- 651 Okunma
- 4 Yorum
- 1 Beğeni
DÜRÜSTLÜK DENEN ŞEY
Dürüst olmak, özü sözü bir olup hile ve iki yüzlülükten uzak, erdemli davranışlar sergilemek demektir. Dürüstlük, insanî değerleri çürümemiş her toplum ve kültürde “adamlık nişanı” olmuştur.
Toplumda saygı duyulan, sözüne ve işine güvenilen kimselerin hemen hepsinde dürüstlük vardır. Zira bu temel dinamik, kişiyi erdemli kılan birçok karakter ve davranışın oluşma ve gelişme kaynağıdır.
Dürüstlüğün ilk göstergesi sözde doğruluktur. Sözde doğru olma hassasiyeti, kişilik mayamıza dürüstlük aşısı yapmak gibidir. Sözdeki doğruluk, öze ve davranışa dürüstlük kıvamı yükler ve şahsiyet dilini etkinleştirir.
Doğruluk ise; gerçeğe uygun olmaktır. İnsan düşüncesinin gerçekle uyuşması, sözlerin olaylara uygun olması kast edilir.
Doğruluk sözcüğü hakikat, dürüstlük ve adalet ile yakın anlamda kullanılmaktadır. Aynı zamanda olgu ve gerçek ile yakın veya eş anlamda kullanılabilmektedir. Ne var ki bu ikisinin farklı anlamlara geldiği de düşünülmektedir.
Günümüzde karşılaştığımız bazı olaylar, dürüstlük ve doğruluk kavramlarını yeniden zihinlere taşımıştır.
Geçen gün haberlerde; bir sipariş kolisinden 300 bin TL para çıktığını duyduk. Para, siparişi gönderen firmaya aitmiş. Yanlışlıkla kolilere karışmış. Mal alan şahıslar, yanlışlıkla gelen bu parayı derhal sahibini arayarak teslim etmişler.
Yine aynı günlerde bir araçta unutulan 55 TL değerindeki altınlar, sürücü tarafından sahibine teslim edildi.
Bunlar çok anlamlı ve yüreğe dokunan örnekler elbette. Günümüzde gıpta ve biraz da hayretle karşılanan bu dürüstlük örnekleri geçmişte her yerde vardı. Gayet normal ve olağan şeylerdi. Çünkü toplum ahlakın en nadide özellikleri ile donanımlıydı.
Yıllar önce öğretmen bir yakınımla, görev yaptığı Balıkesir’in bir köyüne gidiyorduk. Yol kenarında; ceviz, elma, kestane, patates vb. çuvalları görmüştüm.
Sorduğumda: “Yarın pazara gidecekler. Bir gün öncesinden hazırlanarak yol kenarına konur.” Dedi.
“Peki, gece bunları götüren olmaz mı?” Diye sordum. Gülerek; “ yıllardır bu böyle. Kimsenin aklına bu soru gelmez. Şimdiye kadar da hırsızlık olayına rastlanmadı.” Demişti.
Kirlenmeyen doğanın bağrında bir inci gibi serpilmiş; o nadide, duru, doğal Anadolu beldeleri şimdi ne haldedir bilemiyorum. İnsanımızın mayasında hala var olan, zamanla küllenmiş hasletler, su yüzüne çıktığında bizi gururlandırmakta, gözlerimizi yaşartmaktadır.
Fakat gün geçtikçe toplum olarak biraz daha bozulduğumuz da aşikâr. Yaşlılara kurulan kirli ve insafsız tuzaklarla maaşlarının nasıl gasp edildiğini, ev ve arsalarının nasıl el değiştirdiğini izliyoruz basından.
Kamyonetlerle elektronik mağazalarına girilerek, alenen eşyaların yağmalandığına şahit oluyoruz. Kuyumculardaki akla gelmedik hırsızlık olaylarını görüyoruz. Teknolojinin yardımı sayesinde bu oyunlar kameralara takılarak bir nebze telafi edilse de, önemli olan zararın telafisi değil, toplumun iyileştirilmesi olacaktır kanımca.
Umarım imrendiğimiz; paylaşan, yardımlaşan, güven veren, huzur dağıtan, gururlandıran o eski mutluluk tablolarını yeniden hep birlikte yaşarız. Çünkü kötüleri kızdıracak ölçüde daha güzel örnekler de gün be gün çoğalmakta.
