- 2061 Okunma
- 15 Yorum
- 2 Beğeni
Merhamet Etmeyene Merhamet Edilmez
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Sevgili gölge az dertleşelim seninle .Çok uzun zaman oldu değil mi sana seslenmeyeli? Olsun dost dediğin önünü ardını aramaz, dostu ne vakit gelirse, açar kapısını, varsa iki çay doldurur, söze başlar, yola koyulurlar, zamanda yürürler...
Aslında ben sana patlıcan reçeli tarifiyle geleyim istiyordum ama patlıcanları tümden yiyenler yediği için tarife de gerek kalmadı.Patlıcan ekeyim diyorum bu sene, ele güne avuç açmanın paranla rezil olmanın manası da yok değil mi gene laf uzadı yahu konuya giremedim
benim köpek kızım var ya, hah onunla geçenlerde gezmeye çıktık, bir baktım ara sokak umumi helaya dönmüş! Canım çok sıkıldı. Dedim ben bunu bulacağım. İz peşindeyim. Neden mi bu kadar delirdim?
Dur anlatayım da dinle.
Şimdi, bu kendini bilmez köpek sahipleri sokakları köpeklerinin tuvaleti zannediyorlar. Köpek düşmanlarına da gün doğuyor, açıyorlar ağızlarını, hiç susmuyorlar, akıldan mantıktan, saygıdan yoksun bir güruh oluşmuş! Diplomayla adam olunsaydı bütün matbaa makineleri ulema olurdu.
Abartma! Okumuşlukla ilgisi yok ki merhametin, hele yarım okumuşluk çok kötü fena, Allah düşmanıma vermesin böylesini! Amin de!
Oysa olması gereken şudur; köpek yemekten yarım saat sonra ihtiyacı için dışarı çıkartılır ve mutlaka poşet ve eldivenle çıkılır. Çünkü köpek dışkıladığında o dışkı sokakta öyle bırakılmaz. Eldiveni giyin poşeti de elinize geçirin, poşete aldığınız dışkının içeride kalacak şekilde poşetin ağzını bağlayıp çöpe atın. Her şeyden önce o dışkıyı yok edecek toprak kalmadığı için betonun üstünde olduğu gibi kalacağı için göze de hoş görünmez sağlık açısından da sıkıntı doğurur. İlk önce ruh sağlığın için bunu yapmaya mecbursun! O kakayı orada bırakırsan sokağa balgamını atana ses etmezler, parklarda çocuğunu ağacın dibine işetene gık demezler( çocuk o ne olur ki onun çişinden, su gibi diye anlayış yaygındır ya) çoğu kez içimden, aldığım bu cevaba (-madem o çişten bir şey olmaz su gibi yahu zayi etme iç o zaman derim ama) la havle çekip uzaklaşırım) Akşam vakti karanlıkta adamların (!) Köşelerde yaptıklarını demiyorum bile ki geçen sabah saat 08 civarında adam işe giderken askeriye binasının köşesinde arkasını dönmüş o işlek yolda bildiğin işiyordu! Otobüste herkes de gördü, o İnsan ama değil mi?
Neyse sorun zaten sadece köpek kakası değil.
Sadece kaka olsa çözülür. Bizim ülkemizde acayip bir kesim türedi. Dinist kesimi! Bunlar dini bilmez kulaktan dolma bilgilerle sakallı şalvarlı, örtüklü görünürler makyajları da bir kilo, altta tayt üstte bayt her konuda ahkâm keserler ahkamı keserken de mangalda kül bırakmazlar. Allah adına konuşup ona iftira ettiğinin dahi farkına varmadıkları halde senin yargını çoktan bitirmiş ve cezanı kesmiş cehennemin esfeli safilinine göndermiştir ve senin ateşinde de çay demlemeye koyulmuşlardır hatta o çayı cennette içeceklerine de çok emindirler. Yani işkembeden salladıklarına Kur’an-ı Kerimden delil sunarsın da inandıramazsın ikna olmazlar. Yorulma diye söylüyorum sonra gene beni yoracaksın. Filiz lütfen konuşarak anlatarak izah et diyeceksin olan bana olacak. Bak baştan söylüyorum yorma beni yaşlandım epey ona göre.
