- 530 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Köyümde bir yaz akşamı doğa güzellemesi
Çocukluğumun unutamadığım yaz akşamları
ÇOCUKLUĞUMUN YAZ AKŞAMLARI
1-
Bizim sürü koyunumuz (100-150),5-6 ineğimiz vardı.
Mandamız yoktu.. Sağımlık maldan yana.
Bizim oralar, kuru kırsal olduğundan
suyu çok seven mandaya göre değilmiş.
Komşu köy Kuluncak’ta Temir Dayının bir çift
koşumluk camızı vardı.
Bizim köyün Göller Mevkiine getirir yayardı.
Biz çocuklar görmeye giderdik.
Hele koca gövdeleriyle
Kanlı Gölde yüzmelerine bayılırdık.
Camus (camız. )ilk kez görmüş oluyorduk.
Sözlükteki tanıma göre ‘ manda’ geviş getiren,
çift tırnaklılardan su aygırı’dır.
Halk dilinde camus, kömüş dendiğini de herkes bilir.
80 lik Temir Dayı, Temir dede,
“Bunlar benim canlarımdır, canlarım” der
Göle nereden gireceklerini bilirdi.
‘Kanlı Göl’ adı üstünde kanlı, belalı…
Alttan yüzlerce milli gözeneklerden
çıkan gaz gibi süzen buz gibi soğuk suyu olan, göl.
Orta kısımda üç büyük su adası,
etrafı bataklık, kamış.
Yaklaşmak ne mümkün.
Biz değil kimse giremezdi.
Yaz ayları göçmen kuşların yaylak yeriydi
çevredeki diğer gölet ve bataklık çayırlarla.
Kurbağaların ve daha nicesinin yaz kış
gizemli mekanıydı oralar.
Haziran –Ağustos arası akşam konserleriyle,
her yerinde düğün dernek şenlikleriyle
çınlardı Göller Mevkii .
Köyün en bitek semti olduğundan yaz kış
İnsanı geleni gideni de eksik olmazdı.
Bahar aylarından itibaren koyun sürüsüne,
sığıra yasaklanırdı.
Kuzu koru yeriydi koca semt.
Oralarda kuzu yaydığım çocukluk günlerin özlemini çekerim,hala
Hem hayallerimin hem rüyalarımın süsüdür anılarıyla Göller’imiz.
Köyüme gittiğimde mutlaka uğrar çiçeklerini koklar, teresinden,
kuzukulağından daha nice yeneceğini bildiklerimden yemenin keyfini yaşar...
Ekibim varsa piknik etmişimdir çoğu kez... Offf of!.. Neyse!!..
2-
10-12 yaşlarında çocuklarız... Kuzularımızın boyunlarındaki zil çan
sesleri, çoban flüt (düllü), kurbağa, üveyik kuşunun
hele yazböcekleri (cırcır)… daha nicesinin seslerinin
karışımını düşüne biliyor musunuz.
Doğa dile gelmiştir...
Her canlı kendi dilince müzik korosuna katıldığığı
çok sesli bir yaz konseri sunumundayız!..
Hele ay ışığıyla aydınlanmış yeriyle göğü ile doğa…
Göz kırpan kıpır kıpır yıldızlarla süslenmiş
orta yerde dolunay’ın tüm güzelliği ile şavkıdığı
buğulu, hale tülüne bürünmüş gökyüzüyle
büyülenmemek mümkün mü..
Doğa bunca gizemli güzelliğini sunmuşken...
İnsan sesleriyle, eli kulağa atmışların türküleriyle oluşan bu
muhteşem yaz konserini keyfini hiç bir yerde
hiç bir ortamda yaşamak olası değil bencileyin.
Yetmişliğim (74), nice konserlerde nice tavernalarda,
düğünlerde bulunmuşum hiç birinde doğanın
ruhuma sinmiş o gizemli özlemli keyfini hazzını algılayamadım.
3-
Bu büyüleyici ortamın güzelliğine karşın yine de gözlerimiz
tam karşıda bulunan köy evlerinin cılız umut ve bereket
ışıklarında olur.
Hangi evlerin, kimlerin ışığı erken, kimlerin geç söner, bilirdik.
Geç sönenleri daha çok severdik.
Çünkü dokuz on yaşlarındaki bizler için
cesaret ve güç kaynaklarıydı köy evlerinin ışıkları…
O duyguyu yaşamış olanlar bilir…
Evleri bölüşür, bir birimize takılırdık.
Bakalım kimin ışığı daha geç sönecek...
Çıra denen ya da bir kaç evde olsa da petrol lambası
ışığında akşam sütü kaynatılır, çökelik, peynir işleriyle uğraşır kadınlarımız...
Veli giller en erkencilerdi. Hanım Halanın, Gozze Ananın, Çiçek Gelinin
Yeto Hatunun ışıkları en sona kalanlardı. He analarım he!!!...
Çok severdik, her birini ayrı ayrı...
Devam edecek
Devamı MANDA ve KUMANDA balıklı yazımdadır merak edenler için.
S o n !!
mustafa ertürk (EM.HAKİM )
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.