- 912 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
İMZA: KARARSIZ
Sözcükler kırağı çalıyor, sevgili.
Aşkın müdavimi bir hükümle geldim huzuruna heyetin ve kabul görmeyi dilediğim kadar temenni yüklüyüm.
İçimdeki fitilin ateşine mağdur bir kimlik yüklüyorum ve haznemdeki yorgunluğa mil çekiyorum.
Garipsenen mizacımla varım ben bu yolculukta ve yokluğum ne zaman ki fark edilecek yeniden doğacağım annemin hüznüne biat belki de kendimi doğuracağım.
Doğruyu söylediğim binlerce köyün azasıyım.
Aşkın yüzü hürmetine kurulmuş imecenin de asil üyesi.
Sanrılar durağında indim ve saptım sola ve yeniden ve yeniden döndüm başladığım yere.
Hakkaniyet bir ölçüt madem aşkın asası da elzem mi peki?
Ya da sınanan varlığımın tahammül gücü de mi bu kadar etkin de ben sadece arz ediyorum hüsranı?
Bir kat daha çıktım bu gece acılarıma ve nasırına bastım en yeni acımın sanırım o da yokluğumun müdavimi tıpkı varlığınla nefes aldığım o hiçler meclisi.
Karesini aldım dünlerin ve geniş odalı bir yalnızlığa denk düştüm.
Sonra da kuruyan yapraklarını kopardım gönlümün ve sadece cılız bir hükümran kaldı geride.
Aklımın beyitlerinde üçgen şantiyeler var bir de içimin kekremsi aldatılmışlığımda yeni yeni farkına vardığım.
Temennilerimi yığdığım.
Terennümlerimi yok sayıp gözyaşlarımı serdiğim.
Hangi minvalde tutukluysa hislerim…
Sorular tutanağında geçit yok işte cevaplara bu anlamda cevap olmanın ne illet bir duygu olduğunu bilirim ve ne zamanki hapşırsam bilirim ki çabuk öleceğim.
Bu yüzden elimi çabuk tutuyorum ve sadece esniyorum ve daha çok: artık öyle bir hal aldı ki içime limanlar sığar ve her esnediğimde gözümden gelen yaşlarla gemiler azığa alınır.
Ben azınlığım, sevgili.
Sense çokluğun ta kendisi.
Ben hüznüme talibim, sevgili.
Sense mutluluğun ta kendisi.
Dengim olmayan kimse illa ki yüreğimde büyütüyorum.
Misal mi istiyorsun?
Yüreğin kıblesinde tutuklu o kadar çok düş’üm var ki düşkün olduğum ne de olsa ben yel değirmenlerine düşkünüm düşmeden illa ki tutacağım yaşlarımı gözlerimden.
Ellerimdeki her yaş mademki yasımın muadili sen yine de mutlu olmayı sürdür hatta biraz da bana sun nemalandığın güzelliklerden bir avuç yolla soluma.
Göğün istikrarlı sağdıcıyım bir de mahşerin altıncı atlısı.
Hezeyan tümseklerinde biriken sağaltılmış ne ise, ben istikrarla yaşıyor ve yazıyorum ve yasa dışı tüm yasları da yüreğimde biriktiriyorum.
Alıcı kuşlar başımda uçmayalı çok zaman geçti demek ki vadem dolmadı zaten ölmemi gerektirecek hiçbir kanun da Tanrının onayından geçmedi: hâsıl olan mademki istikrarsız kararlarım ve kötümser belleğim ben yine de saf tutuyorum ölüm ve benzeri mekanizmalarda söz sahibi olmasam da yaşamak ve yazmak arasında gidip geliyorum.
Çatık kaşlı olduğumu da nereden çıkardın?
Lakin atıl bir yüreğim olduğu su götürmez bir gerçek hele ki vesveselerimi biriktirdiğim su dokumda illa ki yakacağım tüm gemileri.
Mağdur ya da mağlup…
Mağrur ya da mazlum…
Aklım almıyor hani ne de olsa günüm günüme uymuyor.