Bu çok bilgili ulema kesiminin evine her gün Cebrail aleyhisselam (vahiy meleği) uğruyor zannımca zira bunlar, köpek giren eve melek girmez “ hadisini(!) ( UYDURMADIR) perde yaparak merhametsizlik timsali düşmanlıklarını pervasızca sergilerler. Elbette ki uydurma öyle bir hadis yok. İşin aslını bilmeyip de bunların bir şey bildiğini zanneden başka insanları da inandırırlar ve kendi saflarına çekerler.
Bak şöyle izah edeyim
Bir hadisin sahih ya da sarih olduğunu bahsi geçen hadisin Kur’an-ı Kerimle örtüşüp örtüşmediğine bakarak anlarız, aksi mümkün değildir. Peygamber asla ve kat’a Allah adına helal haram koyamaz Allah’ın izin verdiğinden fazlasını söyleyemez. İtiraz etme hemen ayetle sabit konuşuyorum bak
Hâkka Suresi
﴾44﴿ Eğer peygamber bize atfen bazı sözler uydurmuş olsaydı,
﴾45﴿ Elbette onu kıskıvrak yakalardık.
﴾46﴿ Sonra onun can damarını koparırdık.
﴾47﴿ Hiçbiriniz buna mâni olamazdınız.
Görüyorsun işte Allah söylüyor. Peygamberimize de bunu söyle diyor bak
﴾Ahkaf 9 Ben peygamberler arasında benzeri gelip geçmemiş biri değilim, bana ve size ne yapılacağını da bilemem, ancak bana vahyedilene uyarım. Ben yalnızca açık bir uyarıcıyım."
Haliyle böyle bir ayet Kur’an-ı Kerimde yoksa Peygamberde yasaklayamadığı gibi serbest de edemez.
Sana bir tartışmadan bahsedeyim gazeteden aldım din kurumu Diyanet işleri başkanlığı bu ifadeyi ( yani köpek giren eve melek giremez) yanlış bulduğunu açıkladı ve eski Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz, İslamda köpekler hakkındaki düşüncelerin rivayetten öteye gitmediğine dikkat çekti.” Yani yalan
Yani merhametsizliğe perde yapılan din kuralları da bunları çürütüyor. İşin anormal tarafı şu; bu rivayete dayanıp “peygamberin hadisi “ var diye bu sözü sarf edenler peygambere iftira ediyorlar bunun hesabını nasıl verecekler onu da ben bilmiyorum umarım onlar biliyorlardır.
Allah uyarmış
Azhap 67: Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Ya rabbena, demektedirler: doğrusu bizler beylerimize ve büyüklerimize itaat ettik de bizi yanlış yola götürdüler
azhap 68 :Ey Rabbimiz! Onlara azaptan iki katını ver ve onları pek büyük bir lânet ile lânete uğrat.»
İslam’a göre iftira günahtır peygambere iftira etmekse zammımca sevap değildir.
Allah güzeldir ve güzel olanı emreder bu dinistler nedense hep Allah’ın kötüyü emrettiğini savunuyorlar öyle ki Allah firavuna dahi
Taha 44 "Ona yumuşak söz söyleyin, umulur ki öğüt alıp düşünür veya içi titrer, korkar."
Diyor iken
Ve hatta Allah
En’am suresi 38. Ayette; yerde yürüyen hayvanlar ve iki kanadıyla uçan kuşların hepsi sizin gibi ümmettirler. Biz bu kitapta hiçbir şeyi noksan bırakmadık. Sonra ancak onlar toplanıp rablerine geldiler’
Diyorken haddini bilmeyen kul yaratanına rağmen kendi gibi olmayanları sınıflandırıp yargılayıp cehenneme göndermeyi, öldürmeyi yok etmeyi kibri kendinde hak görüp, dini bütünlük olarak sunmaya çalışıyor,
vay bizim halimize.
Bana bak bazen sen de araştırmadan “o günah” bu günah” diyorsun hani ben de sana “ delilin nedir” diye sorunca apışıp kalıyorsun sonra üç gün Kur’an da ayet arayıp bulamadığında sessizliğe gömülüyorsun ya o hal bu haldir işte.Tek fark sen hatanı anlıyorsun bunlar hâşâ Allah hatalıymış gibi Allah’ı düzeltmeye çalışacak kadar cüretkârlar(!) dörtnala devam ediyorlar.
