- 527 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Saman
Osman ağa oldukça varlıklı bir adamdı. Sözü sohbeti dinlenir, Çokta şakacı latif bir adamdı. Öfkesi, onu hiç sormayın. Yıllar, kırklı yıllar. Genç cumhuriyet henüz filizleniyordu. Latin harfleri yeni yeni yerleşiyordu. gençler çabuk algılıyor, yaşlılar da hayli zorlanıyordu. Bazıları yeni Türkçe okuyor ama yazamıyordu. zaten okur yazarda pek yoktu. Savaşlar iliklerine kadar işlemiş, yokluk sırtlarına canavar gibi yapışmıştı. Çalış çalış karınları ancak doyuyordu. Zenginle fakirin arasında çokta bir fark yoktu.
Osman Ağanın üç oğlu vardı. İkisi ilkokulu bitirmiş babaları ile çiftçilik yapıyordu. Üçüncü biraz daha zekiydi, hemde narindi. Bir üşütme sonucu kırk gün yatak döşek yatmıştı. Osman ağa onu sanat mektebine verdi. İyi okuyordu. Güzel de yazı yazıyordu. O yıllarda tekke zaviyeler kapatılmış. Birtakım faaliyetler göstermeleri yasaklanmıştı. Arapça öğrenmek zorlaşmıştı. Tabii Kuran okumak için birilerini yetiştirmek her Müslüman ailenin manevi göreviydi. Her evde Cuma akşamı Yasin okunur ve dinlenirdi. Radyo yaygın değildi. Televizyon zaten yoktu. Konu komşu bir birine akşam gezmelerine gider sohbet edilirdi. Dini bilgisi olanlar büyükler anlatır küçükler dinlerdi.
Osman ağa, bir gün hanımına Biz bu Ömer’i okutuyoruz madem Arapçada öğrensin. Sonra dinden imandan olmasın dedi. Hanımı Fatma buna çok sevindi.O zaman hocayla konuşayım bir diyerek evden çıktı. Hoca caminin yanında oturuyordu. Kapıyı tıkladı. Hoca kapıyı açtı.
--- Selamun aleykum hoca
--- Aleykum selam Osman Ağa
--- Hele bir gel dışarı, senle bir şey konuşmak istiyorum. Dedi. Osman Ağa
Hoca çıkıp geldi bir taşın üstüne oturdular. hoşbeş sohbetten sonra Osman Ağa, söze girdi.
--- Hoca gel seninle anlaşalım. Sen benim oğlana Kuran okumayı öğret. Ama iyice öğret. Namaz sürelerin de öğretecen emme. Namaz kılmayı da tabii. Bende sana kırk iki dönüm tarlam var aşağı başta. Oraya buğday ekecem iki başlı görüp buğdayını da ambarına kadar yollayacağım. Tamam mı?
--- Tamam Dedi Hoca. Hemen yarın başlayalım. haftada üç gün bizim eve gelsin sabah ondan on ikiye kadar. Tamam mı Dedi.
--- Tamam sağ olasın.Dedi Osman Ağa. Evinin yolunu tuttu. İçini büyük bir huzur kapladı.
Ertesi gün Küçük Ömer Elifbası elinde takkesi başında, Hocanın kapısını çaldı. Anası on kere tembih etti. Aman oğlum hocanı iyi dinle derslerine iyi çalış. Diye tembihat etti. Sonrada arkasından su serpti. Sular seller gibi inşallah diye dua etti. Ömer kısa sürede kurana geçti. Duaları teker teker ezberledi. Hocanın arkasında Namaza bile durdu. Günler su gibi gelip geçti. Bahar geldi ekinler çıktı. Çiçekler açtı. derken Harman zamanı geldi. Osman ağanın oğulları Önce Hocanın Buğdayını biçtiler Hocayı da çağırdılar. Sapı samanı ayırdılar. Sonra buğdayı traktöre yüklediler. Osman ağa da geldi. Tamam hoca hadi seni eve götürsün çocuklarda boşaltsın dedi.
--- Tamam mı hocam! Dedi.Hoca Tamam dedi. Sanki gönülsüzce. Osman Ağa Hocaya döndü.
--- Helalleşelim. Hakkını helal et oğlana çok emeğin geçti. Çok şükür Kuranı da Namaz surelerini de pek bi güzel öğrendi. Allah razı olsun Dedi.
--- tamam helal olsun Dedi Hoca ve devam etti, ama bir şey eksik kaldı.
--- Nedir Hocam diye sordu Osman ağa. Yavaşca dönüp.
--- Saman. Samanım da isterim. Osman Ağa şaşırdı kaldı.
--- Hocam sen samanı ne yapacaksın? İneğin yok danan yok. Biz onu hayvanlara veriyoruz.
--- Olsun Dedi. Hoca, ben de satarım. Osman ağa yutkundu. İçinden Lahavle çekti, Hafiften terledi. Şapkasını geriye attı. Çocukları da şaşkın şaşkın onlara bakıyorlardı.Osman ağa yavaşça Hocaya döndü.
--- Peki hocam Dedi. Peki.
--- Samana kaç para istiyorsun? Dedi
--- Hoca durdu, biraz düşündü. Hadi neyse şu kadar verin diyerek bir fiyat söyledi.
--- Tamam dedi Osman Ağa. Yarın sabah Şehre gideceğim. Akşam bankadan çeker. Paranı getiririm. Dedi ve kendi samanın parayla hocadan satın aldı. Çocukları öfke ile babalarına baktılar.
--- Hadi Hocam Bin römorköre de çocuklar seni evine bıraksınlar dedi.
Perihan pehlivan 28.1.2019 İst
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.