- 502 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Bizim bir katırımız vardı iyi bir yük hayvanıydı ama huysuzun biriydi.Metinde yazılı olduğu gibi...
Bizim bir katırımız vardı
İyi bir yük hayvanıydı ama huysuzdu
“önden gideni kapar arkada gideni teperdi”
Anam ona ‘soysuz!’ derdi.
Bizim, ondan başka bir eşeğimiz bir de atımız vardı.
Eşek yani merkep günlük bir nevi ayak işlerinde
At ;bir köye bir düğüne gidilirken süslenir eğeri
gemi üzengisi silinir, parlatılır bir nevi süs saltanat
cakalıktı, öyle ki ilçeye gidilirken arkasına çifte
gözlü halı dokuma heybe terkisine süs için atılırdı.
At sadece bineklikti. Keyfo ağalıktı yani
Arpa onundu, tımar onundu.Eğer takımıyla
onundu
Zavallı merkebin dedemden kalma bir palanı
birdekıldan örme yem torbası vardı.
Yemi ise samanla kuru yonca kırışımı bir de
atın önünde kalanlardı.Hal böyleyken yine
.yanında götürülür alışverişte taşınacakları
taşımak da onun göreviydi.
Katıra gelince ; tüm ağır işler de onundu.
Örneğin tuzlaya tuza gidilecekse çulu palası
çuvalları hazırlanır sırtına atılır üstüne de binilir…
Ekin mi ( biçilmiş sap) yonca mı değirmene
un üğütmeye mi gidilecek... Arpası artırılarak
yemliği arpası da alınarak yola çıkılır… Hasılı
görülecek taşınacak ağır yük işleri görevi
bizim kır katırındı.
İyi hoş da huysuzdu. Önden yaklaşana saldırır
it gibi kapar,hele arkadan yanaşmak ne mümkün
çifte üstüne çifteyle çok yaman teperdi.
Bir gün anam önüne saman felan bırakacak olmuş ağzını
üst dudağını yukarı doğru germiş bıçak gibi, dahra gibi
dişleriyle az kalsın anacığımı kapacakmış..
Anam bunun üzerine; ‘soysuz,ne ola soysuz !’ derdi hep.
Ağabeyimden başkası yanına yanaşamazdı.
Eee! Ne de olsa onun elinden arpayla besleniyor…
İyi anlaşıyorlardı, görünürde dosttular. Son zamanın moda
değimiyle k a n k a l a r d ı
Böyle devam ederken bahara doğru arpamız
iyice azalınca abim arpasını kısmak zorunda kalmıştı
Arpası kısılınca, bolca arpaya alışkın olan hayvanın
huysuzluğu artmış, yıllarca besleyen, hatta tımarına
varıncaya kadar her türlü bakımını yapan adamın tüm bu
iyiliklerini unutup saldırmaya başlamasın mı…
“ Çıkara dayalı hiçbir dostluklar sonuna kadar sürmemiştir’.
Arpası kısılınca katır, katırı çalıştıramadığı için ağamın canı
sıkılıyor, burunlarından soluyorlardı.
" Kankalıkbozulmuş, ortalık toz dumandı.
Öyle ki; kimiz katırdan, kimiz ağadan yana olmuşuz.
Derken ondan ve olası şerrinden kurtulmak için
satılmasına karar verildi. Kasabadan bir madenciye satıldı.
Dağdan demir, krom mad e ni taşımaya üç dört ay dayanabilmiş…
Gücü kesilince bir kenara bırakılmış…Bir kaç gün içinde
mırt olmuş. ( Murdara öldü değil mırt denir bizim oralarda)
Haberi alınca yine de üzüldük. Çünkü çok emeği vardı..
Şimdi boş olan ahır, güçlü zamanında ona dardı…
İşte böylesi hayrıyla şerriyle unutamadığımız
bir katırımız vardı..
Not : ‘’Kanka’’ kelimesinin anımsattığı bir anıdır bir
öyküdür hepsinden çok kıssadan hisse
“Kızım sana söylüyorum,gelinim sen anla" demiş atalarımız!
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.