- 535 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
Dünya Emekçi Kadınlar Günü nedeniyle kadınlarımıza sunumumdur
S ö y l e ş i
- Hüsnü Yıldız’a-
Dünya (Emekçi ) Kadınlar Günü
nedenile
Kimsesizler mezarlığında
bir kadın
Hüsnü Yıldız çoçukluk arkadaşımdır
Anadolu Ajansı şöförlüğünden emeklidir
Bundan bir kaç gün önceydi. Ordan burdan
Sohbet ederken konu çocukluk günlerimizin
Anılarına gelmişti.
- 1950 lerde köyde çook çocuk ölmüştü değil mi
Hüsnü can
- Öyle, öyle! sorma o acıları dedi Hüsnü, devamla
kimi kızamıkta kimi boğmacada iki yıl kış aylarında.
- sözünü ballakesiyorum dedim devamla
- Her evde,hatta bazı evlerde iki üç çocukölmüştü.
Her yıl yirmiden fazlaymış, geçenler hesapladık ta
Ben de direkten dönenlerdenim, Hüsnüm.
- Ya kadınlar,dedi sözü kaparak ya kadınlar!
Başta doğumda , doğum yolunda olmak üzere dedi,
derince bir of of!landı.
Anasını anımsadığını anladım, anımsadım.
- Sahi Hüsnü can ananı hatırlıyor musun!
Çok küçüktük, küçüktün de.
- Anımsıyorum, biliyorum, nasıl bilmem !
küçüktüm ama benden küçük iki kardeşim var,
biliyorsun, dedi.
Bir müddet suskunluğumuz oldu.
Dayanamadım merakımı yenemedim.
-Ananın adı Binnaz’dı sanırım.Baştan sona
Anlatır mısın. Acını tazelemek istemem ama..
Merak işte!
-Hakim kardeş, anamın çok acı ve destansı masalımsı
bir hayat hikayesi var.
- Anlat lütfen, sohbet ediyoruz, dertleşiyoruz işte.
- Anam dedi durdu, içini çekti, gözlerini sildi.Yüzüme baktı
devam etti, Zara İlçesi köylerindenmiş. Bebek iken annesiz kalmış.
Aksilik, bir de askerlik günü gelmiş. Bebeğini bırakacak, güvenecek
kimsesi olmamış olacak ki bizim köylü Aydınoğlu oralarda davar
alırken tanışmışlar. Güavenerek getirmiş teslim etmiş askere gitmiş!
Gidiş o gidiş…
- Nasıl yani kayıplara mı karışmış, gelip bebeğine, çocuğuna.
- Yok yok…Bizimkiler gidip sormuşlar, köyüne ölüm haberi gelmiş imiş.
- Halla, halla aksiliğe bakın.. ne kötü kaderivarmış yavrunun, demekten
kendimi alamadım. Sormam üzerine ;
- Bizim Aydınoğlları daha önce Keklikpınarı’ndalarmış, biliyorsundur.
Gerçi anam bizim köyde büyümüş. Yetişkin olunca bizim köyde
birisine vermişler, Adamcağız sanırım verem hastasıymış.
Anamın bir çocuğ olmuş. Adamcağız ölmüş.
Uzatmayayım, babam yetişkinmiş babama varmış.
İlk kocasındaki çoçukla babama gelmiş. Ama o çocuk da yukarıda
belirttiğimiz çocukların akibetini, Anacığım o açıyı da yaşamış.
Babamdan da iki kız dört oğlan anası olmuş, olmuş ama hasta imiş.
Öksürük üstüne öksürük, git gide zayıflıyor,eriyormuş…
-Gözü kör olsun. Yokluk, yoksulluk, desene, dedim.
- Öyle,öyle.. 1952-3.İyice perişanlayınca bir heybenin bir gözüne anamı
bir gözüne komşu Hakkı’yı kodular bir katırla Güneş’te trenle
Sivas’a Numune Hastanesine götürmüşler.
Bir ay sürmeden ikisinin de ölüm haberleri gelmişti.
Yokluk yoksulluk, imkansızlık o kertede imiş ki babam bile gidememiş…
Orada Sivas’ta Kimsesizler Mezarlığında defn edilmişler..
Sivas Mezarlıklar Müdürlüğüne gittim anlattım sordum kayıtları
bile bulunmadı. İşte böyle dedi anamın hayat hikayesi…
ikimiz de gözlerimizi silmekle yetindik.
YORUMLAR
Ertürk Mustafa
Çocuktum anam komşu kadınlar ağlaşıyorlardı. Feryad-ıfigan...Daha dünmüş gibi anımsıyorum.Anasının hikayesini ise duymuşumdur ama kulaktan dolma idi. Duyarlığınla uykusuz gecemin hakkını vermiş oldunuz. Sevgiler... Nokta!