Yahu neresinden tutsan elinde aklıyor. Geçen yaz işte,
yaşı ölülere karışmış ucubenin teki caminin yakınında köpeğe tecavüze yeltendi başka adam evinin balkonundan gördü de koşarak geldi köpeği kurtardı, dedeyi rezil etti ya “ yapamadım yapadım zaten” diye mırıldanıyordu ahlaksız.
Gene başka bir ucube ahlaksız lüks arabasının duldasında eşeğe tecavüz etti gençler yakaladı
“ karı yok şeytana uydum” dedi de baktık ki şeytan uzaktan bağırıyor “ben suçsuzum, benimle ilgisi yok kendi nefsine uydu” diye
Onca hayvan işkenceyle insan ve insanın evlatları tarafından öldürüldü, bu çokmislimanların sesi çıkmadı. Yahu diri diri yaktılar, yavru köpeğin ayaklarını kestiler, kedileri kud ettiler bu çok mislimanların gıkı çıkmadı. Köpeği ağaca bağlayıp tecavüz ettiler sonra da köpeğin boynu kırdılar kimsenin sesi çıkmadı.
Gerçi onca çocuk tecavüze uğradı yurtlarda, yangında yandı çocuklar yani kendi yavrularına sahip çıkıp ses etmediler hayvana haydi haydi ya ses etmez alkış bile tutar bu zihniyeti karanlıklar…
Bu sapkın güruh evinde bir kedi ya da bir köpekle yaşayan insanlara kendi ahlaksızlıkları neye müsaade ediyorsa aynı gözle bakabilecek kadar alçalabiliyor biliyor musun? Sapıklar yok demiyorum elbette var.
Ancak; evinde hayvanla yaşayan her insana aynı gözle bakmak da sapıklık. Şüphe ettiysen aklından geçmiştir bu kadar basit.
Merhamet etmeyene merhamet edilmez derler! Müslüman olduklarını iddia edenlerden merhamet bekliyoruz ama onların merhametten ne anladıklarını görüyoruz onun için onlara misliman ya da dinist diyorum / dini kullanarak her şeyi yapan…(!)
Samimi inananlarla asla ilgileri yoktur zaten onları da sevmez yaklaşmazlar.
Onlara eskiden kızıyordum ama artık acıyorum nasipsiz oldukları için acıyorum.
Kararmış bir kalp ne işe yarar ki?
Sen, hiç, bir kedinin gözlerine ya da bir köpeğin gözlerine baktın mı?
O gözlere saatlerce bakabilirim. Katıksız çıkarsız saf sevgiyi hayvanlarda bulabilirsin. Bu canlar o kadar güzel kalplere sahipler ki bilen bilir bilmeyenlerde, gözlem yapsınlar da öğrensinler anlatılmaz yaşanır!
Dinistlerden başka bir de toz pembe gözlüklü sevgi pıtırcıklarımız var, dert anlatmaya çalıştığımız!
Onlarda kediye köpeğe insanın yaptığı eziyete ses çıkaramazlar ama doğal zincire müdahale edin diye feryat figan ile ortalığı ayağa kaldırırlar. Pampik ablalar- ağabeyler, doğal zincire müdahale etmek haddiniz değil, siz kendiniz her şeye engelsiniz bir de onların doğasına karışmayın. Çok istiyorsanız; mesela köpek dövüştürme, horoz dövüştürme maçları yapılıyor onlara engel olun.
O maçlar gerçekten vahşettir. Yoksa sokaklardaki kedinin - köpeğin kovalamacasına, kırk yılda bir şahit olursunuz. Siz, kedinin kuyruğuna teneke bağlayan, köpek taşlayan çocuklarınıza merhamet aşılayın.
Yaşam alanı bırakmadığınız kediyi köpeği belediyelere şikayet ederek onların toplatılıp öldürülmesine sebep olursunuz ki iki cihanda elimiz yakanızdadır o vakit.
Bir de kedi köpek yavrusunu hediyelik eşya gibi gören cehalet timsali çağdaşlara da itirazım var. Canlıdan hediye olmaz, oyuncak olmaz!
