöyle “ karımı koyup satmak zorundayım ben” !
Nasıl yani, ne demek bu?
Karısını neden satmak zorundaymış, yok, yahu mantıksızlık var, dur, şu yazıya bir bakayım dedim,
az çok tahmin ettiğim olay gene karşıma çıktı.
Yok,
gariban pazarcının ahlâka mugayir bir şey dediği yok. Adam, gayet net derdini ifade etmiş ve başka çarem yok, malın satış fiyatına kâr ekleyip, satmak zorunda olduğunu söylemiş. Gel gör ki; çok eğitimli gazete çalışanları, şapka kullanmadığı için “kârımı” koyup satmak zorundayım, diyen adamın sözünü sanki ahlaksızca bir söz söylemiş gibi “karımı koyup satmak zorundayım” şekline baskıya sokunca anlamı da değişmiş! Yahu bende biliyorum neyin ne olduğunu ancak resmi de ekledim bakarsın.
Yazıyı okumayan herkes adamın muhabbet tellalı olduğunu sanması işten bile değil. Olur mu, olur...
Şimdi “ama kuzen şapka kaldırılmıştı”dediğini duyar gibiyim. Hayır, kuzen, yanlış o bilgi, dur oturdum araştırdım ve bence ciddi sıkıntı olduğunu düşündüğüm için de önce seninle paylaşmak istedim bu bilgileri.
Önce bu düzeltme ya da şapka işaretine bir bakalım. Ardından da Türk Dil Kurumu bu kullanımdan kaldırma konusuna ne demiş ona bakarız.
1. Düzeltme işareti Türkçe olmayan kelimelerde kullanılan bir işarettir. Bu işaret hem uzatma hem de inceltme görevinde kullanılır. İnceltme görevi sadece “g, k, l” ünsüzleri için; uzatma görevi de “a, i ve u” ünsüzleri için söz konusudur.
a. İnceltme görevi
– Bazı yabancı kelimelerde –Türkçede kalın ünlülerle birlikte kullanılmayan– ince ünsüzler (g, k, l) vardır. Bu ünsüzlerin ince olduğunu, yani ince okunmaları gerektiğini kendilerinden hemen sonra gelen kalın ünlülerin (a, u) üzerine düzeltme işareti koyarak anlarız. Bu ünsüzlerin ince okunmasının gereği asıllarının öyle oluşu; amacı da yanlış anlam çıkarılmasını engellemektir:
Örnek: dergâh, gâvur, ordugâh, tezgâh, yadigâr, rüzgâr, yegâne, bekâr, dükkân, hikâye, kâfir, kâğıt, kâr, kâtip, mekân, mahkûm, mezkûr, sükûn, sükût, ahlâk, evlât, felâket, hâlâ, hilâl, ilâç, ilân, ilâve, iflâs, ihtilâl, istiklâl, kelâm, lâkin, lâle, lâzım, mahlâs, selâm, sülâle, telâş, villâ, vilâyet, billûr, üslûp, velût…
– Batı dillerinden alınan kelimelerde de durum böyledir.
Örnek: plâj, plân, plâk, klâsik, lâhana, lâik (a kısa okunur) , lâmba, Lâtin, melânkoli, reklâm…
Ses yansımalı kelimeler için de aynı kural geçerlidir.
Örnek: lâklâk, lâpa lâpa, lâp lâp, lâkırdı, lâppadak…
NOT: Eğer bu kelimelerden bazılarında düzeltme işareti kullanılmazsa aynı harflerle yazılan başka kelimelerle karıştırılabilir ve yanlış anlamalara yol açılabilir ki bu kelimelerin anlamları çok farklıdır:
Örnek: Hâlâ ile hala / Kâr ile kar…
b. Uzatma görevi
– Türkçede uzun ünlü yoktur. Arapça ve farsçadan alınan ve uzun ünlü barındıran kelimelerde uzun ünlünün üstüne gerektiğinde düzeltme işareti konur.