Şafak sökmeden gitmeliyim: beni nerede bulacağını da biliyorsun sadece ıslık çal ve kalemim seğirtsin senin dolaylarına elbette ucu kırılmamışsa henüz bil ki devamı gelecek: acılarımın ve muğlak öykülerimin.
Perde perde yükseliyor sessizliğin ç/ağrısı.
Gitmeliyim ama şimdilik.
İmza:
Kararsız.
YORUMLAR
Kelimelerle yine raks edilmiş..
Saklı kalacak olan ümitler..
Bugün değer gören göklere yükselen kadın yarın yine eski yerine geri dönecek. Gece 12 den sonra Bal kabagina dönüşünce görüşürüz sevgili Gülüm..
Gülüm Çamlısoy
Olsun olsun biz illa ki olduracağız güzellikleri.
Efkar tavan yapsa da içimizdeki ufuk hiç bir zaman yılmayacak ve düş gemileri salınacak bir bir.
Sevdiğimiz ve inandığımız kadar GÜÇLÜ VE MUTLUYUZ.
Bak, sevgili arkadaşım: hala yan yanayız hala sırt sırta.
Sırtımız asla yere gelmeyecek ve biz umutlarımız kadar taze ve enginiz.
Sağ ol sayfamdan güzel varlığını esirgemediğin için.
Her şeye her şeye değer verdiğimiz mücadele.
Yeter ki salmayalım kendimizi ve payidar kılalım içimizdeki küçük kız çocuğunu.
Büyüdüğümüz kadar yalnızız ve asla büyümeyeceğiz de varsın herkes büyütsün kendini kendince.
Sevgiler, sevgiler sevgili arkadaşım.
Gülüm Çamlısoy
Ömrün çok olsun.
Sonsuz selamlarımla.
Sebebini bilmiyorum aslında tahmin de etmiyor değilim hani:
Mutluluğumu borçlu olduğum bir kainat ayaklarımın dibine serili ve bir kadar bir araya getiremediğim kırıklar da var.
Varsın kırıldığı yerden kırılsın hem bu şekilde daha değer kazanmıyor mu hayat ve insanlar elbette kırmamak adına?
G/örüntü ihlali de yapanlar fazlasıyla mevcut hele ki kişinin özeline ve benliğine yönelik rencide eden ne ise.
Kadın olmanın getirdiği sorumluluk ve ben hala küçük bir kız çocuğu gibi mızmızlanırken illa ki birileri okşasın başımı ve aferin sana, demelerini beklediğim mi?
Hem evet; hem hayır lakin ben asla geri de durmam hani bir şey eğri ya da doğruysa buna hakkını vermek değil mi önemli olan?
Kısaca:
Doğrular ve yanlışlar.
Yanlış bir zamanda dünyaya geldiğim kadar asılı kaldığım dün ile mizacımın hala da solmadığı.
Akıllanmayacağımı biliyorum ve Tanrı da bunu onaylıyor lakin değişmeyi reddettim ben ilk günden beri.
Güne ve hayata gülen gözlerle bakmak asla bir suç olmamalı her ne kadar hayatımda yeteri kadar saçmalık olsa ve kimse neşemi çalmaya çalışan...
Hala saklıyım.
Hala saklı tuttuğum güzellikler var üstelik kimsenin bilmediği ve asla da zarar veremeyeceği...
8 Mart Dünya Kadınlar günü mü?
İyi de yarın ayın 9'u ve şimdiden dökülüyor maskesi dünyanın.
Bir aldatı aslında her şey.
Yeter ki kendimize yalan söylemeyelim ve saklı tutalım rotamızı.
Yolu sevgiden ve iyi niyetten geçen herkes ama herkes...
Sadece sevmeyi ve anlamayı deneyin hiç olmazsa bir kez.
Saygınlık aslında kendimize duyduğumuz inanç ve sevginin gölgesine yeşeren.
Şimdilik bu kadar.
Hala mutlu olmayı beceriyorsam demek ki ümitler hala tükenmemiş.