Okullarda ders olarak hayvan sevgisi dersi verilse keşke ve öncelikler şunlar anlatılsa ve anlaşılması için uğraşılsa
Belediyeler bazen yapıyorlar bazen kör sağır oluyorlar. Oysa, halka broşürler hazırlayıp dağıtsalar ekranlardan anlatılsa. Denilse ki; çocuğunuza sevgilinize hediye diye can taşıyan bu varlıkları alıp sonra da yük oldu deyip tüyüyle, aşısıyla, tuvalet için dışarı çıkarmasıyla uğraşmak zor gelince sıkıldığınızda sokağa atamazsınız. Bu suça yaptırım uygulansa ve asla o insanlar bir daha hayvan sahiplenemeseler, çünkü hayvan dedik önemsemediğiniz o canların duyguları var ve terk edilince, o köpeklerin intihar etme riski var
Hepsi birer otistik çocuk gibidir. Çok da zekidirler harika burunları vardır.
Öyle ki, vücudunuzun yaydığı kokudan niyetinizi anlarlar ve asla onlardan koşarak kaçıp kurtulacağınızı da düşünmeyin, kaçmanız onu sizin peşinize takar. Çünkü bu kaçışı ya oyun olarak algılar ardınızdan koşar, ya da avını yakalamak için kovalar. Her şekilde kovalanırsınız , sakin olun direk gözlerinin içine bakmayın.Hasılı bunlar detaylandırılsa…Bilinçlenme korkuyu giderir çünkü.
Hayvanlardan şikayet edenler, İşe yaramak istiyorsanız sokaklarda yaşayan canların kısırlaştırılmasını talep edin ki çoğalıp sizin vahşetinize kurban olmasınlar.
Yukarıda ki resimlerde İstanbul il sınırları içindeki bir belediyenin katlettiği köpeklerin bir kısmının cesetleri yer alıyor ki çukurlar açıldıkça binlercesi çıkıyor olay savcılığa intikal etti rahatlıkla bakabiliyor musunuz?
Hani siz şikayet ediyorsunuz da belediye gelip alıp gidiyor.İşte o toplamalarda bazı belediyeler bebek çocuk demeyip hepsini zehirliyor gömüyor bezende diri diri gömüyor.Hayvan aktivistleri bunların burunlarından getirir de ölen ölmüş iş işten geçmiştir.O vebal kolay ödenecek vebal değildir.
Evet, sevgili gölge bak sana neler getirdim.
Osmanlı evladı olduğunu iddia eden ama Osmanlı’dan bihaber insanları bırakalım biraz da Osmanlıya bakalım Allahın sessiz kullarına neler yapmışlar
***1655’de 9 ay yurdumuzda yaşayan Jean Thevenot, anılarında "Ölen bazı kişiler mallarını haftada birkaç defa köpek ve kedileri beslemek üzere bırakırlar; bu vasiyetlerini yerine getirmek için sadakatli ve dindar bir şekilde bunu yapan fırıncı veya kasaplara paralarını bırakırlar" diye yazmıştır.
Gerçekten de o dönemlerde halk, vasiyetnamesinde sokak köpeklerine de yer verir, onlara da bir miktar ayırırdı. Osmanlı Devleti’nin hayvanlara karşı işte bu hassas ve adil yaklaşım ile yaptığı düzenlemeler, sadece tarihteki diğer milletlere değil, günümüzde de, tüm dünyaya emsal teşkil edecek mahiyettedir.
***Osmanlı’da bir meslek vardı: Mancacılık. Mancacı, kedi köpek yiyeceği demek olan mancayı, satar; dileyen mancacıdan aldığı yiyecekleri hayvanlara verir, dileyen parasını verir mancacı onların yerine sokak hayvanlarını düzenli olarak beslerdi.
Aynı dönemde, Avrupa ülkelerinde hiçbir hayvan hakları kanunu olmadığı, hatta 16. yüzyılda Paris’te her yıl yaz ayının belli bir gününde tüm sokak kedilerinin çuvallara doldurulup yakıldığı ve halkın bugünü eğlencelerle bir festival havasında kutladığı bilinir.Onlar bunun belelini vebayla ödedi
17. yüzyılda gezgin Jean du Mont, seyâhatnamesine "Türklerin hayırları hayvanlar için bile geçerlidir. Özellikle köpeklere karşı çok müşfiktirler. Türklerde kedi-köpek, at gibi eti için beslenmeyen hayvanları öldürmek suçtur" diye yazmıştır.