Düzeltme işaretinin üç türlü uzatma görevi vardır:
Birincisi: Düzeltme işaretinin bu görevi uzun ünlüleri göstererek yine aynı harflerle yazılan kelimelerin birbirinden ayırt edilmelerini sağlamaktır. Eğer bu kelimelerde düzeltme işareti kullanılmazsa aynı harflerle yazılan başka kelimelerle karıştırılabilir ve yanlış anlamalara yol açılabilir ki bu kelimelerin anlamları çok farklıdır. Zaten bu kelimelerin hepsinin aynı harflerle, hem kısa hem de uzun ünlülerle yazılan şekilleri vardır:
Âdet: gelenek, alışkanlık adet: sayı
Yâr: sevgili yar: uçurum
Âlem: dünya, evren alem: bayrak
Şûra: danışma kurulu şura: şu yer
Hâlâ: şimdi hala: babanın kız kardeşi
Örnekler: “âciz, âdem, âdet, âkit, âlâ, âlem, âli, âlim, âmâ, âmin, âşık, âyan, bâtın, dâhi, dâhil, dâr, fâni, hâdis, hâk, hâkim, hâl, hâlâ, hâsıl, hâşâ, hayâ, mâni, nâkil, nâr, nâzım, rahîm, sâdır, sâri, şâhıs, sûra, tâbi, vâkıf, vâris, vâsi, yâd, yâr”
NOT: “katil” (öldürme) ve “katil” (öldüren) kelimeleri aynı şekilde yazıldıkları ve birbirine karıştırılma ihtimali olduğu hâlde, öldüren anlamındaki “katil” kelimesindeki uzun a, düzeltme işareti olmadan kullanılır. Bunun sebebi, düzeltme işareti kullanıldığında “k”nin ince (ke) telâffuz edilebileceği endişesidir. Aynı endişe gasıp, kaide, kail, kadir, kelimeleri için de geçerlidir. Bu kelimelerin hangi anlamda kullanıldığı, telâffuzdan ve cümlenin anlamından çıkarılabilir.
İkincisi: Arapça kelimeleri sıfat yapan ve yine Arapça bir ek olan nispet “i”sini belirtme hâl ekinden ve iyelik ekinden ayırt etmek için bu “i”nin üzerine konur. Bu harfin üzerinde kullanılmasının gereği aslının öyle oluşu; amacı da yanlış anlam çıkarılmasını engellemektir:
Örnek: Abbasî, adlî, anî, adî, ailevî, an’anevî, askerî, bedenî, dünyevî, cevabî, edebî, ebedî, fizikî, garbî, hakikî, ırkî, ilmî, irsî, kalbî, mahallî, nebatî, örfî, ruhî, sun’î, şarkî, tarihî, ulvî, ümmî, vasatî, yabanî, zihnî…
– Söyleyişte kısa olan nispet “i”lerine düzeltme işareti konmaz. Çünkü bunlardaki “i”ler çekim ekiyle karıştırılmaz.
Örnek: çengi, çini, tiryaki, zenci, Kutsi, Necmi, Ruhi…
– Bazı Türkçe kelimelerde de nispet “i”si bulunabilir. Bu kelimelerde ikinci heceler de uzun okunur.
Örnek: altunî, bayatî, gümüşî, kurşunî…
– Türkü, varsağı, Hüsnü, Lütfü, kırmızı gibi kelimelerde nispet “i”si ünlü uyumlarına uymuştur. Ayrıca nispet “i”si alan kelimelere ek getirildiğinde düzeltme işareti olduğu gibi kalır.
Örnek: ciddîleşmek, resmîlik, millîlik, mahallîleşme…
– Eğer bu kelimelerdeki nispet “i”lerinin üzerine düzeltme işareti konmazsa belirtme hâl ekiyle veya iyelik ekiyle karıştırılabilir:
Örnek: (Türk) askeri, askeri gördüm,askerî elbise
(Türk) tarihi, tarihi bilirim, tarihî eserler
(onun) zihni zihni geliştirir zihnî meseleler
Üçüncüsü: Aynı harflerle yazılan, fakat hem farklı dillerden olan hem de işlevleri ve okunuşları farklı olan “bi“leri ayırt etmek için kullanılır. Farsça olan ve yokluk anlamı veren “bî” ön ekinde kullanılır; bu ön ekin “ile” anlamı veren Arapça “bi” ön ekinden ayırt edilmesi sağlanır:
Örnek: bîçare, bîvefa, bîtaraf;
bihakkın, bizatihi, bilumum…
(*_*)
Şapka işareti kalktı mı? TDK Başkanı açıkladı
Türk Dil Kurumu Başkanı , zaman zaman Türkçe’de şapka işaretinin kalktığı söylentileri çıktığını, bunların doğru olmadığını söyledi.
Türk Dil Kurumu (TDK) Başkanı Prof. Dr. Mustafa Sinan Kaçalin, Türkçe’de zaman zaman şapka işaretinin kalktığı söylentilerinin ortaya atıldığını belirterek, "Şapka işareti hiçbir zaman kalkmadı." dedi.
AA’nın haberine göre; Kaçalin, 1940’lı yıllardan beri Türkçede yer alan şapka işaretinin kullanımının kalktığı yönündeki söylemlerin gerçekçi olmadığını dile getirdi.
