- 906 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Kim Mevlana Gibi İnleyebilir Dünya Gurbetinde
Kim Mevlana Gibi İnleyebilir Dünya Gurbetinde
Şu üç kişiye acıyalım, gizleseler de kendilerini… “Üç kişiye acıyın; cahiller arasında kalmış âlime, zenginken fakir düşene, kavmin ulusu iken aşağı hale düşene.” denilmiş
Merhum Şeyh Edebâli’nin merhum Osman Gazi’ye yapmış oldukları bu nasihatlerinden biri şöyledir:
“Oğul!
İnsanlar vardır, şafak vaktinde doğar, akşam ezanında ölürler.
Avun oğlum avun…
Güçlüsün, kuvvetlisin, akıllısın, kelâmlısın. Ama; bunları nerede, nasıl kullanacağını bilmezsen sabah rüzgârında savrulur gidersin. Öfken ve nefsin bir olup aklını yener. Dâima sabırlı, sebatlı ve iradene sahip olasın. Dünya senin gördüğün gibi değildir. Bütün fethedilmemiş gizemler, bilinmeyenler, görülmeyenler, ancak; senin fazilet ve erdemlerinle gün ışığına çıkacaktır.
Ananı, atanı say, bereket büyüklerle beraberdir. Bu dünyada inancını kaybedersen yeşilken çorak olur, çöllere dönersin. Açık sözlü ol. Her sözü üstüne alma. Gördün söyleme, bildin bilme.
Sevildiğin yere sık gidip gelme, kalkar muhabbetin itibârın olmaz.
Üç kişiye acı:
• Cahiller arasında âlime.
• Zenginken fakir düşene.
• Hayırlı iken itibarını kaybedene.
… Acıyalım bu üç kişiye. Anlamaya çalışalım yarasını. Kanatmayalım yarasını. Bir merhemde biz sürelim çünkü insanlar birbirine benzemezler… Yaramız farklı yaralayan ok farklı
Kim mevlana gibi inleye bilir dünya gurbetinde. Yaramız farklı yaralayan ok farklı… İnsan farklıdır… Yetenekleri ve görevleri farklı
Tek Yusuf gönlü acıtır Mısır. Düşünsene, Firavun memnundu Mısır’dan ama Yusuf değildi. Görevi farklı…
“Seccadem olsun ülkem bana “diyen yara alır tek gezerken yıkık dökük mescitlerini İstanbulun… Ülküsü farklı…
Hürlüğe aşık insanı hapishaneler derin yaralar… Yaşama sevinci var. Anlayın onu. Yaralamayın hiç değilse
Yayla insanını şehir yaralar.Şehrin rüzgarı mı farklı… Ona farklı. Onu anlayın değilse yaralarsınız. Şehirlere gök delenler dikerseniz onu yaralarsınız. Ağaç ve kuşlar görmek ister o. Parkları olsun şehirlerin. Onun şehrini kur. Onu yıkan şehirler kurma…
Bir şiirimde beni yaralayan “Beşiktaş’ın -DEĞİRMEN sokağını konu edinmiştim.
Çok kişi memnundu bu mısırdan… Yusuf’u ağlatan bu mısırdan…
Değirmen Sokak Değirmen
Bilinmedi Yusuf olduğum
Bir Yakub’um bir ağlayanım olduğu
Bir köşesinde içkiler içilir kahkahalar atılır her gece…
Değirmen Sokak değirmen
Değirmen sokakta gönlüm
Değirmen Sokak değirmen
Görmedi acılarımı eğikti boynum
Pazarda alınıp satılan köle gibi
Yıllar yılı gözünüzün önündeydim o görmediğiniz kişi bendim
Öğretilmemişti henüz “Rüya Tabirleri”
Gizlemedin mi göklerin yıldızlarını gecelerce ey şehir
Neden geldim bu şehre anne
Bu şehir değirmen yaşama sevincime
Değirmen sokak değirmen
Öğütülüyorum
Alasını bilirdiniz yalanın susuza su vermeyen çaylardınız
Gizlemedin mi denizlerin maviliğini günlerce ey şehir
Gelsin artık köyüme kaçma zamanı
Değirmen sokak değirmen
Öğütülüyorum
Öğütülüyor elim dilim alnım
Tek Zeliha’ya malumdu yüz güzelliğim de
Kadınlar parmaklarını keskin bıçaklarla doğramamıştı henüz
İçime akan göz yaşları size gizli kalacak hep…
Bu yusuf gönle mısırsın
Başkasına ne yaşattığın umrumda değil
Beni öğüttün değirmen sokak
Bu yayla buğdayını öğüttün
Hayallerini öğüttün… Yeşermez artık
Suçlardınız yok aklım yokmuş.yok anne sözü dinlememişim…
Denizin tuzundan kurtaran yunus karnı ol bu Yunus gönle
Artık Değirmen sokak mümin ol…
Adını koyan doğru koymuş
Şimdi ellerini yıka kirini yıka
Niyetini yıka