***Türkler, İslâm’la tanıştıktan sonra hem vakıflar yoluyla, hem de kişisel olarak hayvanlara medeni bir biçimde yaklaşmışlardı.
Dolmabahçe’de kuş, Üsküdar’da kedi hastaneleri, cami ve mezarlıklardaki suluklar, kuş evleri, sonbaharda geri dönemeyen ve yardıma muhtaç leylekler için açılmış dünyanın ilk hayvan hastanesi olan Bursa’daki Düşkün Leylekler Evi, Osmanlı Devleti’nin, hayvanlara verdiği önemin en güzel örnekleridir.
Avrupalı gezginlerin seyahatnamelerinde Osmanlı’nın kuşlara, sokak kedi-köpeklerine, yük hayvanlarına besledikleri sevgiden, onların bakımları için kurdukları vakıf ve tedavi merkezlerinden ve hayvanları korumaya yönelik çıkarttıkları kanunlardan sıklıkla bahsedilir.
***1587 yılında 3. Murat yük hayvanlarına taşıyabileceklerinden daha fazla yük yüklenmesini bir fermanla yasaklamıştır. Kanuni Sultan Süleyman da Süleymaniye Camii’nin yapımında yük taşıyacak hayvanların bakımları, taşıyacakları yüklerin ağırlıkları ile ilgili birçok ferman çıkarmıştır.
“Ve Türkler’de bu sevgi Orta Asya bozkırlarından günümüze kadar gelen insanla hayvanın birlikte yaşamasından kaynaklanmaktadır. Yani, İslâmiyet öncesinden beri hayvan sevgisi Türkler’de vardır.
Osmanlı toplumunda yaşayan insanlar yakın zamana kadar insan-hayvan arasındaki dostane ilişkiyi en güzel bir biçimde sürdüregelmiştir. Yazılı ve yazısız bir sürü hayvan hakları yürürlükte kalmıştır. Hayvanın da bir can taşıdığı ve onların da canlarının kutsal olduğu henüz İslâmiyet kabul edilmeden önceki dönemlerde de kabul edilmiştir.”
-Hem canlarına kast ediyorsunuz hem de yaşam alanlarının gaspına itiraz etmiyorsunuz, yetmiyor varlıklarından şikâyet ediyorsunuz, toplayıp götürüyorlar siz mutlusunuz ama o canlara ne oluyor umurunuzda değil!
Dünya babamızın tarlası değil hanımlar beyler. Allah hayvanları, insanları, böcekleri, bitkileri bir arada yarattığına göre, bunun anlamını kavramak için lütfen kafa yorun. Yok etmek kolay, ya var edebilmek! Yaratabilme özelliğiniz yok, o halde yok etmeyin. Sizin bilmediğiniz ne sırlar var o canlılarda. Senin duyguların körelmiş belki ölmüştür bilemem, onunsa bütün hisleri dipdiri. Canı yanıyor, hastalanıyor, acı çekiyor, özlüyor, ağlıyor, acıkıyor, susuzluk çekiyor, öfkeleniyor ve istese seni paramparça etmeye gücü yeten hayvan senden gördüğü eziyete rağmen sana zarar vermeyişini bir düşün bakalım bunda ne hikmet var? Bütün sözlerini anlıyor olmasına rağmen tek cümleni dışarıya sızdırıp seni rezil etmediğine şükretmeyi dene. Varlıkta ayrı azıyorsun yoklukta ayrı isyan ediyorsun ama köpek olduğu için yapmadığını bırakmadığın o hayvandan öğreneceğin ne çok şey olduğunu bilsen utancından girecek delik arasın ama nasipsiz olmanın da sebebini bir düşün, demeyi çok isterdim
Sevgili gölge, haklısın çok üzgünüm!
Bir kere şunda bir anlaşalım; her insan, hayvan, kedi - köpek sevecek diye bir kaide yok, elbette ki anlıyorum, anlamadığımsa şudur; sırf korkuyorlar sevmiyorlar diye hayvanlara işkence, tecavüz edilmesine sessiz kalıp öldürülmesine yandaş olup şikâyet etmeleri. Yesin diye konulan artık yemeği dökmesinler, içsin diye koyduğumuz suya sigara izmariti atmasınlar.