Şapka işaretinin kullanılmaya devam ettiğini ve imlada bulunmasından yana olduklarını ifade eden Kaçalin, şöyle konuştu:
"Şapka işaretimiz var. Bunun gibi zaman zaman bizim adımıza ’sosyal otlangaç, gök götürü konuksal avrat’ gibi kelimeler de TDK adına uyduruluyor. Bu konular TDK’ya sorulur öğrenilir.. Şapka işaretinin kalması da bunun gibi. Şapka işaretinin kalktığı gibi bir şey yok. Bize sorarlar biz cevabını veririz. Kurum adına halüsinasyon görmeye gerek yok. Şapka işareti hiç bir zaman kalkmadı. Kalkabilir, Türkiye’de harfler kalktı. Şapka da kalkar ama bence kalkması doğru değil. Anlama problemi doğar. Fransızca’da da şapka işareti var."
"HABER MERKEZLERİNDE ÇALIŞANLAR KULLANMIYOR"
Kaçalin, haber merkezlerinde çalışanların şapka işareti gerektiren kelimeleri yazarken bir harf için iki tuşa basmaları gerektiğini, bunun yapılmaması nedeniyle şapka işaretinin kullanımdan kalktığı gibi bir algının ortaya çıktığını dile getirdi.
Bu tür ciddiyetsizliklerin "Türkçenin katledilmesine" neden olduğunu öne süren Kaçalin,"Bu ciddiyetsizlik, öbür ciddiye alınan işler kadar ciddiye alındığında çözüm olur. İş laçka, yetki yok, ciddiyet yok. Sonra da diyorlar ki ’Ne olacak dilimizin hali’." ifadelerini kullandı.
Türkçeyi yanlış kullananların iki dil bilenler ve Türkçeyi bilmeyenler olduğunu aktaran Kaçalin, kitaplar yazılsa, emirler yayınlansa veya programlar yapılsa bile hatalı kullanım bulunduğu sürece Türkçenin düzelemeyeceğini sözlerine ekledi.
Kaynak : TimeTurk 24 Nisan 2016
www.timeturk.com/sapka-isareti-kalkti-mi-tdk-baskani-acikladi/
(*_*)
gramer abladan alıntıladığım bir bölümü de ekledim
“Bence bu tartışmaya fonetik ekseninde yaklaşmak bir açılım sağlayabilir. Harflerin okunuşlarını örneğin İngilizceyle karşılaştırarak düşünelim. “A” yazdığımızda Türkçede (ve örneğin Fransızcada) “a” olarak okuyoruz, ancak İngilizcede “ey” olarak okuyoruz. Peki, “E” harfine gelelim. İngilizce alfabeyi sayarken açık bir “i” şeklinde okuduğumuz bu harf, yine örneğin Fransızcada dört farklı şekilde yazılabiliyor ve hepsinde kelimenin okunuşunu değiştiriyor: é (ince e), è (açık e), ê (bir başka açık e) ve aksan eklenmemiş haliyle sadece “e”.
Sevgili okuyucularım, Fransızca, Almanca veya İspanyolcada yadırgamadığımız bu aksan işaretleri, dilin Latin alfabesi içinde kalarak yazıya geçirilmesindeki inceliklerdir. Başka bir deyişle, dili dil yapan inceliklerdendir. Konuştuğumuz dili bir alfabe aracılığıyla yazıya geçirirken nüansları da içermek, konuştuğumuz dile en yakın şekilde ifade etmek isteriz. Türkçedeki ç, ğ, ı, ö, ş, ü gibi harflerin yüklendikleri işlev de budur. Şapka kullanmama kararı bana Türkçe karakterlerin de gereksiz bulunabileceğini düşündürüyor. Hatta bu düşünceyi biraz ileri götürürsem, “Sonuçta nasıl okuyacağımı biliyorum” diyorsanız ve bu cümleyi içinizden cengelleri, harflerin tepesindeki noktaları ekleyerek veya eksilterek okuyabiliyorsanız (ki bu dijital cağda hiç de yadırgadığımız bir şey değil) kolaylıkla alfabeden bu harflerin çıkarılmasını da savunabilirsiniz gibi geliyor.
“Şapkalar kalktı hacı” inanışının temelinde, TDK’nın birkaç sene önce aldığı,
batı dillerinden gelen kelimelerde şapka kullanmama kararı var: Reklam, plan, klavye, aklıma ilk gelen örnekler. Konuyla ilgili ntvmsnbc haberine bakılabilir.