Bir tarihi nurlu şehre aitsin unutma bunu
Nereden buldum seni
Ne şans bendeki be
Sönmedi ateş oldu bu İbrahim gönle
Bu yayla buğdayını öğüttü
Saçı sakalı ağarmış bu ihtiyar da kim
Göz yaşlarını içine akıtan
Ne umdu ne buldu
Ne işim var ki benim şehirde
Geceler boyu hırlısının hırsızının doluştuğu bu sokakta
Sorulmadı annemin ne zaman öldüğü
Kızımın ne zaman doğduğu
Beş kuruşsuz kaldığımı gizledim hep
Korkup alay edilmekten
Bilen var mı hangi rüya tabiriyle kurtulurum bu sokaktan bu zindanda…
Değirmen sokaktayım
Değirmen bu sokak
Adı üstünde değirmen bu sokak
Öğütür insanı
Ey tarihte şefkatli şehir Değirmen sokaktayım ve öğütülüyorum
Yıllar yılı
Öğütmek için mi çağırdın beni ey şehir
Deniz sahilinde yaralarımı denizin tuzuyla yakan bu sokakta
Ne çok sarhoşu varmış bu şehrin…
Her şehir kardeşidir mısırın Yusuf sa gönlün
Köle pazarında satılır
İçinin güzelliği yüzünde yıldız bir Yusuf
Değirmen sokağın sürekli öğüttü beni
Gönlümü alnımı ellerimi
Yakub’a duyulur sınırsız sevgi …
Ne işim vardı ki şehir sende
Kaderim oldun
Kederle doldum
Gözüme gözüme çirkinliklerini sokan bu sokakta
Kimdin sen Zeliha’ya benzemeyen yüz
Yakub bilir kıymetini Yusufların
Mısır ne bilir kıymetini Yusuf’un
Ne işim var mısır sende
Ne işim var ki şehir sende
Bu yayla buğdayını öğüttün
Yeşerseydi uzasaydı göklere özlemi
Özlemini öğüttün…
Gece yarısı bir kadının şehvetli kahkahası
Kapanır mı görkemli günah yarası…
Ne işim var şehir sende
Değirmen sokağın öğütür yorgun uykusuz kalbimi
Kadınların ağlatır
Bu sokakta işim ne
Üç yavrulu ana köpek açlık korkusu eker gözlerime
Kirli bir dertsin kirli rüzgarın ey şehir
Denizin rüzgarın senin olsun
Denize koşan maviliğini öğüttün
Bu yayla buğdayını öğüttün
Sorsaydım buluta neden ağladığını ağlayanın yok derdi
Çekilir şey mi bu sokağın derdi
İçkiler içilir ilerde durur bir kedi verilirse yerdi
Yağmurlar yağsa da insanının kirinin çıkmadığı yerdi…
Bu sokakta ne işim var
Ne işim var şehir sende
Toprağın değil fikirli
Kadınlarının niyeti kirli
Tek göklerin mavilikte ve zikirli
Bu yayla buğdayını öğüttün
Göklerin maviliğine koşusunu öğüttün gözlerimin
Ey değirmen sokak
Değirmendir diğer sokakların da belki
Ne işim var şehir sende
Işıklı çiçekli değil ellerin
Sokaklarında tükenir gül gönlün baharı
Zeytin gözün feri
Bu yayla buğdayını öğüttün
Ellerimin duasını öğüttün…
Ne işim var şehir sende
Köylü ayaklarla kirlettim mi caddelerini
Ey şehir
Ne bana bu öfken
Ne yaptım ki sana
Ömür törpüsü kahrolası sokağındayım
Yıllar yılı
Bu yayla buğdayını öğüttün
Aşkımın kanatlarındaki rengi öğüttün…
Ne işim var şehir sende
Miyadım doldu yaş yetmiş olmadan
Saçım sakalım çileye açılan pencere
Ve vuslat da yaşayamadan o yar ile
O yar da bir Zeliha
Göçüyorum dünyadan özlemli
Ne taşın ne de toprağın altın gözükmüyor gözüme artık
Nurlu yoldan da koparacaktın belki de beni
Hainliğin sınırsız
Ah hırsız
Bu yayla buğdayını öğüttün
Ne işim var şehir sende
Dertlerime ey şehir köy kadar bile yeşil değil niyetin
Ve hırsızın var
Uğursuzun vardı eskiden beri
Ve canlı bombaların türedi şimdi de
Trafiğin ayrı dert
Bu yayla buğdayını öğüttün
Gözlerim göklerinin maviliğine dokunamıyor
Tarihte mi kaldı bahar hep kıştasın şehir
Ne işim var şehir sende
Öksüzüm sende anne olamazsın ki
Şefkatli değil bakışların bile
Bu yayla buğdayını öğüttün
Bana ne eski müminliğinden şehir
Değirmen sokağındayım yıllar yılı
Ve öğütülüyorum
Tarihin bir yıldız… Baharın var derler
Hayallerimde gül şehirdin güldü adın
Öyle hikayelerini dinlemiştim ki bir mümindin ey şehir
Yoktu saygısız sokakların
Ne kadınların hainlik bilirdi.
