7
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
2149
Okunma
İnsanlığın var oluşundan beri daha iyiye ulaşabilmek adına eğitimle ilgili birçok söz söylenmiş, birçok sistem denenmiş. Tecrübeler göstermiş ki “İNSAN NE KADAR AZ BİLİRSE O KADAR ÇOK İNANIR.” Çünkü az öğrenen çok bildiğini zanneder, çok öğrenen ne kadar az bildiğini fark eder.
Bilgi, bize sorgulamayı öğretemediği, çıkarım yaptıramadığı, kendi kararımızı verebilir hale getiremediği sürece eğitim, ezberlenen bir kavram kargaşasından başka hiçbir şey değildir. Bizi ‘amacına hizmet eden’ kişiler haline getirmek amacını yerine getirmekten başka hiçbir işe yaramaz.
“İyi bir öğretmen, kendisini yavaş yavaş gereksiz kılabilen insandır.” Thomas J. Carrutheris’in bu sözü de eğitimin bilgi ezberletmek değil de yol gösterici olmak işlevini sıra dışı bir yaklaşımla anlatıyor.
Eğitimin en önemli işlevi, sınırları zorlamayı ve kaldırmayı öğretmesi olmalıdır. Zihinlerdeki sınırlar, gerçek hayattakinden çok daha hasar vericidir, kalıcıdır ve ilerlemeye engel oluşturur.
Bunu ispatlamak için bilim adamlarının yaptığı PİRE DENEYİ eğitim dünyasında çok sık gündeme gelir ve bu deneydeki pirelerle öğrencilerin benzerliği konuşulur.
Bilim adamları pirelerin farklı yükseklikte zıplayabildiklerini görürler. Birkaçını toplayıp 30 cm yüksekliğindeki bir cam fanusun içine koyarlar.
Metal zemin ısıtılır. Sıcaktan rahatsız olan pireler zıplayarak kaçmaya çalışırlar ama başlarını cam tavana çarparak düşerler. Zeminin sıcaklığı artıkça tekrar zıplarlar, tekrar başlarını cama vururlar.
Pireler camın ne olduğunu bilmediklerinden, kendilerini neyin engellediğini anlamakta zorluk çekerler.
Defalarca kafalarını cama vuran pireler sonunda o zeminde 30 santimden fazla zıpla(ya)mayacaklarını farkında olmadan öğrenirler.
Artık hepsinin 30 cm zıpladığı görülünce deneyin ikinci aşamasına geçilir ve cam tavanın mesafesi yükseltilir, zemin tekrar ısıtılır. Pirelerin çoğu 30 cm zıplarken birkaç tanesi cam tavana kadar zıplar.
Deneyin son aşamasına geçilir. Fanustaki cam tavan kaldırılır, zemin tekrar ısıtılır. Üzerlerinde cam engeli yoktur, daha yükseğe zıplama ve fanustan kurtulma imkânları vardır ama hiçbiri buna cesaret edemez.
Pireler, kafalarını cam tavana vura vura öğrendikleri bu ‘öğrenilmiş çaresizlik’le sınırlayıcı “hayat dersi”ne sadık halde yaşarlar.
Çünkü engel artık zihinlerindedir. Onları sınırlayan dış engel kalkmıştır ama kafalarındaki iç engel varlığını sürdürmektedir.
Bu deney canlıların neyi başaramayacaklarını nasıl öğrendiklerini göstermektedir.
Bu pirelerin yaşadıkları “cam tavan sendromu” deneyi insan yaşamına uyarlandığında onun da gelebileceğine inandığı en üst nokta, kendi cam tavanıdır.
İnsanın sorgulama yeteneğiyle bunun dışına çıkması beklenir, yoksa pireden farkı kalmaz. Yeterliliklerinizi kendi sınırlarını kaldıramamış kişilerin sınırlamasına izin vermeyin.
Neden sınırlandığımızı düşünmeye başlayalım yeter, cam tavanımızı önce yükseltmek sonra kaldırmak elimizde.
Serap IRKÖRÜCÜ