- 555 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Aşk aşk aşk budur.
Bunu yazmak beni ne kadar üzse de bunu sizinle paylaşmak beni rahatlatacak. Ben 16 yaşında bir Türk kızım. Hayatimin yarısından fazlası Avustralya Sydney’ de geçti.
İki yaşımdayken annem evi terk etti babam yüzünden. Babam annemi aldatmıştı. Ve bunun üzerine annem beni ve ablamı bırakıp gitti. Biz babamız la kalmayı tercih ettik... Babaannem bize baktı 9 yaşıma kadar. Sonra babam Avustralya dan Türk bir kadınla evlendi. Babam Avustralya ya taşındı ve ondan bir yıl sonra da biz Avustralya ya geldik.
Hayatımın en zor anları buraya gelmekle başladı... İngilizce bilmiyordum, artık üvey annem ve kardeşlerim vardı... Babam ise gece gündüz çalışıyordu. Ablam ise Türkiye ye geri döndü, üvey annem onu istemiyordu artık... Nedeni ise çünkü o bir oğlanı sevmişti. Üvey annem mükemmel bir insandı, beni öbür çocuklarından ayırt etmezdi ama bu zamanla değişti. Babamla kavga ettiği zamanlar bana farklı davranırdı.. Evin bütün işlerini ben yapardım... Ve yapmadığım zamanlar büyük kavgalarımız olurdu. Sonra her şey daha kötüye gitti. Üvey annem çekinilmez bir hale geldi ve bende artık dayanamadım ve babama anlattım her şeyi... Ama babam benim tarafımda olmadı onun üzerine bana büyük bir tokat atmıştı. Sende Türkiye ye geri gidiyorsun dedi.
Ve o gün gelmişti... Artık Türkiye deydim. Babaannemin ve abla mın yanında. On beş yaşındaydım. Babam arada sırada arardı ve para gönderirdi. Bu evde hiç huzur yoktu. Babaannemin cahilliği yüzünden evde her gün kavga olurdu.. İşler çekinilmez hale gelirdi.
1 ay sonra Sivas a tatile gitmiştim ve orda birisi ile tanışmıştım, adı Düzgün dü. Ona karşı öyle bir nefretim var ki, hayatımı mahvetti. Düzgün 25 yaşlarında birisiydi. Ve bana âşık olmuştu. Ve bende ona. Ama sonra bunun aşk olmadığını anladım... Kendimi boşlukta hissediyordum ve bu yüzden onu sevdiğime inanıyordum çünkü bir tek o yanımdaydı. İstemediğim şeylere beni zorlayınca onu terk ettim.. Ayrılmak istediğimi söyledim. Ama o bırakmak istemiyordu. Beni tehdit etmeye başlamıştı " benden ayrılırsan ilişkimizi ailene anlatırım " demişti... Bunun üzerine bende ablama her şeyi anlattım ve ablam Düzgün ü arayıp beni bırakmasını söyledi... Ama o bırakmadı, beni sürekli arıyordu rahatsız ediyordu.. Resimler gönderiyordu ve bu resimler beni korkutuyordu.
Bunlar yaşanırken Hüseyin diye birisi ile tanıştım kuzenimin iş yerinde. Hayatımda gördüğüm en mükemmel insan. Sevdiğimdi... Onla her gün mesajlaşırdık, sonra Martın 8nde bana çıkma teklif etmişti. Dünyalar benim olmuştu o gün. Süper bir insandı, kabul ettim. Artik Hüseyin erkek arkadaşımdı.
Onla geçirdiğim günler belki en güzel günlerimdi. Birbirimizden bir şey saklamazdık, evli bir çift gibiydik. Çok mutluyduk, sahillerde oturur sadece sarılırdık birbirimize... Bu bizi yetiyordu. Onla olmak beni rahatlatıyordu, her şeyi unutuyordum.
Gün geçtikçe bu aşk büyüyordu, ama önümüzde büyük bir engel vardı... Askere gidecekti Mayıs ta. O biliyordu onu bekleyeceğimi, birbirimize söz vermiştik. Evlenme kararı bile almıştık.
Nisanın 4 ünde babaannem ilişkimizi öğrenmişti lanet olası ablam ona her şeyi anlatmıştı kıskançlığından. Babaannem amcama söylemişti ve amcam da seni artık okulla göndermiyorum demişti bana. Evde kalacaksın bundan sonra demişti... Bende bunu duyduğumda dayanamadım evden kaçtım.. Hüseyin in yanına gittim, Hüseyin neler olduğunun farkında değildi, ona her şeyi anlattım. Ama o bunun doğru olmadığını her şey kötüye varmadan evime geri dönmemi söyledi.. Ama beni ikna edemedi gece 2 ye kadar.
Onunla olmak istiyordum sadece o gün çünkü biliyordum onu bir daha göremeyeceğim... O akşam sadece ona sarılmak istiyordum. Oda çok üzülüyordu bu ise ama onun elinden de bir şey gelmiyordu.. Askere gitmesi lazımdı...