Köpek ve kedi salyası antiseptiktir, yara iyileştirici etkisi vardır, pis sandıkları köpek yaşadığı yerde tuvalet ihtiyacını gidermez, kedi kazdığı çukura yapar ve dönüp kapatır üstünü, yani bilmedikleri çok şey var!
Anlamıyorum, evet; şöyle ki ben o insanları sevmiyorum ama öldürmeye ya da yok etmeye de kalkmıyorum.
Lütfen sevgili gölge söyle onlara; madem müslümanmışlar Allah’ın sessiz kullarının da ümmet olduğunu anlat, merhamet etmeyene merhamet edilmeyeceğini anlat, korkmanın ve sevmiyor olmanın bir canlıyı öldürüp yok etmek için sebep olmadığını anlat, onlara hesap gününün varlığını anlat.
Her şey den daha önemlisi HAYVAN DEDİKLERİNİN DE CAN TAŞIDIĞINI anlat
Vakit geç oldu, laf uzadı sevgili gölge, anlamadığına düşman olmak ve kibir insana yakışmaz, sevgi içinde nasipsizlerin de nasiplenmesi dileğiyle kendine iyi bak. Başka bir dünya mümkün
YORUMLAR
Bu arada evde köpek beslemeyle ilgili konu başlıklı bir yazı vardı. Okumamistim, şimdi baktım aradım taradim yok. Acaba ben mi bulamıyorum. Merak ettim de içeriğini.
Filiz Şahin.
Çocukken köpeklerden çok korkardım. Sonra babam korktuğunu anladığı için yanina geliyor korkma demişti. O günden sonra köpeklere karşı korkum kalmadı.
Kuzenimin köpeği vardı. Bahceden kactigi sabahlar işe giderken durağa kadar bırakırdı beni. Alt gecitten geçerken bile yanında olurdu. Adı dumandi. Benimle oynamak için can atardı.
Insanların bu kadar vahşi olduğu bu dünya da insana sevgisi kalmayan insanın köpeğe kediye sevgi beslemesi yada sevgi beslemesini beklememiz suç gibi. O kadar acı ki.
Şu fotoğraf ve televiZyonda gördüğüm onca eziyet gören öldürülen ve yazmaktan bile utandigim midemin bulandigi yapılan pislik hareketlerden duydugum şeylere katlanamiyorum. Bilmiyorum ki vicdani olan kimler ortak olabilir bu vahşete seyirci kalmaya ve de onaylamaya. Sonuna kadar okudum yazınızı.
Herşeyi yazmışsınız sağolun..
Filiz Şahin.
evet köpeklerin öyle bir özelliği var korkuyorsan illaki gelir yanına ya da gelmek ve sonrası ya tufan veya bahar olur
babanız akıllı adammış hayattaysa Allah selamet versin değilse ganini rahmet etsin keşke öyle aklı selim adamlar öne çıksalarda şu toplum az kendine gelse
selam ve saygı sunarım sağlıkla kalın
Sevgili Filiz Hanım.
(Naçizane bir öngörüm dür.) Hayvanları seven insanın vicdani refleksi, hayvanlara gösterdiği merhamet, dini kavramlardan uzak olsa bile bilinçaltı yaratıcı gücü sevmesinin bir tür göstergesidir diye düşünüyorum. Ya da tersten yorumlarsak bir insan hayvanları sevmiyor ve onlara eziyet ediyorsa sabah, akşam ibadet etse bile gerçek manada yaratıcı gücü sevmediğinin bilinçaltı bir göstergesidir.
Hayvanları sevmek onların yaşam alanlarını korumakla, yaşam haklarına saygı duymakla ve onların doğasına müdahale etmemekle başlar.
Geçmişte kedi köpek gibi ayvanların tedavisiyle ilgilenen veteriner hekim bir arkadaşıma sormuştum; Ev ortamında el bebek gül bebek yaşatılan hayvanlar neden sık sık hasta oluyor. Peki, doğada yaşayan hayvanlar hasta olmuyor mu? Ya da hasta olursa ne oluyor diye sorduğum da cevabı oldukça çarpıcıydı. ‘’Ev ortamında yaşamak zorunda bırakılan hayvanları doğasına müdahale edildiği için insanlar tarafından hasta ediliyor. Çünkü yüce yaratıcı yarattığı her canlının, doğada şifasını da vermiştir. Ve o hayvanlar doğası gereği kendisini iyileştirecek şey her neyse onu bulur yer veya içer ve sonrada sağlığına kavuşur. Demişti.
