Yan yana iki direk. Direklere zincirlenmiş iki mahkum. Tuhaftır, biri ekmek çalmış öteki ise kitap. Hadi ekmeği doymak için çalmıştır anladım. Ya neden çalınır ki bir kitap?

Getirin dedim şunun çaldığı kitabı. Bakalım neler yazılıymış sayfalarında. Meğer ekmek çalıp hapse atılan birinden bahis varmış kitapta. Adı, sefiller. Direklere zincirli mahkumlara bakıp gülümsedim. Sizi gidi sefiller.

Karakol dökülüyordu. Zengin bir adam denk geldi geçenlerde. Amirim ben burayı onarayım dedi. Hiç düşünmeyin nesini nasılını siz. Ben hallederim.

Üç güne kalmadı, adam elinde bazı evraklarla çıkageldi. Müdüriyete gitmiş. Sahiden de halletmiş. İhalesi falanı filanı bitamamdı. Yalan yok, üflesen uçacak bizim karakol. Sanki açık havada gibiyiz. Yağmur yağınca kovalarla su boşaltıyoruz o derece. Nezarethaneler adeta fare yuvası gibi. Gerçi oraları onarım listesine almamıştım. Hepi topu bir kaç serserinin süreli barınağı. Fakat nezarethaneler de onarılacakmış.

Benim memurların kulağı deliktir. Muhbirleri pek bir sağlamdır. İçlerinden biri, amirim şu bizim onarıcı adam var ya, tam bir dolandırıcıymış. Yemediği herze yok herifçi oğlunun. Büyük işler bitiriyormuş yalnız. Bankalardan krediler alıp sonra da ihalelere giriyormuş. Sonrası malum. Ulan bizim karakolun onarımı da fiyasko olmasın diye geçirdim içimden. Memurum devam etti konuşmaya. Fakat amirim bu adamın bize yamuğu olmaz. Çünkü sürekli bir aradayız. Hani başka bir sıkıntı da olursa bir alo demeniz yeter dedi. Asıl sana yeter sus artık dedim. Tamam git devriyeye çık nöbet tut bir şey yap kaybol gözümün önünden.

Aklımdan hızlı hızlı çocuğun okul taksidi, ev kredisi, araba hayali, alınamamışlar, yapılamamışlar gelip geçti. Avluya çıktım. Yan yana iki direğe zincirlenmiş mahkumları görmeye. Biri ölmüştü açlıktan. Öteki can çekişiyordu. Yüzlerini fareler yiyip bitirmiş. Hangisinin hangisi olduğunu anlayamıyordum. Biri ekmek çalmıştı, öteki ekmek çalan bir adamı anlatan o roman kitabını. Karakolu onaracaktı başka bir çalan.

Onarım sırasında direkleri söktürdüm. Kapının girişine bir dolap yaptırıp, bir parça ekmekle ekmek çalıp hapse atılan adamı anlatan romanı koydurdum. Karakolu onaran adam elimi sıkıp gitti...