- 501 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Bizi ihtiyaçlı bir varlık olarak yaratan ve ihtiyacımızı gideren Allah Teâlâ’dır.
صِرَٲطَ ٱلَّذِينَ أَنۡعَمۡتَ عَلَيۡهِمۡ غَيۡرِ ٱلۡمَغۡضُوبِ عَلَيۡهِمۡ وَلَا ٱلضَّآلِّينَ
“Bizi doğru yola, nimete erdirdiğin kimselerin, gazaba uğramayanların, sapmayanların yoluna eriştir.” (Fatiha 7)
İnsanın maddi ve manevi ihtiyaçları var. Nimet; insanın ihtiyacı olan şeye ulaşmasıdır. Ebedi yaşama sahip kılınan insanın ebedilik hayatına doğru yaptığı yolculukta ihtiyacı olan her şeyi karşılayan Allah Teâlâ’dır. İnsanın aldığı havayı, yediği gıdayı, gözüne gelen ışığı, kalbinde parlayan inanma ışığını, Allah Teâlâ’dan bilmesi, doğru yolda hareket ettiğinin kanıtıdır. Elindeki imkânları kendi çabasının bir sonucu görmesi, tabii ihtiyaçlarının ise tabiat ve evren tarafından karşılandığını düşünmesi, Allah Teâlâ’nın yolunu kaybetmesi, demektir. Güneşin aydınlatmasına ve ısıtmasına rağmen güneşi görmediğini ve böyle bir şeye inanmadığını düşünmek ve söylemek gibi, bu durum, büyük bir körlüktür. Allah Teâlâ’nın nimetini inkârdır. İhtiyaçlarını giderene karşı nankörlüktür. Koyu bir cehalet ve kibirdir. Bu inanıştaki insanlar dünyadan bir çıkış olmadığını düşünürler. Bütün enerjilerini dünyadaki günlerini iyi geçirmek için çeşitli uğraşıların peşinde harcarlar. Bir kısır döngü içerisinde kendi nefisleri etrafındaki yolda yıllarca döner durur ve o hâl üzere de ölürler.
Sonuç: ‘Allah’ım, bizi bu tür insanların düştüğü hâle düşürme, onların gittikleri yolda yürütme. Senin apaçık, ışıklı caddenden, ayağımızı ve gözümüzü kaydırma. Âmin.’
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.