O baharın nerede ağacımı kırıyor rüzgarın
Öpmüştüm gördüğüm fotoğraflarda seni
Taşın toprağın altın olsa bile ne yazar
Keşke kalsaydım köyümde yeşil rengim soldu
Bu yayla buğdayını öğüttün şehir
Ne işim var şehir sende
Sana bir köle lazımmış
Gülü solduran şehir
Kader sürüklemiş beni belli
Yusufları karnına çekiyor mısırlar
Yunusları karnına alıyor balıklar..
Belki de bir yunusum, bir suçlu
Yıllar yılı bir “Değirmen sokaktayım ”
Öğütülüyorum
Yıllar yılı bu sokakta
Öğütüyorsun ömrümü de ey şehir
Neden geldim sana
Boynu bükük yorgun uykulu fotoğraflarıma şahit güneş
Şehre geldim dertlerim arttı anne
Ne işim vardı benim şehirde
“Şehir zehir” demiştin anne
Neden dinlemedim ki seni
Suçluyum anne
Bir beddua aldım mı ki anne
Ne işim vardı ki benim şehirde
Anne “paran pulun yoksa…”
Şehir zehir derdin sen
Şimdi çok zehirli sokakları var eski mümin şehirlerin bile
Kötü niyetli sokakları var artık
Eski mümin bu şehir bile bir “Değirmen sokakta” öğütüyor işte beni
Sanmışım balığın karnındayım bir Yunus’um ben de
Ne şans be bendeki
Ne işim var benim şehirde
Ve şunu anladım
Kalp ağrılarım varsa
Neye yarardı şehir…
Gönlüme bir nefes aldırmaz ki şehir
Bu mısırda öleceğim bir zindanında
Yazı böyle
Ne şans be bendeki
Neden geldim ki sana
Bu zalim sokaklar senin mi tarihi mümin şehir
Şehirler köylüye hor bakar
Ne işim var şehir sende
Ne işim vardı benim şehirde
“Şehir zehir” derdi annem
Sokak değirmen
Şehir değirmen
Ve gamla doldursun mu
Ahir zaman insanı
Sanmışım balığın karnındayım bir yunusum ben de
Dinlemedim neden annemi
Bu İbrah’im gönle ateş oldu işte bu şehir
Lakin yanıyorum
İbrahim’in ateşinde şefkat
Ne şans bendeki be
Ne Yusuf’um ne İbrahim bir suçluyum ben
Şehir zehir demiştin annem doğru çıktı
Ne işim vardı benim şehirde
Ve ne şans bendeki
Ecdadın güllerle süslediği tarih kokulu görgülü bir şehirde
Lanetli bir sokak düştü payıma
Ne işim var ki şehir sende
Yunus muyum neydi suçum.anne seni dinlemedim sadece
Bülbül gül bahçelerinde karga sende öter
Ne işim var şehir sende
Gemici attı gemisinden denizin tuzuna
Sanmıştım balığın karnısın bir Yunus’um ben de sende ey şehir
Ne şans bende ki
Değirmen sokak düştü payıma
Lanet olsun bu “Değirmen sokağa”
En usta öğütücü şu dünyada
Şu “Değirmen Sokak”
Öğüttü gönlümü ve ömrümü
Yıllar yılı
Bu lanetli sokağın işi ne sende eski mümin şehir
Hani mümin şehirdin tarih mi oldu inanmışlığın
İnanmayayım mı müminliğine
Ne işim var benim şehir sende
Sormadan edemem
Ecdadın güllerle süslediği tarih kokulu görgülü şehir
Hani şefkatli şehirdin neden öğütmek için çağırdın beni
Sen de bir mısırsın hasret kaldım köyüme
Yıllar yılı ve boş yere
Boynum bükük yayla buğdayıyım bu sokakta güneş şahidimdir…
Ne işim var benim şehir sende
Mü’min bir şehirde lanetli bir sokak bu
Ne şans bendeki anne
Kimsenin bedduasını da almadım ki
Suçluyum hak ettim bu sokağı diyemem
“Şehir de zehir” inandım artık anne
Kötü niyetlidir Zeliha’ları