Gece 2 de en sonunda eve dondum... Amcam ve babaannem öyle bir kızmıştı ki, babamı arayıp her şeyi anlatmışlardı. Babam ise deliye dönmüştü. Telefonumu elimden almışlardı, yine okula gidiyordum. Hayat bana koymuştu. Her şeyden nefret eder olmuştum. Hiç bir şeyden keyif almıyordum, derslerim kötüydü. Türkiye nin öğretim sistemine alışamamıştım. Depresyona girmiştim, uyuyamıyordum geceleri. Sürekli ağlıyordum... Hüseyin i çok özlüyordum, onsuz her şey zehir geliyordu.. Onun yokluluğu yüzünden her gün ona mektuplar yazdım, tabi bunları gönderemiyordum. Sonra psikologa görünmeye başladım.. Günde 5 hap kullanıyordum, ellerim titriyordu anlımı yara yapmıştım.. Ellerim sürekli anlımdaydı....
Bir kaç hafta sonra Hüseyin i okulumun önünde gördüm.. Hemen kucağına atladım sarıldım öptüm.. Onu ne kadarda çok özlemiştim... Kokusunu, gözlerini, dudaklarını... Ağlıyordum... Ellerimden tutmuştu sıkıca sarılıyorduk... Birbirimizi o adar çok özlemiştik ki.. Gözyaşlarımı siliyordu lütfen ağlama artik diyordu her şey düzelecek diyordu... O sabah ona evde olanları doktora göründüğümü söylemiştim, çok üzülmüştü... Sonra çantamdaki o mektupları ona vermiştim... Bunları evde iyice, her şeyi tartarak oku demiştim ona... Sayfalarca yazmıştım, içine de resimlerimizi koymuştum. Sonra ayrılma vakti gelmişti, bana haftaya geri geleceğini söylemişti... O gün çok mutluydum, derslerime bin kat çalıştım. Gidip kendime yeniden telefon aldım, tabi bunu ablam ve babaannem bilmiyordu... Her gün mesajlaşıyorduk. Akşamları ise telefonda konuşurduk... Bana sazını çalardı telefonunda dinletirdi... Bazen kendisi bile türkü söylerdi bana...
Askere gitmesine yakın Sivas a gitti Hüseyin.. Anne sinin baba sının yanına. Yüz yüze görüşemiyorduk ama telefonla konuşuyorduk. Babam beni Avustralya ya geri çağırıyordu.. Ben gitmek istemiyordum ama başka çarem yoktu.. Babaannem beni evden atmak istiyordu.. Ablam da aynı şey.. Beni istemiyorlardı.. Bunu Hüseyin e söyledim ve Hüseyin de geri gitmemi ve orda eğitimi sürdürmemin doğru olacağını söyledi. Ve on sekizime bastığımda Türkiye ye geri dönebileceğimi söyledi.. Zaten onunda 15 ay askerliği vardı zaten görüşemeyecektik. Bende baba geri geleceğimi söyledim onuncu sınıfı burada bitirdikten sonra...
Hüseyin de askerdeydi artık, arada sırada arardı 5 dakikalığına konuşurduk. Onun sesini bir saniye bile duymak bana yetiyordu. Hüseyin 26 Mayısta gitmişti bende 20 Haziran da Avustralya daydım... 2 ay oldu buraya geri geleli, ve acıdan başka bir şey yok.. Babam la hiç konuşmuyorum üvey annemle de.. Üvey annem çoğu zaman beni bu evde hiç istemediğini dile getiriyor babam ise benden nefret ediyor, eğer küçük bir yanlışım olursa beni evden atacağını söylüyor...
Doğrusunu söylemek gerekirse bende üvey annem ve babamdan nefret ediyorum.. Hüseyin i unutmamı istiyorlar ama hiç bir kuvvet bunu gerçekleştiremez.. Ben sevdiğimden vazgeçmem. Ben Hüseyin e bir söz verdim ve delikanlı bir kızsam ben sözümde dururum.
Onu her şeyden çok seviyorum ve onu hiç bir zaman unutmayacağım... On sekizime bastığımda Türkiye ye geri dönüp ona kavuşmak istiyorum...
Günler burada zindan gibi geçiyor ama ben bu olanlara rağmen hala ayaktaysam 2 yıl daha dayanabilirim...
Ben kararımı vermiştim bekleyecektim öylede böylede sabrederek bekleyecektim günler su gibi geçiyordu zaman daralıyor ben kavuşma mutlu olma günümü beklerken dünyam başıma yıkılmıştı tlf çaldı üvey annem açtı ve beni istediklerini söyledi aldım alo dedim Türkiye den amcamdı kızım haberleri aç ve senin Hüseyin ALLAH/IN rahmetine kavuştu neden dedim donmuştum sadece neden dedim ve bana silahlı çatışmada ŞEHİT düşmüş dedi çıldırdım öldüm kendimi parçaladım üvey annem babamı aradı geldi ne oldu dedi komada beni hastaneye götürmüşler ve hep hayallerim alt üst olmuştu kavuşamadım ve yıllar yılları kovaladı ben hala evlenmedim ve her Türkiye denildiğinde aklıma Hüseyin im geliyor saçlarım da aklar düştü biraz yaşlandım kimler istemedi beni babamdan ama ben evlenmeyeceğim dedim hala Hüseyin im beni gelecek alacak düşündeyim..
Sizlere bir örnek işte.. Seviyorsan sevdiğinin arkasında duracaksın... SEVMEK BUDUR.
AŞK BUDUR...
( Bu gerçek bir hayat öyküsü sevgili dostlarım.. )
Sami Arlan..
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.