Ayrıca bazı durumlarda şapkalar üzerine geldikleri “a”yı uzatırken, öncesinde gelen “k”yı da yanlış şekilde inceltmemize sebep oluyorlar. Hangi kelimelere şapka koyacağınızla ilgili tereddüte düştüğünüzde TDK’nın açıklamasına bakmanızı öneririm.
Ayrıca Türkçeyle ilgili en güvendiğim kaynak olan Necmiye Alpay’ın Türkçe Sorunları Kılavuzu‘nda (Metis, 2000, ikinci basım 2004 – her eve lazım) bu konuyla ilgili ayrıntılı açıklama bulunabilir (sayfa 74). Kullanacağınız kelimede şapka gerekli mi emin olamadıysanız yine bu kılavuza başvurabilirsiniz.
Şunu da eklemek isterim: Şu anda kullandığımız alfabe ve Türkçeyi bu alfabeyle yazıya geçirme pratiği daha 100 yaşında bile değil. Cumhuriyet’in ilk onyıllarındaki Öztürkçeci politika ve tartışmalar, eski kelimelerin hızla dillerden silinmesine sebep oldu. Dilin konvansiyonları üzerinde uzlaşma bir türlü sağlanamadı: Bir bitişik bir ayrı yazılan kelimeler, yabancı dilden geçen kelimeyi okunuşuyla mı yazmalı tartışmaları, eskisinin yerine önerilen Öztürkçe kelimelerin dalga konusu olması (çok oturgaçlı götürgeç — gençler belki bilmez, otobüs için önerilmişti)… O arada hikâye mi öykü mü, şehir mi kent mi, kelime mi sözcük mü derken bir baktık eskisine ayrı anlam yenisine nüanslarla farklılaşan ayrı bir anlam atfeder olmuşuz. Kelime tercihlerine bağlı muhafazakârlık tartışmalarına başka bir başlık altında değinmek istediğim için burada kısa keseceğim ve düzeltme işareti kullanımının gerekli olduğunu savunduğumu tekrarlamakla yetineceğim.
Ez cümle, şapka kullanalım, kullandıralım.”
Kaynak: gramerabla.wordpress.com/2013/02/14/turkcede-duzeltme-isaretinin-kullanimi/
Q klavyede bu işareti nasıl yazarız: Fakat Türkçe Q klavyede bile â, î, û gibi şapkalı harfleri yazabileceğimiz tuşlar bulunmuyor. Bu karakterleri ancak tuş kombinasyonları ile yazabiliyoruz. Bunun için 3 tuşu üzerindeki ^ karakterini kullanıyoruz.
SHIFT ile birlikte 3 tuşuna basılınca şapka aktif hale gelir, ama ekranda şapka işareti görülmez. Bu esnada hangi harfin üzerine şapka işareti yapılacaksa o harfe basılır ve harf şapkalı olarak görünür.
Örneğin "â" yazmak için;
SHIFT ve 3 tuşarına birlikte basılır.
Daha sonra A harfine basılarak â elde edilir.
Bir de daha geniş bulabileceğin bir adres vereyim farklı işletim sistemlerine sahip bilgisayarlarda hangi tuşlarla ne yazabileceğin bilgisini kolaylıkla bulabilirsin
klavyeisaretleri.blogspot.com/2016/01/klavyede-umlaut-inceltme-isareti-nasl.html
Evet , tabi ki benim de yanlış yazdığım kelimeler, noktalama işaretlerim var. Öğrendikçe, detaylandırıp seninle paylaşıyorum. Ahkâm kesmek için değil öğrendiklerimi aslında aklımda yer etsin diye sana mektupta yazıyorum.Böyle daha kalıcı oluyor.
Hasılı, kuzen benim yazacağım anlatacağım bu kadar, daha sonra bir gün seninle oturup bu papağanlaştıran “aynen”kelimesini konuşalım. O da can sıkan bir hâl aldı.
Sağlıcakla kal kuzen.
YORUMLAR
Filiz Şahin.
Günaydın Filiz Hocam!
Kuzene yazdığınız mektubu dikkatle ve keyifle okudum.
Kanayan bir yaraya, neşter vurmuşsunuz. Umarım,
tedaviye cevap verir, yara şifa bulur.
Mektup başlığını seçmedeki dikkat ya da kıvrak zeka
mektubu okumaya teşvik eden öge ya da unsur.
Çok laf edip kafa şişirmenin ne anlamı var? Kısa kesiyim
Aydın havası olsun.
Selam ve saygılar.
Necati Kavlak tarafından 3/24/2019 11:52:13 AM zamanında düzenlenmiştir.
Filiz Şahin.
evet, bu başlık aslında yazının sebebi :-)