Bir beddua almış mıyım ki anne
Denizin tuzuna gemicinin attığı yunus muyum ben…
Sanmıştım balığın karnısın bir yunusum ben de
Tepeden bakar köylüye insanı
Neden geldim ki şehre anne
Hüzün peşimde benim ne fark eder ha köy ha şehir
Ben bir zehirden diğerine koştum
Köyden şehre değil
Gavurluğu tattım bu tarihte mümin şehrin Değirmen sokağı çok zalim
Öğütülüyorum bu şehirde
Zeliha’nın iftirasıyla zindanlarda Yusuf’un anne
Ve zindanları öldürücü
Ne işim var benim şehirlerde Yakub
Şu sokağın değirmen ey bal şehir
Bala düşmüş sinek Değirmen sokak
En çok da gönlümü öğüttü
Bu sokağa mümin demeye bin şahit lazım
Zaten koyulmuş adı değirmen
Ve daha bir çok sokağına ey şehir bu isim yakışır
İnanmayayım mı bal olduğuna senin
Bu kirli dertlerin bu dikenlerin işi ne senin gül yüzünde ey masum şehir
Korursun beni denizin tuzundan
Sanmıştım seni balığın karnısın bir yunusum ben de
Pembe rüya göstermez şehirler köylüye
Ne işim var şehir sende
Sanmıştım seni balığın karnısın bir Yunus’um ben de
Bu Yusuf gönlün mısırı oldun bil şehir…
Öğüten sokakların var
Bitler var saçlarının arasında
Bunca hastalıklı çiçeklerin sende işi ne gül şehir
İnanmayayım mı gül olduğuna
Ne işim var benim şehirlerde
Un ufak oldum ey değirmen sokak sende…
Her gün of çektim
Bir gün de oh çeksem
Nerede
O günü kolye yapar asarım boynuma
Yeşil başaklı tarla gibisin bana ey köyüm
Senin ellerinden niye kaçtım ki köyüm
Bir buğday tanesinden farkı ne insanın şehirlerde
Tarlasından kaldırıma düşen bir taneyim
Farkım yok bu şehirde
Değirmende un olan buğdaydan
Sanmıştım seni balığın karnısın bir yunusum ben de
Ne şans be bendeki
Ne işim var benim bu şehirde
Öğütülüyorum bir değirmen sokakta
Ne işim var şehir sende
Bir sokaktayım yıllar yılı
Bu sokak değirmen
İnanmam onun maskesidir mü’minlik
Mü’min şehirde
Değirmen bu sokak
Yalan üstüne yalan fısıldar kulağıma
Ne işim var şehirde benim
Güvenim kalmadı sana
Değirmensin ey sokak
Değirmensin sen
Öğütürsün insanı
Sanmıştım seni balığın karnısın bir yunusum ben de
Ne işim vardı ki benim şehirlerde
Öğütülüyor mutluluğu insanların şehirlerde
Şehirler cimri
Hani kuşları
Hani uçurtmaları
Gönülleri gülleri gül sevgileri öğütülüyor
Değirmenlerde insanlar ve gönülleri
Sanmıştım seni balığın karnısın bir yunusum ben de
Ne şans be
Denizin tuzunda yaralarım hala
Ne işim vardı ki benim şehirlerde
Ben bir insan yani gönlü olan bir varlık
Yirmi yıldır
Bu üşütük dünyanın bir masum şehrinin en değirmen sokağındayım dipdiri
Öğütülüyorum
Çaresizlik bu
Ve inandım yazı bu
Ne işim vardı benim şehirde
Değirmen sokak öğüttün beni
Allah düşmanımı düşürmesin sana
Sanmıştım seni balığın karnısın bir yunusum ben de
Ne işim var şehir sende
Sokakların bir günden bir güne “ne derdin var diye sormadı
Kim koymuş bu sokağın adını
Tam on ikiden vurmuş…
Şeytandan ustaca piyon olarak kullanıyor kadını bana bu sokak
Ahlakımın da öğütücüsü bu sokak
Değirmen bu sokak gönlüme ve sevgilerime…beyazlığıma