Yine basından izlediğimize göre, bir mahallede gece yarısı birileri fakir evlerin kapılarına para zarfı bırakıyormuş. Adını ifşa etmeden, böylesi yardımları “reklamsız, basınsız” yapan elleri öpmek gerekir.
Manisa da bir okul kantininde; “dürüstlük alışverişi” başlatılmış. Her öğrenci alacağı ürünü kendi seçiyor ve parasını kasaya bırakıyor. Para üstünü de yine denetimsiz kendi alıyor. Sevinçle izledim, mutlu oldum.
Bütün bunlar, yıllardır bizde var olan dürüstlüğün, doğruluğun, mertliğin ürünleri. Bir zamanlar her yerde, hepimizde vardı. Kötü örnekler, bunları yavaş yavaş bizlerden götürdü maalesef.
Burada elbette ki “aileye, eğitime ve basına ve devlete” büyük görevler ve sorumluluklar düşmektedir.
YORUMLAR
Adamın biri her türlü günahı işlemişsonra bir nedamet duygusuyla bir alime gitmiş.
Ben bu kötü amelden nasıl kurtulurum bana yardım edin diye yalvarmış.
Alim yalan söyleme yeter demiş. Adam sevinmiş bu çok kolay söylemem demiş.
Bir kaç gün sonra camı açık unutulan bir evin önünden geçerken şeytan dürtmüş.
Son bir defa gireyim demiş. Tam gireceği anda ya bana sen mi yaptın derlerse ne diyeceğim diye tereddüt etmiş. Çünkü o civarda bir şey olunca önce ondan şüphelenirmiş ahali. Hemen vaz geçmiş.
Kısacası her kötülüğün anası yalan ve riyadır
Hoşça kalın
Entellektüel-41
Dürüstlük Kavramı eğer ki bir toplumda yerleşmişse en küçük bireyinden en büyüğüne kadar, o toplum hiç bir zaman sosyal çalkantılarla yıkılmayacaktır... Dolayısıyla o toplumda rüşvet, iltimas, adam kayırma gibi işlerde en aza iner ya da yok olur. Doğruluk ve dürüstlük her zaman insanın sevap hanesine bunun tersi de günah hanesine yazılacaktır... Toplumun A dan Z ye her tarafına yerleşirse dürüstlük, mimar ve müteahhit işini iyi yapar binalar yıkılmaz, hakim ve savcı işini iyi yapar suçsuz yere insanlar hapse girmez, asker polis işini iyi yapar, anarşi ve terör hortlamaz, dolayısıyla toplumsal birliktelik ve güven duygusu yerleşirse o toplum asla sarsılmayacaktır... Güzel bir yazıydı kutlarım...
Entellektüel-41
Kişi, evinde ve işyerinde yetiştirilirken, o'nu yetiştirenlerin önce kendileri dürüst olmalıdır.
Çocuğun rûhunda bir zede yoksa, bu güzel hasleti yaşatmak için ömürboyu gayret gösterir.
Kişiyi, bir çiçek tohumuna benzeterek bitireyim; bir büyüğün yanında ilgili bir konuyu konuşurken, elimi ceketimin dış cebime attıktan sonsa yarım avuç dolusu çiçek tohumunu karşımdaki kişiye gösterip dedim ki; bu tohumların genlerinde hangi renkler var ise, tohumu veren çiçek ile aynıdır.
Anam rahmetliden çok defâ dinlediğim bir atasözünü eklemeden bitirmek olmaz: "aslı hu, nesli hu".
Sağlık ve şifâ dileklerimle...
kadiryeter Kadir Yeter. 13.3.2019 Çarşamba. TRABZON.
w.edebiyatdefteri.com/yazioku.asp?id=181529
Entellektüel-41
kadiryeter tarafından 3/13/2019 6:07:51 PM zamanında düzenlenmiştir.
Entellektüel-41
Sözde doğruluk anlam kaymasına uğrayarak sözde doğruluk (birde doğru insan diyoruz buna) hali de alabilir
Konuyu entelektüel düzlemde işlediğinizi gördüm
Yüreğinize, emeğinize, kaleminize, kelamınıza bereket
Saygı ve selamlarımla...