0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
760
Okunma
Doğa, yemyeşil örtüsüne bürünmüş, kış mevsiminin ardından uyanmaya başlamış, güneş de yüzünü gösterip âdeta duyguları canlandırmıştır. Parkların, bahçelerin cıvıl cıvıl çocuklarla dolup taşması, mutluluğu, huzuru anlatmaktadır. Bahar mevsimi, yeni bir başlangıcı algılamamızı sağlamakta olup duyguların ayağa kalktığı, doğrulduğu yenilmemeyi, mücadeleye devam ettirme azmini de vermektedir . Bahar mevsimi, yaşamın evrelerinin başlangıcı masumiyeti simgelemektedir.
Ülkemizin ve dünyanın pek çok sorunları olmakla birlikte insancıllığın öldüğü günleri yaşamaktayız, teknoloji geliştikçe yalnızlaşan, bencilleşen insanoğlu kendi kendini yok etmenin yollarını aramakta maalesef hızla silahlanıp türlü senaryolarla silah ticaretiyle milyarlarca dolar para kazanmanın telaşıyla bir çok hayata mâl olmaktadır. Bu gün özellikle Ortadoğu da oluşan kaos ortamı ve çıkar çatışmaları istikrarsızlığa ve terörizme yol açmaktadır. Ülkemizin bekâ sorunu haline gelen Suriye’deki gelişmeler oraya müdahale etmemizi gerekli kılmıştır. Yaşanan bunca olay ve sıkıntıların esas sebebi; egemen güçlerin çıkar ve kendi politikalarını dikte etmek istemelerini içermektedir. 2016 yılı rakamlarına göre 815 milyon insan açlıkla uğraşmakta, savaşlarla boğuşan yitirilen hayat, yıkılan umutlar, hayalleri saydığımızda bu rakamın neredeyse dünya nüfusunun 3/2 sine tekamül ettiğini yani mutsuz insanları görmekteyiz.
Çocukların gözüyle baktığımızda olaylara, durumun vahameti ortaya çıkmaktadır. Savaşlarla hayatları çalınmış, hayalleri ve umutları yıkılmış, gelecekten beklentisi olmayan bu neslin sadece duygusallık boyutuyla değil travmatik yaşantının getirdiği sebeplerle potansiyel suçlu olmamaları içten bile değildir. Her yönüyle bataklık haline gelen savaşlar yıkımın her türlüsünü gerçekleştirmektedir.
Kutuplarda buzulların erimeye başlaması değişen iklim yapıları, mevsim yapılarını bile etkileyen insanların bencil tutumları kirletilen dünyada gelecek kuşakların yaşamlarını da tehlikeye atmaktadır. Diğer canlıların yaşamlarını da kast eden bu davranış şekli bir çok hayvan ve bitki neslini ‘de tehdit etmektedir. Yaşanmaz bir dünya hedefleyen zihniyet başka gezegenler de çare aramakta, dünyamızı nasıl yaşanılır hale getiririz düşüncesinden ziyade sürekli silahlanan, ticari kaygılarla sanayileşmenin sonucunda her gün kirlenen gezegenimizin ömrünün kısalmasına yok olmanın eşiğine doğru sürüklemektedir. Korkunç felâketlerin yaşandığı sayısız örnekler akıllanmamıza düşünmemize vesile olur mu?
Yaşlı dünyamız bu yüzyılda gördüğü tahribatı başka hiçbir zaman diliminde görmemiştir. Sevgisizlik, hoşgörüsüzlük almış başını giderken, zarar vermenin hiç bu kadar hoş karşılandığı olmuş mudur? zannetmiyorum, güçlü olan her zaman haklıdır ilkesi gerçekten yaşanmakta, güçsüz olan ise sürekli haksızlığa uğramakta, ezilmektedir. Tarihsel gelişime baktığımızda adım adım giden teknolojik icatlar bu asırda baş döndüren hızla karşımıza çıkmaktadır. İcatlar elbette iyidir fakat bunların yanlış ellerde yanlış şekilde kullanılması çok başka felaketlere yol açmaktadır. Kontrol mekanizması her zaman olmalı adaletle kanunların uygulanması yönünde tedbirler alınmalı çarkların dönmesi için güçlü işbirliği ve düzen kurulmalıdır.
Sevgi ve inancın yeşermesi umutların tazelenmesi bahar mevsiminin gelmesiyle insanda bir başka heyecana vesile olmaktadır. Çocukların gelecekte barış içinde huzurla, sevgiyle yaşamaları için geçmişten emanet dünyamızın geleceğe yok olmadan intikal ettirilmesi başlıca görevimiz olmalıdır. Bencilliğin yok edilip merhamet duygularının ön plana çıkarıldığı toplum oluşturmak, insanı seven düşünceye sahip olacak nesil yetiştirmek zor olmasa gerek. Bu kadar karamsar tabloya baktığımızda dünya ve ülkemizin sorunlarının çözülmesinde tünelin sonunda ışık olması beklentilerimizdir.