Günün seçkisini hak eden anlamlı yazınızı ve sizi gönülden kutlarım.
Saygı ve sevgilerimle.
Filiz Şahin.
birlikte yaşamaya başladıktan sonra onun kedi ya da köpek olduğunu unutup insan yavrusu gibi davranan çok insan var, delirmiş gibi davranan fanatikler var
Gerçi o sıpalar da insanı tıpkı bazen çocuklarımız bizi kullanır ya aynı öyle kullanıyorlar, yahu evin içinde köpek üşür mü hiç /günahtır yazı üstünü örtek iyi ört de gör sabaha ne olduğunu
sonuç parça pinçik battaniye :-)))))
venüsten ot ayıklamayı öğrendim, onca otun içinden o otu bulur yer sindirim sorunu kalmaz / bir tanwesi var o da başka bir ağrıya iyi geliyor ama bilmiyorum daha söylemedi :-))
sağlıkla kalın ziyaretiniz için teşekkür ederim selam ve saygı sunarım
YAZILANLARA eklececek bir söz kalmamış,tebriğimle.
Filiz Şahin.
gölgen dahi yeterlidir
selam ve saygımla
'Yaradılanı hoşgör Yaradan'dan ötürü.' cümlesi muhtemeldir ki yalnızca insanları kapsamıyordur.
İnsanın aklı ve bedeni melekeleri kendini savunmaya yeterli olabilir oysa diğer canlar bundan mahrum. Güçsüz, savunmasız onlar.
Zayıfa karşı güç gösterisi asıl zayıflıktır. 'İnsan' olmaktan utandığımız olaylara tanık oldukça, hayvanlara ve onların masumiyetlerine karşı ilgim ve korumacılığım bir o kadar artıyor.
Emek verilen ve konunun bir hayli derinmelesine işlendiği yazınızın farkındalıkları geliştirmesini, aymazlıklardan uzaklaşmayı sağlamasını dilerim.
Duyarlılığınızı ve yazınızı kutlarım Filiz Hanım.
Sevgilerimle.
Filiz Şahin.
inşallah şu yasa belediyeleri de içine alacak şekilde genişletilip çıkarılır da şu canlar az nefes alabilir.
Serap hanım, çok teşekkür ederim selam ve saygımla
Kalbinde merhamet acıma olmayandan korkulur yazık dünyanın halini gördükçe içim acıyor...İnsanlar hem kendi cinslerine hem de tüm Allah ın yaratıklarına karşı çok kez çok acımasız olabiliyorlar..Allah akıl fikir vermiş fakat tüm yaratıkları Allah yarattı diye sevmekten haklarını korumadan uzaklar ..MERHAMET ETMEYENE ASLA MERHAMET EDİLMEZ.Selam ve dua ile.
Filiz Şahin.
sağlıkla kalın
Fotoğrafı görünce bu kadar da olmaz dedim.
Ne yazık ki yazdıkların doğru. Hayvanlara tecavüz dahil her şeyi yapanlar az değil.
Dinimizi kendi emelleri doğrultusunda belki bilinçli belki de bilinçsiz kullanıyorlar.
Çocukluğum bahçede geçtiği için hayvanlara eziyet eden çocukları görürdüm.
İnsanlar evde kedi köpeğe bakabiliyorlarsa alsınlar. Sonrası üzücü oluyor.
Tebrikler,
sevgiler Filiz.
Anlamlı, güzel bir yazıydı..
Filiz Şahin.
sağlıkla kal sevgi ve saygı sunuyorum
Bu hayvanları öldürenlere bir sıfat bulamıyorum. Umarım birileri de bunların kafasına kafasına sıkar.
Bu sitede hayvan duşmanlığı yapanlar ile tetik çekenler aynı zihniyettedir. Bir de yalaka olan dallama hayvan düşmanı yorumcuları var.
Filiz Şahin.
Bilgileri yol mış gibi ve zanla konuşmaya bayıldıkları da aşikâr. Sağlıkla kal.