- 479 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Önümüz Kış
Önümüz Kış
Mutluluğa ulaşmanın yolu, ihtiyaçsızlaşmaktır.
Diyojen
Ağustos böceği ile karınca hikâyesi çocukluğumuzdan bu tarafa kulaklarımızdadır. Çok insan bu hikâyeyi bilir. Çalışmak ile tembellik arasındaki farkı göstermesi açısından basit ama etkili bir hikâyedir. Kurutmalıklar, konserveler, turşular geçmişimizden bizlere gelen ve bizlerin de uygulamaya çalıştığı en eski yöntemlerden bazılarıdır. Hasat zamanı özellikle kışlık patatesini ve soğanını alanlar en azından bu ürünler anlamında daha az etkilenirler. Sezon sonu indirimleri, alışverişleri de hayatımızda her daim olan bir uygulama. Fiyatların daha uygun olduğu pazarları tercih etmek, toptan alışverişle ürünü daha uygun fiyata almak, kışın yazlık giysileri, yazın kışlık giysileri ucuza almakta başvurulan yöntemler çoğu zaman.
Bu kışın çok pahalanan bazı sebze ve meyvelerin tüketimini mümkün mertebe azaltmak alternatif gıdalara yönelmek hem bütçemiz hem de toplumun ortak insiyaki olarak devreye sokulması en azından karaborsa oyunları yapanlara yönelik büyük bir ders olacaktır. Tedbiri elden bırakmayan insanlara hayranım. Onlar, gelecek yılın yakıtını bahardan itibaren tedarik ederler. Kış hazırlıklarını en detaylarına kadar yaparlar. Tutumludurlar. Her ihtimale karşı kıyıda köşede hep ek bütçeleri vardır. Gılgılsız abdesthaneye girip de döne döne taş aramaz onlar. Planlı hareket ederler. Ne kadar imkâna ulaşsalar da hayat standartlarını paralarının hep altında tutarlar. Cimrilik konusu bu bahsin dışındadır.
Ülke olarak tarım, hayvancılık politikalarımızı gözden geçirmeliyiz. Hangi alanlarda tıkanıyoruz, dengeyi nerelerde kaybediyoruz. Planlarımızı ve projelerimizi bu yönde yapıp ve güncelde tutmalıyız. Üretimi artırmamız için bilinçlenmeliyiz. Bu noktada zamanı ve fırsatları iyi değerlendirmeliyiz. “Yanlış vakitte bin okun vuramadığını doğru zamanda bir ok vurur” akıllılığını göstermeliyiz. Öyle gereksiz harcamalarımız oluyor ki. Paramızın önemli bir kısmını kullan at eşyalara harcıyoruz. Bunu en iyi Oscar Wilde özetlemiş; “günümüz insanı her şeyin fiyatını biliyor ama hiçbir şeyin değerini bilmiyor” Maalesef geldiğimiz durum bu.
Yeme içme ve barınmadan daha çok günümüzde tüketim kalemleri arttı ve her geçen günde artmaya devam ediyor. Bu yüzdendir ki belki de bu harcamalarımızı karşılamak için daha çok çalışmamız gerekiyor. “Kölelik kaldırılmadı, sadece bütün renkleri kapsayacak biçimde genişletildi” diyen Charles Bukowski sözüne göre belki de bu tüketim çılgınlığının kölesi olmaya başladık. Ayağımızı yorganımıza göre uzatıp ürettiğimiz kadar tüketmeye hakkımız olduğunu unutmamalıyız. Bol bol bilgiye yatırım yapıp üretmeliyiz. Velhasıl bu dünyada ne kadar tükettiğimizden çok vicdanımız ve hoş sedamız kadar olacağız. Öyle veya böyle dünya tarlasında rızkımızı ekip biçiyoruz ve bu dünya nöbetini tutup gideceğiz velhasıl.
İlkay Coşkun
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.