Yüzüm de çizgi çizgi yaralandı kirli rüzğarıyla
Adı üstünde bir değirmen
Öğütür insanı
Un ufak edersin direnmezsem ey sokak
Sanmıştım seni balığın karnısın bir yunusum ben de
Ne işim var benim şehirde
“Şehir zehir” dememiş miydin annem
“Şehir zehir”anne
Annesiz mi kalmış bu şehir anne
Allah düşmanımı düşürmesin kötü niyetli şehirlere
Şehirdeyim bir değirmen sokakta öğütülüyorum
En çok da gönlüm öğütülen
Bu Yusuf gönle mısır oldu bu şehir
Lakin zindanlarında çürüyorum
Mısırın zindanında şefkat
Ne şans bendeki
Bu sokakta çiçekler kirli
Kadınlar arsız
Rüzgar hırsız
Neden mümin değilsin dememe takılır ki bu sokak haksız
İmdat çığlıkları fışkırıyor ona en yakın denizin maviliğinden
Hala mümin sanmasın kendini bu sokak
En çok da gönlüm öğütülen o değirmenlerde
Ne işim vardı benim şehirde
Değirmen sokak öğüttün beni
Hırsın değirmende yok
Değirmen sokak seni sevemedim
Dostlar bana
Hangi şehirde diye sormayın bu değirmen sokak
Şehirler olmuş değirmen anlayın bunu yeter
Değirmen sokağın dişleri var
Fareleri var ömrü yiyen
Gönlü alnı yiyen…
Ne şans benim ki
İnsanlarında güler yüz yoksa gül gönle neye yarar şehirler
Farkı varmı bir mü’min şehrin diğerinden
Sormayın hangi şehirdedir
Bu kahrolası değirmen sokağı sormayın bile…
Ne işim var benim şehirde
“Şehir zehir” dedi dinlemedim annemi
Şehirdeyim değirmen sokağın karnındayım
O kocaman balığın
Yunus değil adı masum değil bu balık tekin değil
Bu balıkta şefkat yok
Ne şans ama bendeki
Ne işim vardı benim şehirde
“Şehir zehir” derdin annem
imrenilecek halim yok bu şehirde
Bu büyük öğütücüde
Arsızlı hırsızlı sokakları var bu şehrin
Dualarını esirgeme anne
Ne işim var benim şehirde
“Şehir zehir” derdin annem
Anlamıyorum
Yağmurlar daha da kirletiyor mu bu şehri ne
Yıllar yılı
Öğütülüyorum
Değirmen sokaktayım
Dünya zaten değirmen
Öğütür insanları
Bir dertle öğütür
Değirmen sokakta öğütülüyorum
Belki köle etmek için çağırır şehirler köylüyü
Ne işim var ki şehirde
Öğütücülüğü öğütücülük
Körlüğü körlük
Ne şans be
Sanmıştım seni balığın karnısın bir Yunus’um ben de
Bir değirmen sokaktayım
İmrenilecek halim yok
Mavi göğe mavi bakmaz
Değirmen sokak
İmrenilecek halim yok
Şehir zehir derdin annem
“Şehir zehir”dir annem
Yıllar yılı bu şehirdeyim
Sanki beni hırsla boğmak isteyen nehirdeyim
Ne işim olur benim şehir sende
“Şehir zehir” derdi annem
Şehir hiç derdimi görmedin
Şehir hep kem gözle baktın ben köylüye
Ne işim kaldı benim şehirde
“Şehir zehir”… Niyeti zehirli sokakları var
En çok öğüttüklerinden biri alnım biri de gönlüm bu sokağın
Şimdi ellerim değil çiçek
İyi bir öğütücü değirmen sokak
Başka ne beklenir ki
Siyah saçlarım beyazladı
Gözümden akan yağmurlarda
Saçım sakalım
Her emelini boşa çıkarır şehirler köylünün
Ne işim olur benim şehirde
“Şehir zehir” derdin annem
Gönlümdeki ışığa da düşmanmış bu şehir
Gönlüme damlıyor zehir…
Gönlüme de sabrıma da düşman bu sokağı
Ellerimin çiçeklerine de..
Eylül gibi rüzgarlarıyla gönlümü mağlup etti bir kaltak
Bu sokağı bu şehrin dersin şeytanla ortak
Ne şans bendeki
Ne işim olur benim şehirde anne
“Şehir de zehirdir” derdin anne
Neden hiç dinlemedim ki seni
Mutluluk görmedim
Öğütülüyorum hep Değirmen sokakta
Bu kötü niyetli balık Yunus değil şefkatsiz o öğütmek için yutmuş beni
Ne şans bendeki
Sanmıştım balığın karnısın bir Yunus’um ben de
Değirmendir sokakları şehrin
Ey Değirmen sokak
Güneşe bile ters döndürdün
Suya ekmeğe muhtaç etmemekle öğünmeye hakkın yok senin
Ne işim vardı benim şehirde
Öğütmedesin hep gönlümü Değirmen sokak
Işığımı etimi kemiğimi direncimi gençliğimi öğüttün
Çok hırslısın gönlümü öğütmede değirmen sokak
Nedense en çok da gönlümü öğütmede
Üstüne yok haber salmada yare
Seccademde bir çare
Özüme
Gözüme
Dizime
Kara yazıma
Solan yüzüme
Ne işim vardı benim şehirlerde anne
Düşmandır ateş kadar gönlüme bu sokak
Cilvelendi durdu bir kaltak
Bu ibrahim gönül için oldu ateş…
Hani İbrahim’din gönlüm ama yandın
Tek tapınmaz
İbrahim olan doğup batan güneşe
Yıkıldım anne
Dualarını esirgeme anne
Ne işim vardı benim şehirde
Günlerim inci değil
Alnım çiçekli değil
Şu ahir zaman da kötü niyetli serinleyeceğim serin deniz değil…
Anlayın
Değirmen sokak bir cehennem çadırı oldu gönlüme
Ve paran yoksa “şehir zehir ”
Paran olsa da başka başka kahrı var şehrin
Öğütüyor değirmen sokak her gün beni
Nerede görülmüş değirmenin büyüttüğü
Anne olduğu
Ne işim vardı benim şehirde
Ne işim var benim şehirlerde Yakub
Mümin sanıp sığındığım şehir
Ecdadın gül gül süslediği gül şehir
Un etti değirmen sokağında savurdu beni
İmrenmesin dostlar şehirli oluşuma
Hele şu sokağın gavurluğu yok mu…
Can damarıma saplanıyor
Ne işim vardı benim şehirde
Ne işim var benim şehirlerde Yakub
Dualarla silinmiyor
İmana gelmiyor
Çok kara gavurluğu göz yaşlarıma da kayıtsız..
Bu sokak niyeti en kirli nehir…
Ne işim vardı benim şehirde
Sokağı değirmen
Meydanları tekin değil
Tarihte kalmış baharın şehir
Hep kirli akacak
Anlayın
Bir aman vermez bu öksüz gönlüme
Ne şans bendeki
Ne işim var benim şehirde
Zehri zehir
Ne işim vardı benim şehir sende
Zehrin zehir
Güneşin bile cimri
“Şehir zehir” derdi annem
Mü’min yüzünü de göster bana mü’min şehir
Bana görülen gavur yüzün oldu
Sende zaman hep mi zehir…
Bir köylüyü tanıma ustasısın
Belli
Tilkinin tavuğu tanıdığı kadar zifiri karanlıkta bile
Verdiğin acı ve çile
Balık yemedi Yunus’u lime lime yaptı beni şu Değirmen sokak
Gönül gülüm de tüy tüy soldu
Anlayın
Kuyularım Yusuf’un kuyularından derin
Omzumda ağırlığı göklerin
Ne şans bende ki diyorum anlamadım suçumu
Ne işim var benim şehirlerde Yakub
Ne işim olur benim şehir sende
“Şehir zehir” derdi annem
Tarihte mi kaldı baharın şehir
Geldi artık şehirden kaçma zamanı
Sokak değirmen
Şehir değirmen
Ve gamla doldursun mu
Ahir zaman insanı
Dinlemedim annemi neden
Köyüm yeşil başağımdı…
Tarihte kalmış baharın şehir
Zehirsin zehir…
FacebookTwitterGoogle+EmailPrint
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.